Değil yaşamak, tv de belgeselini izlemek bile kan dondurucu, yürek parçalayan hunhar katliamın sahne platformu.
Tüm dünya ülkelerinin seyirci kalıp, insanların çığlık çığlığa, kıyım kıyım kıyıldığı lanet olası katliamın 24. senesidir.
Değil 24, 2024 sene geçse bile utanç olmaya devam edecektir.
Kıyılan her cana rahmet diliyor, bu vehameti yapan, göz yuman, tahrik eden her insanın mezarına tükürüldüğü günlere tanık olmak istiyorum!
O meşhur duvar yazısında olduğu gibi, Kahrolsun bağzı şeyler!
komutan mladic'in "türkler ve müslümanlar'dan intikam alıyoruz" diyerek 8 bin insanı katlettiği şehir. hayatını kaybeden şehitlerimizin ruhu şad olsun. bir müslüman yukarda aliya'nın bu mektubunu okuduktan sonra batı'ya, onların medeniyet adını verdikleri şeye ve batılı anlayışa sahip şeytanlara karşı hala sevgi duyabiliyorsa kalbinin yerinde olup olmadığını kontrol etsin.
11 temmuz 1995 yılında Avrupa'nın göbeğinde, yine Avrupa ve Bm'in gözü önünde ve denetiminde soykırımın yaşandığı yerdir. Birleşmiş Milletlerin alnındaki kara lekedir.
8 yasindaydim hala hatirlarim bosna savasini çiller basbakandi o zaman çikar konusurdu biz haber basinda üzülürdük.
Çok sonra trt de mavikelebegin izinde diye bir yayin vardi 48 saat araliksiz onu izledim o savasta elimiz kolumuz bagli kaldi avrupa insanlara yardim etmedi hele o hollanda yokmu hala aklima geldikçe söverim.
O insanlar komsumuz olsaydi yakin olsaydi kesinlikle böyle olmazdi siniri geçer omuz omuza savasirdik ama uzak kaldilar bize yardim edemedik üzgünüz.
bu entrymde #37177277 bundan tam 1 yıl önce, "geldi mi yine 11 temmuz?" diye sormuşum. yeniden okudum. yeniden ağladım. inanamadım; geldi mi sahiden 11 temmuz? sahiden de geçmiş mi bir yıl, hayır, 23 yıl? hayatımın 23 yılı, katliamın 23 yılı, 23 yıl çok yıl oğlum, çok lan... srebrenitsa'da öldürülen o insanlar 23 yıldır doğan hiçbir güneşi görmemiş, 23 yıldır toprak altındalar, kemikleri kalmıştır sadece demi? bak erkekler göstererek ağlamaz, ben ağlıyorum mesela saat 4'te, korkunç şekilde can vermiş masumlar için, ülkem için, insanlık için, kimse görmüyor. bosnalı olmak ne kötü oğlum, acıların hiç bitmiyor. bazen anavatana gidip yürüyorsun sokaklarda, "bir zamanlar burada insanlar öldü" diye düşünüyorsun.. canın yanıyor, akıl sağlığını koruyamıyorsun düşündükçe. anlatsan kime anlatacaksın. söylesen kime söyleyeceksin. ben bile yıllar geçtikçe bir şeyler söyleyemez, anlatamaz olmuşum, insanlar ne anlasın. herkes unutmuş, sadece geriye bir avuç insanın hatıralarındaki acılar kalmış. bana sadece dino merlin'den 'sarajevo' şarkısını dinleyerek yanmak kalmış. kim ne anlasın? 23 yıl önce çocukları küçük mermilerle vurdular demi lan?
Sırplar tarafından Boşnak Müslümanlar üzerinde yapılan ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra insanlık tarihinin en kanlı olayı olarak kayıtlara geçen katliamdır. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle önümüzdeki yıldan itibaren çok yönlü bir şekilde dünya ülkelerine tanıtılacak.
Girdugüm kadarıyla bazı geri zekalilar BOŞ NAKLARIN ASLINDA MÜSLÜMAN SIRP OLDUGUNU BILMEZ
BAK KARDESIM
BOSNAK DIYE IRK VEYE ETNIK KÖKEN YOKTUR.
MÜSLUMAN SIRP VARDIR BUNU ÖGREN ÖYLE GEL
AYRICA BOSNAKCA DENILEN DIL SIRPCANIN BI DEGISIK VERSIYONUDUR BIZLE
AZERICE ARASINDAKI FARK GiBi
HE GEL GELGELIM
BU YASANILAN TRAJEDININ SORUMLARRI HALA CEZALARINI BULAMADI BU DA VICDANLARi
YARALAYAN KÖTÜ Bi
OLAY NE YAZIKi
ziyarete gittiğimde gördüğüm toplu mezarları, toplu çocuk mezarlarını ve yol kenarlarında bile bulunan mezarları olan, kimsenin bir ceza almayacağı katliamların yapıldığı, insanların fabrikalarda tavandan ipler ile bağlanıp kurşuna dizildiği yer.
her gidişimde gördüklerimden dolayı artan üzüntüleri bana veren bosna hersek bölgesi.
geldi mi yine 11 temmuz?
nasıl bir tarih ki bu. nasıl dindirmeli insan acısını? ne zaman gelse 11 temmuz, o gece uyuyamam. bütün gece gökyüzüne bakarım. eş, dost bilir beni bugün, kimse ellemez bana, konuşmaz benimle. bugün geldiğinde ben günümüzde yaşamam. 11 yaşıma dönerim. tüm her şey canlanır gözümde. zenica'daki evim canlanır, boşnakça konuşmalar kulağımda yankılanır, öyle bir yankılanır ki başımı ellerimin arasına alırım sık sık. çiçekler, böcekler, bulutlar canlanır gözümde. arkadaşlarım bir belirir bir kaybolurlar. mezardan sesler duyarım annem, babam, ablam tek tek bana bir şeyler söyler. silah sesleri, bomba sesleri, uçak sesleri hayallerimde canlananları da mahveder, ülkemi mahvettiği gibi. srebrenica katliamı yaşandığında ben 11 yaşında bir çocuktum. çok bir şey bilmiyordum, o zamanlar savaş benim için her gün ''evimiz sarajevo'ya çok yakın, sürekli gidip dururduk babamla gezerdik, şimdi neden gitmiyoruz oraya?'' diye sormak kadardı. sarajevo'ya yakın olduğumuz kadar srebrenica'ya da uzaktık aslında, haberi biraz geç almış olsak gerek. babamın o anki yüz ifadesini hatırlıyorum, tüm o çizgileri, çizgilerdeki hüzünleri. hatta ağladığını hatırlıyorum, tüm gece ağladı yüzünü gizleyerek, tüm gece feryat etti. Evin bir köşesine çömeldi ve belki de hayatında ilk kez içi yana yana sabaha kadar ağladı. O acıyı tarif edecek kelimem yok. ölen insanları tanımıyordu bile, sadece insandı işte, ülkesi için ağladı, ülkesinin her köşesi mahvedilmişti ve aynı dili konuşup aynı soydan gelen, kapı komşusu olan insanlar tarafından sadece aynı tanrıya farklı yollardan inanıyorlar diye onun insanları katlediliyordu. o da katledilen insanlar için ağlıyordu. benim büyüdüğüm tarih bu sanırım. o gün babam bosna'yı terk etmeye karar verdi. ne olursa olsun geri dönmemek üzere. tam olarak gitmemiz baya sürdü, neden bilmiyorum belki kabul edecek ülke bulamadığından, belki paramız olmadığından. bilemiyorum işte. sonunda biz terk ettik o toprakları. hiç yaşamamış gibi terk ettik, bıraktık insanlarımızı. savaş da bitmesine bitti, biz dönmedik. doğru dürüst bosna'yı anmadık bile, kimseyi arayıp sormadık, dilimizi konuşmadık. hala yaptıklarımız için utanç duyuyorum. sanki doğma büyüme izmirliymişiz gibi davrandık, sanki tüm çocukluğum kordon'da gezerek geçmiş gibi öyle doğal. kaç yıl geçmiş izmir'de siz hesaplayın işte. 11 temmuz ne zaman gelse ben srebrenica'daki insanları hatırlıyorum, cesetler hatırlıyorum, babamın gözyaşlarını hatırlıyorum, gidişimizi hatırlıyorum, ülkemi. hayatımda kimseye de anlatmadım bunları, anlatmayacağım da. nedeni yok, bazı şeyler insanın içinde özel kalmalı. bir gün birileri benim bu içimden gelerek yazdığım şeyleri okur mu bilmem ama, okuyan varsa bir şey diyeyim mi size, o kadar çok zaman geçti ki üstünden, bazen bunları yaşadım mı acaba diye tereddüt ediyorum. anılar siliniyor yavaş yavaş. silinmeyen tek şey de srebrenica'daki insanların yaşadığı acılar oluyor. o acılar insanların kalbinde, tarihin sayfasında, bosna'da bir yerlerde duruyor. kendi kendime mıraldanıyorum ''ni rodbina, ni sudbina''. çok merak ediyorum, soruyorum sık sık ''Jel Sarajevo gdje je nekad bilo? Jel Miljacka voda presusila?'' sarajevo çocukluğumdaki gibi mi hala? miljacka nehri'ne ne oldu? sonra ağlamaya başlıyorum. 11 temmuz'lar geçiyor, 12 temmuz'da güle oynaya hayatıma devam ediyorum..
ratko miladiç dünyanın en alçak canavarlarından birisidir. önce kimseye zarar verilmeyecek diye söz veriyor ve bm nezaretinde silahları topluyor. ancak 11 temmuz 1995 gününe gelindiğinde türklerden intikam alma zamanı diyordu. sonrasında 8372 cana acımasızca kıyıldı.
oradaki insanlar türklerden intikam için, müslüman olduğu için katledildi. biz türkler güçlü olmak zorundayız bu coğrafyada. çünkü ruslar, yunanlılar, sırplar, ermeniler bizi bir kaşık suda boğmak istiyor/isteyecek.
hocalı, srebrenica ve kıbrıs'ta birçok yerde bizi boğazladılar. ayakta kalmak zorundayız.
Birleşmiş milletlerin bütün bu olanlar karşısında yalnızca üç maymunu oynaması ile tarihin en cani katliamlarından birinin gerçekleştiği yüz karası tarihtir. Öylesine acıdır ki bir sigara paketi için 30 çentik piçinin bir Boşnak kızına tecavüz takası yaşanmış, sırf onlara olan kinlerinden "bizlerin çocuklarına hamile kalacaksınız" diyerek bir çok kadını hamile bırakmış ve daha yaşı küçük olan olmayan çocuklara, kadınlara tecavüz edilmiştir. Zevkine radyo programında kestikleri biçtikleri boşnakların feryatlarını bütün dünyaya dinletiyorlardı. Tabi bütün dünya görmezden geliyordu. Bu vahşet ve cani sırp köpekleri asla unutulmayacak.
ak partinin desteklediği cihadcıların destek verdiği katliamdır. yine cihadcılar önce srebrenica halkının arkasına saklanarak sırpları kışkırtmış, ardından şehri terk ederek sırpların önünü açmıştır. sırplar da oradaki sivilleri, bugün akp'nin desteklediği cihadcılar zannederek katletmiştir.
bir kobani, bir musul, ya da bir halep katliamlarıyla benzer şekilde gerçekleşmişlerdir. ankara'da 106 eylemciyi "bunlar terörist" diyerek katledenler kimse, srebrenica'daki insanları "bunlar terörist" diyerek katleden, aynı zihniyettir.
hem katledenler onlardır, hem de hep mağdurdurlar.