steven spielberg

entry90 galeri111 video1
    65.
  1. Amerikan Sineması ve medyası Yahudilerin tekelinde olmasa bu kadar Oskar kazanamazdı ama yine ünlü olurdu. Buram buram Amerikan propagandası kokan Er Ryan'ı kurtarmak filminin o muhteşem ilk on beş dakikası bile adama hakkını teslim etmeyi gerektirir. filmleri tarzım değil belki ama Yahudi düşmanlığı yapmaya da gerek yok.
    0 ...
  2. 66.
  3. 67.
  4. teknik anlamda başarılı bir yönetmen olabilir ama bu onu gerçek bir sanatçı ve iyi bir yönetmen yapmaz. tarihi filmleri objektif olarak yansıtamayan bir yönetmen sanatçı olamaz. yaşanmış olayları taraflı anlatarak milyonlarca insanı manipüle etmek için sinemayı kullanan bir yönetmen sanatçı değildir. çektiği tüm filmlerin alt metninde abartılı bir amerika propogandası mutlaka vardır. özellikle çektiği tüm tarihi filmlerde insanları manipüle etmek için abartılı senaryoları ve gerçekle alakası olmayan durumları bilinçli olarak perdeye yansıtır.

    insanların bu adamı bu kadar taktir etmesinin sebebi, teknik anlamda kaliteli ürünler ortaya koymasıdır. ama bir ürünün kaliteli olması onu iyi ve güzel yapmaz; kola ne kadar güzel olursa olsun zararlıdır, bir tütün ne kadar kaliteli olursa olsun sigara sağlığa zararlıdır, walter white'ın ürettiği meth ne kadar harika olursa olsun meth ölümcül bir uyuşturucudur ve bir spielberg filmi ne kadar ihtişamlı olursa olsun; milyonlarca dolar para ve binlerce saatlik emekler harcanarak kitleleri manipüle etmek amacıyla oluşturulmuş bir tür zehirdir, şimdiye kadar multi milyonlarca insanın beynini ve zihnini zehirlemiştir ve bunu yaparken müşterilerine keyif aldığı yanılgısını yaşatmıştır. bu ve benzer hollywood filmleri, bilgi kirliliği ve vicdan sömürüsü yaparak insanları istismar etmektedir ve bunun gibi ürünler dünyadaki en tehlikeli maddelerdendir.

    bu bağlamda spielberg sanatçı olamaz. o sadece fabrikada seri üretimle çok kaliteli arabalar üreten, yüksek maaliyetli ürünleri insanların göz zevkine göre üretme işini iyi yürüten milyarder bir fabrikatördür sadece.

    usta ve zanaatkar bir yönetmen olarak insanların gözünü doldurmayı her zaman bilmiştir.
    ama insanların gönlünü ve zihnini sadece zehirle doldurmuştur.

    ve hiç kuşkusuz sağlığa verilen zarar, zihne verilen zarardan daha önemsizdir.
    0 ...
  5. 79.
  6. arı kovanına çomak sokmuş yönetmendir. bakalım başına neler gelecek.
    netflix'e savaş açtı gibi bir basın söylemi var. peki doğru mu ? tabi ki hayır... doğru olan sinema'nın da tıpkı müzik piyasası gibi seri üretimde olup, kar hırsı ile yok edilmemesi.

    unutmayın aynı tartışma müzik sektörü için olmuş, sanat eserlerinin kopyalanıp bedavaya dağıtılıyor olması hem emeğin hiçe sayılması hemde kalitenin düşmesi demekti. öyle de olmadı mı ? oldu.
    bakın bugün pop müziğin haline, rock müziğin haline bir bakın... amerikan rap'i bile iğrenç bir noktada.
    zaten sinemada ki teknolojik dokunuşların sinemanın ruhuna iyi gelmediği şu dönemde, anti depresanla ayakta duran sinemanın kalbine hançer sokuluyor.
    1 ...
  7. 80.
  8. henüz 23 yaşında jaws filmini çekmiş, büyük bir başarı ve şöhretle kariyerine başlamış yönetmen.

    jaws filminden 2 sene önce televizyon icin yaptığı duel filmi de pek fazla ses getirmiş aynı zamanda.

    jurassic park ve lincoln ise diğer başyapıtları.
    3 ...
  9. 81.
  10. Michael jackson'un liberian girl klibinde karşımıza çıkan yönetmen.
    1 ...
  11. 82.
  12. 83.
  13. 84.
  14. yönetmenliğe çocuk yaşta iken babasının hediye ettiği 8 mm kamera ile çektiği kısa filmlerle merak salan amerikalı, yahudi asıllı yönetmen. çocukken çektiği kısa filmleri evde akşam misafirlere gösterir, babasına mısır sattırırmış. bence bugün başarılı bir yönetmen ise, babasına çok şey borçlu olduğu kesin.

    biz de küçükken bir arkadaşın öküz gibi video kasete kayıt yapan kocaman bir kamerası vardı onunla kısa film çekip evde babamlara izletmiştik. "işiniz gücünüz itlik amına koyim" demişti babam. ondan sonra bizden niye büyük yönetmen çıkmıyor... ya ne olacaktı?
    1 ...
  15. 85.
  16. 86.
  17. 87.
  18. kızını fuhuş ve uyuşturucu mafyasının eline düşürmüş narsist müptezel...
    0 ...
  19. 88.
  20. ismi bir yerden tanidik geliyor ama... cikaramiyorum.
    0 ...
  21. 89.
  22. Steven Spielberg filmlerinden bazıları 'geniş kitlelere yönelik, izleyici dostu, gerçeklikten kaçış ve/veya patlamış mısır kalabalığını memnun etme, heyecan ile eğlence amaçlı, gözler için bir büyük ekran ziyafeti olan, "B movie" dna'sına sahip ama yüksek bütçeli/büyük ölçekli A kalite, efektleriyle imkansızı mümkün kılmaya çalışan/teknolojinin sonuna kadar kullanıldığı, ticari, tüketimi kolay, gösteri odaklı filmler (bkz: Jurassic Park)' iken bazıları da 'geçmişte Dünya'yı derinden sarsmış can alıcı hadiselere, sosyal meselelere ve gerçek yaşam trajedilerine dair tamamen yetişkinleri ilgilendiren, (ciddi) bir derdi olan, karakter odaklı tarihi dramalar; başka bir ifadeyle entelektüel kaygıları ticari kaygıdan üstün gelen, kişisel tutku projesi filmler (bkz: Schindler's List)'.

    Aynı yıl gösterime giren farklı kulvardaki Jurassic Park ve Schindler's List filmlerinden yola çıkarsak her ikisinin de kısaca "Geleneksel Sinema/Klasik Anlatı Sineması" örneği olması (yani yapısal olarak serim, düğüm, çatışma, doruk noktası ve çözüm aşamalarından oluşması, anlaşılır bir neden-sonuç bağlamı üzerinden ilerlemesi, katarsise dayanması, empatik hikaye anlatımı ve izleyiciyi adım adım 'büyük final'e hazırlaması vesaire) hiçbir şeyi değiştirmemekte. Çünkü hedef kitleleri ve amaçladıkları farklı bir kere.

    Meslektaşı ve dostu Francis Ford Coppola onun hakkında çok doğru olan şu yorumu yapar;

    "Steven hem ticari hem de sanatsal olabilme şansına sahip. Bu yüzden onu hep George Gershwin'e benzetirim. Çünkü Gershwin Broadway gösterisi de yaptı, "Concerto in F"i de besteledi, ikisini de yapabilirdi. Çok az insan yapabilir. Steven da yapabiliyor. Bu ancak doğuştan gelen bir yetenek."

    Amerikalı film yönetmeni ve yapımcısı Steven Spielberg bir yandan çok yetenekli, ne istediğini çok iyi bilen, işbilir bir şovmen diğer yandan da oldukça yaratıcı, duygusal derinliğe sahip güçlü bir (görsel) hikaye anlatıcısıdır.

    Takıntılı olduğu belli başlı tür ve temalar olsa da Spielberg türden türe atlar, çok yönlüdür. El atmadığı bir Western kaldı sayılır. Birkaç istisna dışında da neredeyse her türün altından başarıyla kalkmasını bildi.

    O, mükemmelliyetçilik saplantılı bir filmci hiç olmamıştır. Hatta kusurları bile sever.

    Spielberg'ün izleyicilere yol gösterme, seyircinin zihinlerini ve duygularını kontrol etmede ise gerçekten esrarengiz bir yeteneği var.

    Onun filmlerinde aksiyon, karakterin başına gelenlerle ilgili değil; karakterin olan bitenlerle ne yaptığı ile ilgilidir.

    Steven (Allan) Spielberg, kökleri doğu avrupa (Ukrayna-Polonya) Yahudileri'ne uzanan orta-sınıf bir aileden ve Amerikan banliyö hayatından gelerek Amerikan Rüyası'nı yaşayan biri. Hal böyleyken o neden ve nasıl "anti-Amerikan" olsun ki?! Spielberg'ün filmlerinde vatansever duygulara rastlanılsa bile bu, "olmayacak işlerin peşinde koşan (romantik) bir vatanseverlik değildir," indiana Jones and the Raiders of the Lost Ark (1981) senaristi Lawrence Kasdan böyle söylemekte onun için. Bir eleştirmen ise onun yaklaşımını şu şekilde özetler; "O, Munich (2005) filminde olduğu gibi, teröre karşı savaşı destekliyor; ama bundan rahatsız da oluyor. Onun filmlerinde her iki bakış açısına da yer var. Spielberg, tipik bir aydının Hollywood'daki yansımasıdır..."

    Steven Spielberg, kamerayı çok doğru yerlere koyar ve ustalıkla hareket ettirir, dramatik hareketlerine rağmen kamerasını görünmez kılmayı da başarır. Yine "oner" olarak bilinen tek çekim (one take) sahne; yani kesintisiz (görece) uzun çekimler onun yönetmenlik tarzının önemli bir parçasıdır.Süre olarak çok abartılı, aşırı uzun çekimler değildir.

    Spielberg'ün bu tekniği kullanmadaki tarzı, çoğunlukla gösterişli olmaktan ziyade sahnenin duygusal ve dramatik enerjisine hizmet edecek şekilde tasarlanmasıdır. Genellikle, öyle bir hünerle gizler ki, izleyici çoğu zaman sahnenin bir oner (one take) olduğunu fark etmez bile. En çok da seyircinin karakterlerle duygusal bir bağ kurmasını sağlamak için kullanır bunu.

    O, kamera hareketi ve koreografide tam bir blocking (blokaj/bloklama) ustasıdır. Blocking, karakterlerin/oyuncuların planlanan hareketi ile kameranın senkronize bir şekilde akmasına denilmekte, yönetmenin vizyonuna bağlı olarak, oyuncuların nerede duracağı, nasıl hareket edeceği, hangi jestleri yapacağı ve kameranın bu hareketleri nasıl takip edeceği gibi unsurları içerir.

    Sonuç: "Spielberg oner" ve "Spielberg face" gibi terimlerin sinema dilinde yer almasının kesinlikle haklı bir sebebi var. Onu ve sinemasını hafife alanlar hiçbir şey bilmiyor...
    0 ...
  23. 90.
© 2025 uludağ sözlük