Uyuşturucu bağımlılığından bile daha acınası bir durumdur. Ya bir insan neden kolunda serumla fotoğraf çekip birilerine gösterme ihtiyacı duyar ki? Cidden hiç mi utanmıyorsunuz amk? Ya da neden ölmüş bir insanın fotoğraflarını sikik ağlayan emojilerle birlikte, son derece samimiyetsiz bir şekilde mekanın cennet olsun hüüü diye paylaşır? Nedir bu şov yapma, sürekli bi beğenilme ve ilgi görme arzusu?
Yaşarken yanında olmadığın, ölünce mezarına bir kere gitmediğin insanın sanki çok da umrundaymış gibi, yalandan sırf insanlara üzülüyormuş gibi gözükmek adına fotoğraflarını kullanıp şov yapma peşine düşeceksin. Ondan sonra da biri çıkıp anana, bacına sövünce ağlayacaksın. Ortada bir sorun yok ki, bi 200 beğeni de bana küfür ettiler hüüü diye paylaşarak alırsın. Ne de olsa yaşamandaki tek sebep o beğeni butonları olmuş.
Yemin ediyorum var ya nasıl tiksiniyorum biliyor musun şöyle insanlardan. Utanacaklarını bilsem o akıllı telefonlarını kafalarında parçalamak isterdim de, ondan da anlamazlar ki. alırlar başka bir telefonu hasta yatağında bi selfie çekip, kendisini hasta hissediyor diye paylaşırlar. Kendileri gibi ruh hastaları da, yine o sikik üzgün suratlı emojilerle birlikte geçmiş olsun dileklerini iletip beğenirler.
Zavallılık.Hani sosyal hayatta bir statüye ulaşmaya yakınlaşamamış insanlar.Hani birilerinin eylemlerini bu kadar gözlemlemek takip etmek neyin çabası ve neyinden tatmin oluyorsunuz bunun?
çift kişilikli insanlar yarattı bu bağımlılık klavye delikanlıları,ilgi budalası ezik tipler, hiç bir işlevi olmayan müthiş(!) insanlar cıktı başımıza.
WhatsApp'ı sosyal medya değilde iletişim programı sayarsak diğer sosyal medya siteleri ister istemez bağımlılık oluşturabiliyor. bazen kendimi çok kaptırdığımı düşündüğüm zamanlar "lan başlarım sizin işinize" deyip uygulamayı bir kaç haftalığına sildiğim oluyor ve o an farkediyorum ki dışarıda gerçek bir dünya var. kafam gerçekten uyuşmuş ve kendimi çok kaptırmışım, hayat bensiz de devam ediyor diyorum. size de ara ara böyle yapmanızı tavsiye ederim dostlar. sil gitsin.
iletişimi kötü yönde etkileyen bir durum. klavye başında gerek görsel gerek yazılı iletişme dönüp yüzyüze konuşamayan bir toplum olduk artık. akıllı telefonların da bunda rolü büyük başlar hep aşağıda gittiği mekandaki insanları gözüyle görmek yerine hesaplardan bakarak seçen insanlarla doldu her yer. doğal bir şekilde tanışmak bile artık zor.
Günümüzün en illet hastalığı, pandemik enfeksiyonu.
Bu da bir ironi belki; sosyal medyaya sosyal medyadan eleştiri. Olsun, ne olursa olsun hangi insan okursa da kendine pay çıkarırsa bana kafi.
Beni korkutan şey ne medyada harcanan saatlerin artışı ne de kullanıcı profillerindeki dengesizlikler. Beni korkutan asıl şey giderek düşen kullanıcı yaşı.
Haber1; http://mobil.zaman.com.tr...-yas-altinda_2174144.html
Haber2; http://sosyalmedya.co/tui...isayar-telefon-kullanimi/
Kullanıcı yaşı örneği bkz; https://m.facebook.com/Ok...gir/posts/287722544704152
Aralarında yazan ve normalde de uyulması gereken kuralları öğretmenler de anne babalar da veriyodur zaten okulda da bu yaşta convers kasmak veya stabilio kalem sevdalısı olmak nedir çocuğum ya. Üstelik bu sayfalardan yüzlercesi var. Problem sadece sayfaların varlığı da değil; saçma sapan tv programları ve çocuklara sınıfsal ayrım yaşatabilecek her türlü kıyafet, eşya reklamı.
Zamanında bizim de imrendiğimiz noktaya dün parmak basmıştı yazar arkadaşımız; https://m.uludagsozluk.com/e/31272865/
Ama o zamanlar bizi yozlaşmaya, aile bağlarını koparacak derecede bi yıpranmaya sebep olmamıştı bu imrenme.
Sadece bu da değil.
Çocuk şehit haberi duyunca vatansever kesiliyo, iş tarih sınavında milli mücadele dönemi sorusuna gelince "bu tarih de hep ezber mk .s.s" diyip sıyrılıyo. Kızımız önüne gelene ana avrat söverken bi elinde akıllı telefonu yok suskunluklu yok asaletli paylaşım yapıyo.
Peki ne yapmalı?
Önce ona güvenin..
Çocuğunuzun sosyal hayatını tamamiyle herhangi bi siteye yönlendirmesine izin vermeyin.
Kullanmanın yaşını, sınırını ve internetin gerçek dünyasını da onlara anlatın.
Mutlu olmanın yolunun popülerlikten değil de iyiliğin hazzından geçtiğini ispat edin.
Daha fazla, daha yapıcı yardımlar için psikolog desteği almayı unutmayın.
Gunumuzde, En lanet bagimlilik turudur.
Vazgecmek zordur cunku pekistirici unsurlar cok fazladir. Ve beyin oyle bir sartlanir ki bu yapay dunyaya, bir an durup sorgulmazsiniz bile "bu sacmalik nedir?" Diye.
Saatlerinizi harcarsiniz, uykudan uyaninca cisinizi bile yapmadan hemen bi goz atarsiniz...
Insanin kendine yaptigi en buyuk iskencelerden biridir. Bagimlilik boyutundan bahsediyoruz elbette.
Cagin yeni vebasidir, hepimizin ortak hastaligidir, aslında o kadar yalniz ve mutsuzuz ki teselliyi buralarda ariyoruz, kendimizi teshir etmekten zevk aliyor sosyal hayatta ifade edemedikleri izi sosyal medyada ifade ederek tatmin oluyoruz.
Ama aradigimizi burada da bulamiyoruz aslında yine mutsuzuz kimse kimsenin fikrine değer vermediği ve sadece kendi doğrusunu yasadigi için içimizdeki boşluk daha da derinleşiyor, kaliteli sohbet edemiyor düşman yaratiyoruz herkes kendini önemli sandigi için saygi da olmuyor herşeyi cabuk tuketip kolay ulastigimiz için insan olmanin değerini ve erdemini unutuyoruz.