bugün

uzun uğraşlarım sonucu kendi kendime yendim bu ibneyi..

psikolokla ilaçla falan olacağını sanmıyorum arkadaşlar, sizde bitiyor bu iş. kendinize ''değerli bir birey'' olduğunuzu farkettirebilmek bütün mesele. bunu farkettiğiniz an bu ibne tarih oluyor güvenin bana.

bunu yapabilmenin yolu da kendinizi sevmekten geçiyor. kendinizi seveceksiniz, ama kusurlarınızı, yanlışlarınızı ve en önemlisi de kendinizle dalga geçmeyi bilerek, kendinizi seveceksiniz.

bunun ne kadar zor ve acı verici olduğunu biliyorum. ne zaman, bu illet yüzünden zorlandığınızı hissetseniz, kendinize roma imparatorluğuna karşı mücadele vermiş hannibalı hatırlatın. haniballın hem ailesi hem bütün arkadaşları gözlerinin önünde öldürüldü. ama o acısını kalbine gömüp mücadelesine devam etti. siz de, aynı onun gibi utancınızı, endişenizi ve özgüvensizliğinizi gömün kalbinize. ve mücadeleyi sakın bırakmayın.

hani geceleri kafanızı yastığa koyduğunuz da kendi kendinize diyorsunuz ya ''neden ben ulan, neden?'' diye.. söylemeye de dilim varmıyor ama, en çok senin yüzünden kardeşim, senin korkaklığın yüzünden.

daha ne kadar gölgelerde yaşayacaksın, daha ne kadar insanlar yaşarken, sen sadece izlemekle yetineceksin?

göster artık cesaretini. kabul ettir kendini şu dünyaya.

''ne olacakda olsun amuha goyum, kaderimiz neyse o!'' dediğiniz gün cihan sizindir yiğitlerim benim. sosyal fobi ibnesine geçit yok.
ha bi de bu başlığı sosyal fobiklerden başka kimse okumuyor zaten. birşey daha söyleyeyim.

eğer sosyal fobikseniz, bir hapishanede olduğunuzu unutmayın. bu öyle bir hapishaneki mahkum da, gardiyan da, hapishane müdürü de sizsiniz. siz bir hücredesiniz, ama anahtalar da sizin elinizde, tek yapmanız gereken, anahtarı kullanmaya cesaret edebilmek. oldu mu?
tek çaresi/ilacı 2 şişe tuborgtur.
iç dünyanızın zenginliğini dışarıya yansıtmadığınız, ancak sizi uzun suredir tanıyanlarla muhabbet edebilmeye mahkum olduğunuz, samimiyetimizin ilerlemedigi insanlara olduğunuzdan çok farklı göründüğünüz amk hastalığı.
sıkıldım sözlük bu illetten çok sıkıldım. eğitim hayatım boyunca hep dışlanan biriydim ya da ben böyle hissettim bilemem. son 2-3 yıldır da tek sosyal hayatım beşiktaş maç günleri ve direniş onlara da yalnız gidiyorum. neyse anlattım o kadar diyeceksiniz ki sen asosyalsin bildiğin sosyal fobin yok. ama aslında var işte konuşurken bildiğin bir titreme bir terleme boynumun kasılması boynumu tutmadan konuşamıyorum. bana bunun tek faydası kendimi bir çok konuda bilgilendirmem oldu binlerce film izleyip yüzlerce kitap okudum türlü türlü makaleler okuyup kendimi geliştirdim ama bunları kullanamayacaksam bana bir faydası olmaz elbet. insan birinci dereceden akrabalarıyla konuşurken kasılır mı? kasılıyor işte işin özü çok kötü bir hastalıktır bu bakın hastalık diyorum bir görüş bir düşünce bir statü değil bir hastalık.
bir topluluk önünde hata yapmaktan korkma ve içine kapanma durumunu.

böyle bir durumda olan kişi eğer bir hata yaparsam, herkes tarafından bu hata ile hatırlanacağım ve rezil rüsva olacağım düşüncesindedir. bundan mütevellit çok korkacak ve kendisini aşırı bir şekilde kasarak strese sokacaktır. yaptığı çok çok basit bir hatanın bie geri dönülemez olduğunu düşünecek ve anında pes edip yenilgiyi kabullenecektir.
çocukları yırtık modda yetiştirerek milletçe üstesinden geleceğimiz hastalık.
asosyallik ve çekingeliğin ve diğer birçok etkenin bir araya gelmiş olduğu olguların/olayların toplu adı.
dexter'in 5.sezon finalinde dexter'in bir sozu vardir ki bence bu soz bir sosyal fobilinin diger insanlara baktiginda ne hissettigini cok guzel ozetler :

"They make it look so easy, connecting with another human being. it's like no one told them it's the hardest thing in the world."
hastalarına paxera verilebilen psikolojik hastalık türüdür. ben kutu kutu kullandım , yapmam gerekenleri yaptım ama arttı sanırım. artık daha da çekingenim.
"belirtileri çok küçük yaşlarda kendini göstermekle birlikte kişi sosyal fobinin farkına çok geç varır.(bazen 20-25 yıl sonra) yaşamda kaybettikleri ve başarısızlıkları sonucu oluşan depresyonla bu durum ilk sinyallerini verir. bir sosyal fobiğin düşünce zinciri olumsuz düşüncelerle harekete geçer. herhangi bir tehdit ya da tehlike altında oluşan duygu "buradan kaçmalıyım, burayı terketmeliyim" duygusudur. yeni arkadaş edinmekte çok zorlanırlar. aile bireyleri: kardeş ,ana,baba, kuzen ya da çok eskiden beri görüştükleri arkadaşlarının yanında rahat ederler. kalabalık ortamlardan kaçarlar. karşı cinsle iletişimleri problemlidir. örneğin karşı cinsten birisiyle ilk defa yemeğe çıktıklarında aşırı heyecan, kalp çarpıntısı ve titreme gibi tepkiler verirler.
iş hayatında amirlerinden ya da mesai arkadaşlarından olumsuz söz işitmemek için titiz çalışırlar. mükemmeliyetçilik gibi görünen bu durum özgüven değil aslında kaygı ve korku kaynaklıdır. bu da çokça istemsiz hata yapmalarına yol açar. hem mükemmel, örnek insan olmak isterler hem de göz önünde olmamak. sosyal fobikler kırılmamak ve zayıf görünmemek adına çevreden uzaklaşır ve susarlar. bu da onları "ensesine vur lokmasını al" görünümlü bir birey haline getirir."

yıldız burkovik- sosyal fobi.
yıllarca bildiğim sorulara cevap veremememe neden olan garip hastalık.
sosyal fobi daha önce de anlatılmış olduğu üzere , toplum içinde en basit etkileşimlerde bile insanın kendini tedirgin , gergin ve tetikte hissetme durumudur. kişi, hareketlerinin sürekli izlendiğini , değerlendirildiğini hisseder , sanki bütün gözler ondaymış gibi. o yüzden toplum içinde yüksek sesle konuşmaz , tarzı çok uçuk şeyler giymez , sunum yapmak en büyük korkusu olduğu için insan önünde konuşma yapmaktan kaçınır ve hayat boyu sürekli level atlar gibi insan ilişkilerini , oh bunu da atlattık, şeklinde algılar. taksiciden eksik para üstünü isteyemez , otobüste fazla kartı olan var mı diye soramaz , derse çok az geç kalmış olduğu halde derse giremez , çünkü bütün sınıf ona bakıyor olacaktır. ha bunları yapar ama yaparken yaşadığı gerilimi kimse bilemez ve anlayamaz. sosyal fobisi olanlar anlar sadece. insanlarla iletişim kurduktan sonra açılır belki ama o ilk adımı atmak onun için cehennem azabıdır.

bir arkadaşım bana bu hususun değişik bir yönünü anlatmıştı. sanırsak sosyal fobi aslında dünyayı etkilemek , değiştirmek , kendi dahiyane fikirlerini ortaya koymak isteyen bireyin çekincesinden kaynaklanırmış. toplumla bağdaşmayacağını bildiğinden içinde yaşarmış. yoksa bir insan neden toplumdan çekinsindir? ama öyle olmuyor tabi. korkulu rüya işte.

geçmiş olsun bana.
orta derecesine sahip olduğum lanet şey. evet lanettir zira insan ilişkilerini kötü yönde etkiler bu.

edit: bunu eksileyen dana insan içine dahi çıkama emi.
mensubu oldugum hastalik 12 yillik arkadasimi bile telefonda ararken kizariyorum nefes alisverisim degisiyo ve midem agriyo zaten toplasan 5 tane arkadasim var bir psikologa gitmek istiyorum ama nasil gidicem simdi millet deli der diye gidemiyorum.
bakışların etkisi altına girip düşünme yetisini yitirmeye sebep olan fobi. sanırım tedavi yöntemi bir şekilde sahip olduğunuz sınırlı sosyalliğe tutunup onun içinde bir yer edinmeye çalışarak sosyal hayatın o kadar karmaşık bir şey olmadığını bilinç altınıza kanıtlamaktır. karmaşık oldu biliyorum ama oturup saatlerce düşünmeler, tavsiye dinlemeler de, korkularının üstüne bodoslama dalma girişimleri de bi boka yaramamakta bu hastalıkla mücadele etmede.
kurtulması mümkün olmayan illet. defalarca tedavi olmak için atakta bulundum ancak bir sonuç bulamadım. birkaç gün önce tekrar devlet hastanesinde bir psikiyatriste gittim o da 3 dakika dinlemeden paxili dayadı. yönlendirdiği psikolog da ezberlediğim 3 5 cümleyi söyleyip gönderdi. sözde terapiden çıktığımda girdiğim halimden daha kötüydüm. kendimi yaşlı hayatı bitmiş biri gibi hissediyorum.
bunu yenmenin tek yolu gerçekten ama gerçekten doğru bir arkadaş ortamına sahip olmaktır.
çok illet bir rahatsızlıktır.
son epidemiyolojik sonuçlar bir yıllık %7,9 ve yaşam boyu %13,3'lük prevalans oranı ile abd'de en sık görülen ikinci ruhsal hastalık olmasına ek olarak fransa'da % 14,4'lük yaşam boyu prevalans oranı ile en sık görülen üçüncü ruhsal bozukluktur. rahatsızlığın en büyük tehlikesi %75-80 oranda başka hastalığa da sebep olmasıdır. ( major depresyon, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu vb..) genetik olarak da etkisi vardır özellikle ikizlerde. Ayrıca ilaç olarak alkol ve türevlerini kullanmaları hic şaşırtıcı değildir.
bu kadar basit gibi görünüp de hayatı bu kadar zindan eden başka bir rahatsızlık yoktur. sosyal fobisi olan birine bir topluluğun dönüp bakması, kendisinden konuşmasını beklemesi dünyanın en korkunç şeyidir. iş görüşmelerinde, konuşarak yapılan sınavlarda veya mülakatlarda şansı pek olmadığı gibi mecburen gireceği sosyal yaşamda da başarısız olacak ve hergün bunlara üzülecektir.

kanser, şizofreni gibi ağır hastalıklar kadar kötü olmasa da allah bu rahatsızlığa sahip olanların yardımcısı olsun.
ergenlik döneminde başlayan ürküdür. başkaları üzerinde olumlu bir izlenim yaratma isteği olduğu halde, bunu yapabileceği halde, korkuları ve sıkıntıları kişiyi çekingen hale getirir.
Hayatın içine eden, bi an önce kurtulunması gereken psikolojik hastalık, hastalığım.
Böyle yaşanmaz eğer ileri derecede yaşıyorsanız intihar edin daha iyi. Çok şükür benimki ileri derecede değil bu yüzden üstüne gittiğimde lanet hastalıktan büyük oranda kurtuldum. Lise hayatımın içine sıçmıştır kendileri.
Bildiğiniz konularda bile eğer toplum içindeyseniz sitsen konuşamazsınız. Sevdiğiniz kıza açılamazsınız. Misafirliğe gitmemek için elinizden gelen her şeyi yaparsanız.
Arkadaş sayınız azdır.
Çok güzel muhabbet ettiğiniz küçük arkadaş ortamınıza yabancı biri girdiği anda yine doğru düzgün muhabbet edemezsiniz.
Hakkınız çiğnenir, milletin içinde sizinle dalga geçilir sesinizi çıkaramaz, içinize atarsınız.
Sinir krizleri geçirirsiniz.
Size yamuk yapanları öldürmeyi planlarsınız. (Sadece bende planlamış olabilirim)
Hocalarınız size 'akıllı, uslu, ideal öğrenci' der, sınıftakiler 'tuhaf, değişik, cins'.
Hoca ayağa kaldırdığında kabusunuz başlar, hocaya ana avrat söversiniz.
Tanımadığınız insanlarla diyalog kurmamak için elinizden geleni yaparsınız.
Para üstünü vermeyi unutan kasiyerden para üstünü isteyemezsiniz.
Tek başınıza insanların yoğun olduğu yerlere gitmek istemezsiniz.
Neyse çok yazdım efenim bu liste uzarda uzar.
Koyun götüne rahvan gitsin.
Allah düşmanımın başına vermesin denilecek türden hastalıktır.

Kız kankiniz hiç olmaz. Millet kızlarla aleme akar siz 1-2 yakın erkek arkadaşınızla gider ücra bi yerde, insanların olmadığı bi yerde sigara içer dertleşirsiniz. Bu hastalık insana kafayı yedirtir. "ben ucube miyim amk" sorusunu kendime kaç kere sorduğumu hatırlamıyorum.

Sonra Bu hastalıktan kurtulmaya başladıkça insanlar bana " olum sen neymişsin haa, sen evrim mi geçirdin la" falan demeye başlamıştı. Sonra birden kızlar benim numaramı istemeye başladı. Beni ortama çağırmaya başladılar. Dışarıya tek başıma çıkabiliyordum. Büyük ortamlarda istediğim gibi heyecanlanmadan, kızarmadan konuşabiliyordum. Sınıfın ortasında hocaya ayar verdiğimi, bağırdığımı bilirim. Sevdiğim kıza açıldığımı bilirim. Normal bir insan gibi hissettiğimi bilirim.

Velhasıl kelam efenim bu hastalıktan muzdarip kişilerde benim bu yaşadıklarımı yaşamalı. Üstüne gidiniz efenim korkmayın, kızarmayın, utanmayın. Herşey sizin elinizde.
Toplum içine çıkarken telefonunuzu daima titreşime almanızı sağlayan hastalıktır. Ben hiç unutmuyorum diğer insanlar gibi, sektirmeden alıyorum titreşime. Hele bide benim gibi metal müzikler koyuyorsanız kesinlikle unutmazsınız.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar