türkiye cumhuriyetinin kendi devlet başkanının yerli arapları azınlığa düşürmek ve nüfus yapısını bozmak suretiyle önemli bir bölümünün pkkistan haline dönüştürülmesine önayak olduğu ülke.
Bazı şehirlerin iç savaş öncesi ve sonrası nüfusları:
Öncesi (2004)
Halep 2.130.000
Şam 1.410.000
Humus 650.000
Hama 310.000
Rakka 220.000
idlib 100.000
Menbiç 100.000
El bab 60.000
Afrin 40.000
Azez 30.000
Cerablus 10.000
2020 itibariyle tahmini
Halep 1.600.000
Şam 1.500.000
Humus 770.000
Hama 460.000
Rakka 170.000 (PYD/YPG)
idlib 130.000 (muhalif)
Menbiç 100.000 (PYD/YPG)
El bab 130.000 (türk/öso)
Afrin 50.000 (Türk/öso)
Azez 70.000 (Türk/öso)
Cerablus 30.000 (türk/öso)
-IŞiD ve PYD YPG terör örgütleri elinde rakka adeta erimiş.
-Halep yaklaşık 500 bin küçülmüş.
Esad'ın hakim olduğu yerler kısmen büyümüş ancak 2004 değil, 2010'u baz alırsak yerinde saymış.
Türk öso kontrolündeki her yer ivme kazanmış durumda.
Uzun zamandır türk öso kontrolünde olan azez, el bab ve cerablus oran olarak en fazla büyüyen yerlerden.
Tüm semavi dinlerde; Kıyametten önce karışacağı söylenen, hemen hemen tüm dünya güçlerinin savaşacağı coğrafya.
Kapanış ve en önemli safhası ise amik ovasında gerçekleşecek.
Burada müslümanlar geri duruma düşse bile sonunda kesin zafer elde edecek.
Üstelik ikinci israil Devleti'nin de kıyametten biraz önce Filistin'de kurulacağının söylenmesi ve bu iki devrin yakınlığı içinde bulunduğumuz süreci anlatıyordur diye umuyorum.
Şunu hatırlatalım.
israil kurulmadan önce Filistin'de tek yahudi yoktu.
Öyle uzak ve imkansız bir ihtimaldi. Ama gerçekleşti.
2011'deki iç savaş öncesinde Türklere büyük sempatinin duyulduğu bir ülkeydi. Vizesiz seyahat edebileceğiniz, Halep'ten Şam'a kadar Türkçe ile iletişim kurabileceğiniz, Türkiye'nin 90'lardaki halini anımsatan güvenli bir ülkeydi. Gece saat 3'lere kadar kadınların bile özgürce parklarda oturabildiği, batı sahillerinde bikini ile denize girilebilen, tarihi kentlerinin turist ile dolu olduğu bir ülkeydi. Türk olduğunuzu duyan kişiler ayrı bir ilgi ve sevgi gösterirdi size. Sanıldığının aksine petrol değil, tarım odaklı bir ülke olduğu için görece yoksul bir ülkeydi ama yine de kendi yağında kavrulabiliyordu. Şimdilerde ise sadece yıkık binaların, kan, ateş ve barutun egemen olduğu bir coğrafya halini aldı.
Arkadaş anlatmamakta ısrar etseniz de ben size anlatayım! Şuan olayda 3 taraf var, bir türkiye, iki rusya üç suriye. Sayın üst düzey yöneticilerim; sizin rejim demeniz, milis demeniz, esad demeniz, esed demeniz şu gerçeği değiştirmiyor.
Olaya küçücük pencereden baktığınızda biz zaten haklıyız! Ama global bir çerçeveden bakarsanız şuan Suriye topraklarında işgalciyiz. Ve suriye politikamız yok. Varsa da halka açıklanmıyor ve rusya ile Suriye bizim politikamızı siklemiyor.
Çok basit bir soru sorup bitireceğim. Şehitlerimiz olduğunda suriye hava sahası rusya tarafından kapatılmıştı. O uçan uçaklar kimin uçağı, o atılan bombalar kimin bombası? Ve bir de; havadan, karadan ve denizden gelecek olan saldırılara karşı koruyamayacağınız birlikleri oraya sevk etmenin mantıklı açıklamasını yapabilecek biri varsa yapsın lütfen. Ben merak ediyorum, orada ölen ben de olabilirdim, bu yazıları okuyan herhangi biri de. Bu acıları yaşayacak isek ipe sapa gelmez ego yansımaları için değil, hat-tı müdafa için yaşayalım. O zaman Boynum kıldan ince.
Suriye'de mücahidlere 9 yıldır hava savunma sistemlerini vermediniz.
Tamam da... Bari TSK hava savunma sistemlerini kullansın...
Asker havaya karşı savunmasız olur mu????