cumartesi 4.30 pm * hayatinda gordugu en guzel ruyaların birinden uyanip arabasi balkabagina donusecek olan kulkedisi.
ilk geldiginde evimdi ailemdi ottu boktu diyen $imdi de i dont wanna go baaack diye zırlayan beni hayattan bezdiren organizma.
(bkz: mal)
allahtan dönüyorum türkiyeye saricam bunu insanlarin ba$ina ugra$$inlar dursunlar, banane canim. dönünce susmaz da $imdi bu. bet*er olun.
(bkz: with arms wide open)
1 hafta sonra: ıııı siz törkler ne diyordunuz bunaaa?? tarzı söylemlerle, büyük güneş gözlükleri, çapı 2 m olan şapkası ve leopar desenli topuklu ayakkabılarıyla memleketine dönecek olan hatundur. (bkz: evolution)
deviantart yollu olmasa da buradan yetkililere seslenebilme başarısını göstererekten kendilerine ulaşabildiğim, bazen benim kaynanam bazen de görümce olabilen süper varlık, yaratık, çok özlenen. binlerce kilometre uzaktan rakı sözü verdiğim, balığı da ellerimle yedireceğim kedi. dünyada pist diyemeyeceğim tek kedi mi lan yoksa bu?
çok yüz verirseniz astarını ister. kime çekmiş ki?
gece gece türlü triplere girip, insana unuttum boyunu posunu huyunu suyunu diye şarkı söyletme hissi yaratan hatun kişilik. gelince koluna şili haritası çizicem dişlerimle.
saate bakmaksızın kapısını çalabileceği
bir dostu olmalı insanın...
'nereden çıktın bu vakitte' dememeli,
bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
gözünün dilini bilmeli;
dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı...
arka bahçede varlığını sezdirmeden,
mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi
köklenmeli hayatında;
sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin.
ihtiyaç duyduğunda gidip
müşfik gövdesine yaslanabilmeli,
kovuklarına saklanabilmelisin.
kucaklamalı seni güvenli kolları,
dalları bitkin başına omuz,
yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
en mahrem sırlarinı verebilmeli,
en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;
gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...
onca dalkavuk arasında bir tek o,
sözünü eğip bükmeden söylemeli,
yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
alkışlandığında değil sadece,
asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
övmeli alem içinde, başbaşayken sövmeli
ve sen öyle güvenmelisin ki ona,
övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin.
teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...
seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş..
gözbebekleri bulutlandığında,
yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
ve sen ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş...
yıllarca aynı ip üstünde çalışmış,
cesaretle ihanet arasında gidip gelen
bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış
iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri...
'parkurun bütün zorluklarına rağmen dostluğumuzu koruyabildik,
acıları birlikte göğüsleyebildik ya;
yenildik sayılmayız'
diyebilmeli...
issızlığın, yalnızlığın en koyulastığı anda,
küçücük bir kağıda yazdığımız
kısa ama ümitvar bir yazıyı
yüreğe benzer bir taşa bağlayıp
birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:
'bunu da aşacağız.
sanki benim dediklerimi duymuş da yazmış can dündar tüm dizelerini. her dizede bizi okudum, bizi yaşadım...
çok özlediğimdir, bilgisayar başında kahkaha atmalarımın nedeni bu hatun benim... baseball sopası alacakmış, alsındır, ayrılan çiftlere birlikte uçarız yakuzaların amerikan versiyonu varyasyonlarıyla, sıra sıra.
en çok bana sinir olsa da en çok beni mi seviyor ne, çok fena şımarttı beni tepesine çıktım galiba. çıkmadım ki, hem çıktığım gibi iniyorum. inmem. neden ineyim ki?
beholderr: ya.. eğer bu, bu kadar barizse farklı bir şey düşünmek gerek.. sylviaplathh: ne o?
b: bu.
s: bu ne?
b: bu iste.
s: bu ne yaa?
b: tamam o kadar bariz degilmis, vazgectim. dusunmeyecem. *
dilenktir. içtendir.. sevgidir. gördüğünüz her yerde koşup koşup sarılası hatundur.** fotoğraflarına tapılasıdır. sonsuza kadar durmadan muhabbet edilesidir. özlemdir aynı zamanda şu sıralar.
+bana italyan bulmuş öyle diyolar.
+neeee dilenk yalan söylemez ki*
(bkz: sevdum senu bir kereee) ***
bu gidişle tiki bir hatun olmaya başlıcak cancağazım. ancak korkarım buna ben sebep oldum. fen lisesinde geçen yatılı yıllar ve beholderrın sürekli dibinde olması sonucu bir y kromozomuna sahip olduğunu düşünmeye başlamıştı ki kolundan tutup hotice, ordan nineweste sokmak suretiyle kendisini bu düşünceden kurtardım. şimdi de sürekli kalori hesabı yapan, akşam yemekleri yerine topuklu ayakkabı alan, tommyden polodan giyinen bir hatun oldu. valla gelsin yamacıma anlatıcam ona gerçeği, aslında ne x ne y kromozomu olmadığını, iki tane z ye sahip olduğunu. ****** *********
---edit---
kermiti öp benim için, sonra da kafese koy getir, beslicem evde. ---edit---
daha önceki türlü türlü yediği ya da yiyemediği haltların hepsini beholderr nickli şahısa atarak kendini kurtarmaya çalışan ancak ne kadar uğraşsa da kendinden kaçamayacak yazar. *
dönmek istemiyor ülkesine, oraya buraya gideyim gezeyim sürteyim mantigini çok sevmi$tir, birakamiyor bir türlü, zengin bir arap $eyhi bulup haremine girme planlari bile yapiyor çok degisti cok.
(bkz: küba)
(bkz: mojito)
vs
(bkz: tobb etü)
(bkz: final)
(bkz: ortak egitim)
edit: bu zamana kadar olan kismetsizligimi ve halimi, durumumu beholderrin üzerimdeki kötü etkilerine bagliyorum. ohh kurtuldum ya gelsin ohiolular gitsin italyanlar... *
havalar çok boktan burada, sevişgen ağaçlarımız var, ankara'da daha da çok var. sevişmeyenler çatlasın diyor ve kameralarımızı meksika'dan çevirecek yer bulamıyoruz. meğer her taraf kamera doluymuş, hayat zaten bir oyunmuş roller belli. çok karışık bir yazı oldu galiba. yataktan kalkıp yazdım diyedir.
sesini tanıyamadığım diye yeterince laf sokmayan tahmin ediyorum ki buluştuğumuz ilk güne saklayan yavrum benim.
oraya gelin vermem seni burada evlenecen gelip, ellerimle takacam altınlarını, sonra o gece altınlarını bana emanet ediceksin ve ben sonu olmayan bir yolculuğa çıkıcam... *
penguların peşinde orda kalmamasını dilediğim kuzum... çok özledim çok, her seferinde aklıma bişiler geliyo, elime telefonu alıyorum, ama arayamıyorum, saatleri hesaplamaya çalışıyorum, matematiğim kötü napalım *. oralarda deli gibi yürüyüp, rejim yapıp, bi de spor salonuna yazılması sonucu yetenek avcılarından birinin kapmasından da korkar oldum... ama yanına alır beni di mi özel asistanı olarak. *******
yalnızlık değil ona koyan ya da sevdiklerinden uzak olmak. 14 yaşından beri yatılı olduğundan belki, belki üniversite hayatı boyunca tek ba$ına ya$adığından. bir $ekilde hep birilerine uzaktı, hep birilerini özledi. hep ağladı. $u an onu üzen, istediği an dokunamayacak değil ula$amayacak olmak sevdiklerine. ağladığında telefon edemeyecek olmaktan korktuğu için ağlıyor bazen. ama hepsinin ötesinde $u an herkes uyumu$ken ve gökyüzü daha kızılken buralarda sadece ne kadar $anslı bi velet olduğunu dü$ünüyor. ona güvenen ailesi, arkada$ları, sevgilisi olduğu için, ona destek oldukları için. washington köprüsüne bakıyor, boğaz köprüsüne benzeyen. kocaman gülümsüyor doğu yönünde, türkiyeye gitsin sevdikleri uykularında mutlu olsun diye.
uzaklarda bir yerlerde güne$ doguyor tüm karanligima inat. ve ordakiler her sabah ellerinden geldigince çabuk güne$lerini yolluyorlar bana.
her sabah.
çok $anslı bir velet...