karayip korsanları ile çıkışı yakaladığından beri takip ettiğim gitarla konuşan velet. evet gitar vasıtası ile konuşuyor bu çocuk. ayrıca an itibariyle dinlediğim november rain coverı beni başka dünyalara sürüklemiştir.
güney koreli bu sevimli genç kardeşimiz youtube'da adeta "gitar böyle çalınır ulan" diyor.
seçtiği şarkıların da hepsi birer klasik; belli ki cilalama - parlatma ve çitleri boyama derslerini sağlam bir çekik gözlüden almış.
kendisini çok sevdim facebook'ta hayranı bile oldum.*
ama nedense küçüklüğünden beri takip ediyorum bu elemanı, bana hep çok ruhsuz geliyor. robot misali çalıyor, çaldığı şeyler gerçekten kulağa hoş geliyor, armoni filan muazzam. ama sadece müziği değil de, çalarken de izleyeyim elemanı dediğiniz vakit, ruhsuz, robot gibi otomatik çalan bir tipitip görüyorsunuz. bu nedenle çok soğuk geliyor bana ibiş. sevmiyorum aq.
çocuklara tapan beni bile kendinden nefret ettirmiş uyuz çocuktur. şimdi büyüdü bu. ergen mergen oldu. capon aleminin castin bibır'ı olma potansiyeli var. bakışları makışları değişmiş veledin. bi havalarda ki sormayın...
ama havalanmakta haklımıdır? sonuna kadar haklıdır. ben böyle çalsam insanlık için nice adımlar atardım ayda.
"beat it" bizim bildiğimiz "beat it"tir. michael amcamız ne de güzel söylemiştir. ve değişik değişik bilmem kaç tane enstrumanla çalınmıştır.
bre manyak capon! hadi gitarı çalıosun, o gitara darbuka muamelesi de ne ola!
hadi yaptın böyle bi terbiyesizlik, bunu te bütün dünyaya duyurmaya ne gerek var!
daha nothing else matters çalamayan insanlar var bu ülkede!
evet, en iyisi çekip gitmek. sadece gitmek...