kelimenin tam anlamıyla devrimci, avangart, dahi sanatçı sergei eisenstein'ın 1924 yılında çektiği, ilk uzun metrajlı filmi. türkçe karşılığı grev. film çekileli nerdeyse doksan yıl olmuş; ama eisenstein'in çarpıcı kurgusu, sembolik anlatımı; öyle etkileyici, filmin ritmi öyle yüksek ki hala büyük bir zevkle izlenebiliyor. bu yüzyılda çekilmiş çoğu filmin aksine.
eisenstein, 'büyük kitlesel eylem' içeren bu filmin başlangıçtan itibaren üç temel sınırını çizmiştir: gerçek bir tarihi olay olarak değil, grevin genel bir resminin sunulması; bireysel kahramanlar yerine, işçilerin kapatalistlerle çatışma içinde olarak topluca kahramanlaştırılması; filmin oluşum yönteminin çarpıcı kurgu( montage of attractions) temeline göre yapılması. böylece eisenstein hem proletkult'un belirlediği kurallar hem de kendi tiyatro deneyiminin çıkış noktalarını aynı anda göz önünde bulundurmak zorunda kalacaktır. filmin içerdiği gerçek;
--spoiler--
tiyatrodaki buluşların lavının kaynaşması, yüksek duygusal yoğunluğu sağlayabilecek en etkin araçların heyecan verici araştırması, kendisini teslim etmeyi reddeden estetik kurallara karşı verilen mücadele. tiyatroda bizi cezbeden her şey, film sanatına aktarılmıştır.*
--spoiler--
grev filmini estetik açıdan incelemek ortaya ilginç sonuçlar çıkaracaktır. eisenstein grev filmine başlamadan önce, aklındaki temel fikirleri sıralamıştır.
--spoiler--
strasnoi manastırının şimdi yıkılmış olan eğimli duvarı üzerindeyim. başarılı amerikan filmlerine karşı zafer kazanmanın yollarını düşünüyorum. ...
amerikan sinemasının bu 'devlerini' nasıl alt edebilirdik- film yapımı konusunda ilk çekingen adımlarımızı nasıl atacaktık? bu amerikan başarılarından daha keskin öyküleri nasıl bulacaktık?
amerika ve avrupa'da yetişen 'yıldızları' nasıl bulabilirdik? ve burjuva sinemasının kabul gören kahramanları yerine hangi özgün kahramanları koyacaktık?
--spoiler--
bu soruları aşağıdaki uslamlamalar izleyecektir.
--spoiler--
sırtımızı tamamen farklı bir maddeye dayarsak ne olur?
ve her şeyi yeni baştan gözden geçirerek- öyküyü kaldırarak, yıldızları bir kenara bırakarak- temel dramatik kişilik olarak kitleleri dramatik merkeze yerleştirmek. aynı kitleler oyuncuların solo performansının yerine geçecektir.
grev filminin özgünlüğü onun ifade biçiminde olduğu kadar izleğinde de yatmaktadır. yapay bir ayrım olarak sınıf savaşımının yeni bir portresi çizilmiştir; ve film tekniği ile bu ekrana yansıtılmıştır. eisenstein, 'içeriğinden daha devrimsel' bir biçim yaratmıştır. onun düşüncesine göre; biçimdeki özgünlük, ifade yöntemlerinde yatmaktadır: gerçeklerle ilintili yeni bir teknik ve yeni kavramların pratik uygulaması. biçimin üstünlüğü, içeriğin üstünlüğünden kaynaklanmaktadır. eisenstein'ın kendi seçkisiyle söylemek gerekirse; '' buharlı-motor, atlı arabalarının biçiminin devrimleştirlimesi ile değil, başta buhar içindeki enerji devrimi olmak üzere teknik öğelerin anlaşılması ile yaratılmıştır.''
eisenstein, filmin çarpıcı kurgu ilkesini temel alarak biçim içinde buluşlara ulaşmıştır. eisenstein'ın kurgu yönteminin hemen hemen tümü kaynağını grev filminden almaktadır. onun metaforik ve birleştirici öğeleri işçilerin katliamı ile mezbahadaki hayvanların kesilmesini ardışık olarak gösteren ünlü sekansta açıkça görülmektedir. kurgu artık soyut düşünce ve duyguların, fikirlerin iletişim aracı ve bir dil olmuştur. grev filmi çağdaş kurgulama işlevlerinin keşfedilmesine ilk basamak olmuştur.
grev, eisenstein'ın kurgu yöntemi gelişimindeki ilk basamaktır. o, birleşen görüntülerin yeni bir fikir oluşturması temeline dayanır. jean mitry, bunu şöyle tanımlamaktadır.
--spoiler--
ona göre, kurgu, iki görüntü arasındaki ilişkinin kullanılarak bir şok etkisi(bu doğal olarak, eylemin dramatik duyumu ile uyum içinde olmalıdır) yaratmaktadır. böylece tek bir düşünceye sahip olan izleyiciye karmaşık bir fikir aktarılabilir. bu yapılırken izleyici duyumsal ve diyalektik olarak en üst noktaya çıkarılır.
eisenstein, gerçekten de, genel duyumların tüm bir bilimini keşfetmiştir. grev ile başladığı yaratıcı çalışmalarının etkin çözümlemesine ömrü boyunca devam etmiş ve genel olarak sanat çalışmaları üzerine kanunlar keşfetmiştir. bu noktadan yola çıkılarak, onun pratik yaratıcı çalışmasıyla paralel olan estetik düşünce tarzı anlaşılabilir.
son olarak, eisenstein grev filmini, sinemanın ekim'i olarak ilan ettiği zaman şunu eklemeyi de ihmal etmemişti: 'ekim'in aynı zamanda şubat'ı da vardır, çünkü kurmaca film konusunda dziga vertov'un çalışmaları 'ikiyüzlülüğün terk edilmesi' anlamına gelmektedir.''
eisenstein, film kariyerinin başlangıcında vertov ile grev arasında bağlantı kurulmasına karşı çıkmıştır. kendissinin ne sinema-göz, ne de sinema-yumruk'a gereksinimi olmadığını söylemiştir. yüzeysel benzerliklere karşın bu iki çalışma arasında yapısal farklılıklar bulunmaktadır. her iki yönetmen de geleneksel film kurgusuna sert bir şekilde karşı çıkıyor olmalarına karşın, kurgusal senaryonun yıkılmasında büyük ölçüde farklı yollara başvurmaktadırlar. zaten eisenstein'ın gelecek filmlerinde gözler önüne daha da çok sereceği dehası; yaratıcı, estetik anlayışı bunu gösterecektir. *