Bir erkek bir kıza hem çok yakın davranıp sonra da canı isteyince bir anda çok uzak davranmayı nasıl başarıyor. Bu dengesizlik doğuştan mı yoksa sonradan mı kazanılıyor.
Tek sorum var. Lan mutlu musunuz?
Tecavüz almış başını gidiyor kedi, köpek, kadın, çocuk vb. demeden. El kadar bebeler, bizim emek verip büyüttüğümüz bebeler sizin güç savaşlarınızda, mayını kurşunu can verip yitiyor. En ala adam olanın namusu, karısının bacak arasında kısılmış geziyor. Kaldı ki namus; söz demek, onur demek, vb. bir çok şey demek. Mutlu musunuz? Kadınlar; kadın olmak bu değil. geliştiğin bu dünyada; beynini doldururken bir yandan ruhunu bedenini doyurmak aslında. Bi çare bakıyorum dünyaya sadece üzüntü.
Evrendeki varlığımızı, ismimizi, cismimizi bir kere atarak, düşünürlerin ve varoluşsal sancıların etkisi altında kalmadan tamamen hür iradenizle kendi karakter, yaşam ve çizginizi de gözardı etmeksizin toplumsal normlar ve jüpiterin çekim gücü çerçevesinde bu gün tam da bu gün, varoluş ve yaşam üzerine yapılan yerli yersiz, zamanlı zamansız, ani geç tüm tartışmalardan bağımsız olarak kısmi ölçüde de olsa yani en azından bir miktar evren ve varlık, varoluş ve var olup var olmama paradoksu hakkında düşünüyor musunuz?