sadece yorgunum kafam kazan gibi,
bir gemiye binip terketmek uzereyim
o masmavi olan limani.
geride önemsenicek bir şey yok,
coktan kaldirdim cenazesini hatiralarin,
gitti de giderim, dönmem bir kere geri.
cocuktum ufacıktım.
top oynadım acıktım.
yolda gördüm bir erik.
erigi kaptı alageyik.
geyik erigi aşırdı.
kaf dagına kacırdı.
(ben şiir yazdım diyenlere kopyayı yarım yapanlara)
Küçük ve bir hayli de dar sokak
su yolu arar kendine
denize akacak.
Bir limon ağacından düşen o yaprak
kim derdi ki sokağı kurtaracak?
Bu sabah sokağı sırtlamış gidiyor bak;
o sarı o ekşi o aşk kokan yumurcak...
kelimeler yetmez bugunu anlatmaya,
belki notalar yeter bugunu anlatmaya,
ammavelakin ben daha kapi zilini bile,
calamam cünkü müzik yeteneğim yoktur.
en fazla la fa la sol do re mi fa
efendiler buna derler kafa,
ne diyordum ben simdi söyle caldi
fonda lou bega
oldu tercuman bana
Basit bir söyleyişle dusi,
sen az önce öldün.
dört ayagınla geldiğin hayatta
iki de kanadın var artık.
Kanattığın içleri de yanına alıp
varsa bir cennet senin için,
gittin.
iyiydik böyle on altı yıl,
on yedinin içine ettin!
yazık sana inandın bana.
ben inanmadım ki bana...
sen saf mısın nasıl inandın bana?
aman boş ver herkes inandı bana,
zaten herkes inanmak zorunda ki, bana.
ben gercekten inanıyorum bana.
sende inan bana.
farketmez.
inanmasan da inanma..
amaan sıkıldım yaa.
uzak bir diyarı gözlemek,
hayallere yol almak,
pırıl pırıl bir şimdinin kollarına,
parlak yağmur damlalarıyla,
düşünmeden,
koşmak.
yolun sonunda mutluluk var.
kendimden kaçıyorum,
basitlik uzak olsun.
kendimi suçluyorum,
yakışmaz bana yabancılaşmak.
özgür bir yolda yürüyorum,
yalnız benim olan yağmurun,
damlalarında,
seve seve ıslanarak,
kendimden seve seve kaçıyorum.
uzak bir gök dilemiştim,
güneşi hiç batmayan.
kollarımda sen olacaktın,
iri gözlerin gülecekti.
bir hayale uyandım,
acı gözyaşlarının,
ortasında kaldım,
' elveda ' dedim düşünmeden,
tutsak zamanlara.
sarı asÂletten uzak, kaygan bir renk gibi
enerjini yansıtmakta her gün doğan güneşe
ulaşılamaz olduğunu bilmenin soğukluğu
elinden şekeri alınmış bir çocuğun hissi
LÂnet okumakla geçen boş yıllar
donuk hayallerle kurulan senaryolar
hepsi içten içe can yakmakta
varlığını bilmekten de beter
uzağa düşmüşüm bu körpecik toprakta
ne bir ümidim kalmış ne de bir yardımcım bu kör hayatta
notalarla dans ediyorsun, üzerinde kanlı gelinliğin
karanlığımda dans ediyorum, üzerimde hüzün seramonisi
bir nefret kaldı benden içeri
bir gökyüzüne
bir kendime
beni yukarı çekmesen nefes alamam
yukarı çeksen nefes alamıyorum
kimi zaman bir peri gibi girerdin rüyalarıma
her zaman kalbimdeydin nasılsa
hiç bir zaman çıkmamalıydın aklımdan
bir zaman sonra sıkıldım senin de o yalan aşkından
"Sana söyleyeceğim en güzel söz henüz sana söylemediğimdir."
Nazım Hikmet
Söyleyesebilseydim eğer;
Hayatım değişirdi belki,
Son sözümü söyleyebilseydim eğer;
Son sözün ardından,
Belki tüm kalp kırıkları rüzgarla savrulurdu ,
Belki geçip giden bir sevda yerini, yeni bir sevgiye bırakırdı.
Her solan çiçeğin ardından toprakta yeni bir çiçeğin filizlenmesi gibi,
Belki yeniden bir fidan açardı yüreğimde,
Belki ümit kokardı üzerine bastığım topraklar,
Belki doğan güneş,
Belki geceyi aydınlatan yıldızlar ,
Göz kırpardı bana her gün umut verircesine.
Belki adına yaşam denilen bu geçici durağı anlamlandırırdım,
Yeni bir boşluğu değil ,
Sadece seni doldururdum kalbime.