bugün

öncelikle bilinci gerektirir. neyin sorumlusu olduğunu bilmiyorsam sorumulluk yüklenemem. misal elim kolum bağlanmışken az ötemde boğulan çocuğu kurtaramam. ancak özgürce seçimler yapabilen kişiler sorumluluk alabilirler. elma, armut, çiçek, böcek.. bunlar sorumlu olamazlar. ne kendilerinden ne dış çevrelerinden.
bir köle de sorumluluk sahibi olamaz. sahibi onun adına karar verir. aynı şekilde bir deliden de sorumluluk bekleyemeyiz. bilinç yok çünkü.

Her kişi önce kendi olarak sorumludur. Kimse kimsenin yerine sorumlu olamaz, kimse kimsenin adına sorumluluk alamaz. Kimse sorumluluğunu bir başkasına yükleyemez. bununla ilgili şöyle bi yazı vardır:

--spoiler--
"Her kişi kendi ölümünü ölecektir. Bir oğul babasının yanlışlarını yüklenemez, bir baba da oğlunun yanlışlarını yüklenemez. Doğru doğruluğunun, kötü kötülüğünün karşılığını görecektir."
--spoiler--

Başkası için üzülebiliriz, başkası adına sevinebiliriz, başkasına yardım edebiliriz ama başkasının yerine sorumlu olamayız. Ortak sorumluluklar tabi vardır, ama ortak sorumluluklarda da herkes her şeyden önce kendinden sorumludur. eksik insan bu sorumluluğu sürekli birilerinin üstüne yıkmaya çalışır.

sorumluluk kafa ve beden sağlığı gerektirir. ayrıca özgür bi ortam. bunlar olduğu sürece insan yaşamı boyunca sorumluluk alacaktır. kaçış yoktur.
En sevdiğim şeydir. Sorumsuz insanlardan çektiğimizi başka şeylerden çekmeyiz. illâ büyük sorumluluklar olarak düşünmeyin bunu sadece.
eşittir evliliktir. herkes, size belli bir yaştan sonra " ee ne zaman düğün, ne zaman evleniyorsun, ee yaşın geldi yok mu birisi" falan diyor ya. sorumluluk altına girmemizi istiyorlar aslında. özellikle evli olanları. biliyor ki, bakalım sen ne yaşayacaksın. sanmıyorum kötü şeyler yaşamamızı isteyenlerini. sadece merak sanırım. herkesin hayatı bir olmuyor sonuçta.
Yerine getirmeyi sevmediğim kavramdır. Bir nevi hesap verme durumudur.
Psikolojik kısıtlama sonrası eyleme dökülen hal ve haller.
" sorumluluk alamayan insanlar boş olur. sorumluluk duygun yoksa hak talep edemezsin cunku hakkın temelinde sorumluluk vardır "
(bkz: bir ömür nasıl yaşanır)
(bkz: ilber ortaylı)
hayatın en ağır yükü.
300 km hız yapabilen bir arabaya sahipken 100 km" nin üstünde hızla gidememek, gitmemek.
çocukken öğretileceğine inanılan bir duygudur.
insanın biraz yapısında olmalıdır.
sistemin bize en büyük kazığıdır.

bir sabah uyanırsın, aslında senin olmayan bir hayatı yaşamak zorunda bırakıldığını farkedersin.
taam lan s.kerim dünyayı, ben kendi hayatımı yaşayacağım diye artistlik yaparsın ve herşeyi bırakıp
gitmeye karar verirsin.

fakat işte orada başlar bu terslik. çocukların vardır, karın vardır, yazmakta olduğun bir kitap vardır,
çalıştığın bir iş, yetiştirmen gereken projeler vardır..vay arkadaş dersin ben bırakıp gidiyorum herşeyi
başlarım işine dersin, ama bir yere gidemezsin. sokarım lan işine, kitabına, borçlarına, projelerine dersin
bu seferde akşam seni evde bekleyen 4 tane umut ve sevgi dolu gözler aklına gelir; biri 3 yaşındadır, biri 4
aylık...büyük aşkla evlendiğin eşinin sıcak gülümsemesi gelir sonra...

gidemezsin bunları bırakıp bir yere..arkadaşım sevgi aşk bir yere kadar, sen ne dersen de adına ama bir yerlere
kaçıp gidemiyorsak, bırakamıyorsak ardımızda acılarımızı bunun nedeni sorumluluktur. bilirsin acılarını arkanda
bırakmanın yolu sorumluluklarından kaçmaktır. ama sorumluluklarını bırakamazsın işte.
herkesin birbirlerinin üstüne atıp sıyrılmak istediği olgu.
görsel
görsel
görsel
görsel
insanı hem fiziksel olsun, hem zihinsel olsun hayatta en çok yoran olgu... "omuzlarımdaki yük" derler ya hani, çok doğru bir laf. bireyde, üniversiteye girdikten sonra belirginle$en baskıdır.
yapıp yapmaman adına karar mercii olamadığın ve yapmayınca ayıplandığın şeylere "sorumluluk" denir. keşke dürüstçe "zorunluluk" deselermiş.
Her harikulade özgürlüğümü kısıtlıyor bu benim. istemiyorum sorumluluk falan almak.
özgürlüğü engelleyendir.