bugün

bir elma ağacı bulup elmalarını bitirdikten sonra yeniden dünyaya şutlancaz diye yanıtlanabilirliği olan soru.
huriler/nuriler olduğu sürece yapılacak çok şey bulunur diye cevaplanabilirliği olan soru.
büyük sorun. arada bi' cehenneme gitmek lazımdır. heyecan olsun diye!
saçma bir soru gibi gözükse de, allah ın bizim için en iyisini düşündüğüne emin olsak da bir tarafından tutulup irdelenebilecek sorudur. insanlara bir şans daha verilemez mi ? sokaktaki yaşayan bir insanı düşünün, daha iyi bir yaşama sahip olmak istemez mi ? veya annesinin karnında ölen bir çocuğu... elbette herkes bu hayatta yaptıklarından dolayı öbür tarafta sorgulanacak, öyle olması da gerekiyor. fakat roller değiştirilse de herkes cezasını cekip, müfakatını görüp dünyaya geri gönderilse mantıklı olmaz mı ? tabii bunlar basit düşünceler de olabilir. sonuçta ahiret hayatını bilmediğimizden bu tür yanılsamalara düşüyor olabiliriz.
(bkz: huri)
(bkz: göğüsleri yeni tomurcuklanmış bakire)

istikrarlı eksiler üzerine gelen edit:
dostum bunları ben söylemiyorum. bunlar islamiyetin ana kaynağı olan kitapta yazıyor. bir derdin varsa git kitabı eksile, benim 100 de 100 doğru anketimi niye eksiliyorsun?
prof. dr. şekeriya hocamızı zorlayacağını tahmin ettiğimiz soru. kendisine telefonla bağlanıp insanların içindeki meşgale arayışlarını sonlandırmak adına bu soruyu soralım hadi.

- alo. sayın hocam, iyi günler.
+ hayırlı günler diyelim efenm. daha bir mübarek oluyor böyle. evet, hayırlı günler.
- hocam, onca iş güç arasında rahatsız ediyoruz sizi ama ehl-i sözlük merakta. cennette bu kadar insan ne yapacak efenm? neyle uğraşacak? boş boş oturup huri relationship mi yaşayacaklar?
+ şimdi kobay, daha önce de söylediğim gibi, yine dersine çalışmadan aradın beni. ben o kadar mecmua, makale yayınladım sen zina yollarında sürünürken. şimdi bu mu aklına takıldı? neyse, öncelikle cennet yan gelip yatma yeri değildir. bunu bir kere herkes bellesin. ikinci olarak, hadis-i şerif var bakın, "cennet anaların ayağı altındadır" diye. bu ne demektir; ananı da al git, boş zamanlarında sıkılma.
- evet hocam çok güzel yerlere bağlıyorsunuz gerçekten. meğer aşina olduğumuz bir kriptoymuş da biz anlamamışız.
+ bir de, bugün elime geçen bir imayıl var, sözlükte hep böyle şeyler sorgulanıyormuş falan. söyle onlara, öyle bütün gün kıçını kırıp oturarak da cennete gideni yok, bekara karı boşaması kolay tabi. cumaya gitme, cenneti düşün. bak beni sinirlendirmeyin, öfke de bir hitabet sanatıdır, islami hack team bir telefon kadar uzağımda ona göre.
- peki hocam bu fırçadan. şey, sohbetten sonra umarım anlarlar. size allah kolaylık versin, hayırlı günler efenm.
+ haydi selametle.
bazıları tarafından, ulvi meseleleri tiye alacak kadar saygısız, aykırı olmak adına ne yapacağını şaşırmış kimselerin zırvası olarak kabul edilse bile bence üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken sorudur. cennet hakkında duyduklarımız kesinlik taşımamakla beraber bir kaç cümleden ibaret ; baldan akan ırmaklar, pırlantadan köşkler, çıtır huriler, etrafımız yeşilin her tonunu görebileceğimiz doğa harikası, bir kaç çeşit de meyve.. bunlarla ömür geçer mi ya??

öncelikle soruyorum kendime bal akan bir ırmağın insana ne gibi bir faydası olabilir? en fazla iki çay kaşığı yersin.. ya da pırlantadan bir köşke sahip olmak nedir? herkesin var aynısından, havası mı kaldı daha.. ya da etrafındaki diğer görsel güzellikler ne kadar tatmin edebilir seni, ilk gittiğinde büyülendin hadi belki safariye filan çıktın ama sen bir haftalık tatil için orada değilsin ki! hurilere ne demeli, kişi başına düşen adet hakkında muhtelif rivayetler var(iş görebilecek misin o belli değil). sana cennette diyelim verdiler 4 tane huri, e dünyadaki eşinde orda yanında, kıskanmayacak mı o, itiraz etmeyecek mi,ya o da nuri isterse? ailen yanında olacak mı hep tanıdığın kişilerle mi olacaksın yoksa yeni çevre mi yapacaksın, istediğinin tayinini cennete çıkarabilecek misin mesela şu muhabbet olacak mı :

- serhat?
-muzaffer !!
- vay kardeşim benim burda mısın sen de ya..
- ayıp ettin be reis haybeden mi kıldık o kadar namazı. ulan özlemişim valla.. senin ne işin var lan asıl burda cenabet herif!
- sorma serhat ya götü zor yırttık, ilk öbür tarafa gönderdiler beni. bizim valideyle peder hacıydı ya onlar rica etti filan aldırdılar iki gün sonra buraya cok sukur.
-ulan torpilli ibne seni. var mı görüştüğün kimse?
- var abi ya olmaz mı senin tanıdıklarından liseden cocuklar var işte bizim, servetler filan var metin, ümit..
-ulan biz de yekten takılıyoruz bu kadar zaman, herkes birbirini bulmuş meger. hakan vardı bi de muzo bizim liseden hani onla görüşebildin mi?
-moruk o cehennemde ya,ben buraya geçmeden beraberdik.
- yapma ya! ulan pırlanta gibi de çocuktu, nası bari çok mu kötü durumu?
- off diyorum kanka fena ya. o uni ye gecince takmıstı baya, yok evrim yok darwin.. onlara farklı muamele yapıyolar bide orda , çıra niyetine kullanıyolar şerefsizim.
- allah kurtarsın abi ne diyelim. neyse ben kaçıcam müsadenle benim hurilerle paslascaz, görüselim ama muzo çocuklar filan toplanalım bi ara.
- tabi knka bak şu vişne reçeli akan ırmak varya onun diğer tarafında benim köşk var yarın akşam muhammed aliyle joe fraizeri kapıştırcam gel işin yoksa çocukları da çağırırız.
- süper! yarın görüşelim o zaman abi hadi öpüyorum..

acaba hiçbir şey insanı her istediğinin olmasından fazla sıkabilir mi? ne kadar isteyebilirsiniz ki? . dünyada istediklerimizden yola çıkarsak, iyi bir araba ,ev,güzel bir eş, güzel yerlere tatile gidebilmek vs. bakıyoruz hepsine sahip olabiliriz cennette ama bu isteklerin gerçekleşmesi yaşamın doğal akışı içerisinde anlam kazanır. öncelikle bunlara sahip değilsiniz, hayal ediyorsunuz hepsini, derken çalışıyorsunuz bir şekilde bunlara sahip olmaya hak kazanıyorsunuz hepsine birden değil teker teker. mutlulugun kaynagı bizatihi elde edilen nesne midir yoksa elde etme başarısı mı?ilk arabanızı aldığınızda hissettikleriniz, büyük ugraslar ve fedakarlıklar sonunda hayallerın gerceklesmesınden alınan zevk tıpkı yazın aksam gec saate kadar sokakta top oynamıs cocugun eve geldıgınde surahıyı kafasına dıkmesı gıbı. ama burda öyle bir durum yok ev istiyorum diyorsun ev, araba de araba, huri de huri, yap bi spor salonu doldur seyircileri all star macında mvp sen ol. ama nereye kadar bu kendini kandırmaca? bir de malı değerli yapan kıtlık-bolluk derecesi değil midir? kimsenin arabası olmadığı bir kabilede kabile reisi arabasızlıgını kafaya takmayacaktır aynen herkesin arabası olduğu bir toplulukta bireyin arabayı bir sükür sebebi olarak görmeyeceği gibi. çocuk düşünün ki afrika da açlıktan ölmüş, cennette binbir çeşit yemekler sunuldugunda altın tepside onun bakışlarını tahayyül edin. kendisine bırakılsaydı cennette tepsinin altın olmasındansa dünyada bir kase mercimek çorbasını tercih ederdi bence.

bir muammalar silsilesi için çabalıyoruz.. arzuluyoruz;ama neyi bilmiyoruz..nasıl olacagını bilmeden istiyoruz cünkü inanıyoruz allaha, güveniyoruz da.. hepimiz çok seveceğiz orayı gitmek nasip olursa ve cılgınca eglenecegiz ebediyete kadar.

inşallah.
bu soruyu soranların çoğunun öğrenemeyeceği şey. islam cennete gideceğini düşünenin değil hak edenin gideceğini söylüyor. herhalde güzel atraksiyonlar hazırlanmıştır orada gidenlerden öğreniriz cehenneme haberler ulaşır nasıl olsa.
cevaplamak için benliğimin yanıp tutuştuğu; ancak soru/başlık - cevap/entry kuralına takılmamak amaçlı olarak, an itibariyle üzerinde saçmaladığım başlık. *
tek tanrılı dinlerde, "iyi" insanların gideceğine inanılan ahiret mekanında, daha iki üç günün hesabını yapamayan zavallı canlılar olarak, aklımızın almadığı sonsuz süre zarfı boyunca ne yapacağımızın sorgulanmasında kullanılan cümledir.

sonsuza kadar cennette ne yapacağız hakikaten? siyaset yok, güç dengeleri yok, hırs yok.
Cennet (eğer sahiden varsa) bize yaraşır bir şey mi hakikaten? sıkılırız biz orada; yalnız kalınca, kendimizle yüzleşiriz çünkü; insanla.

yokluğuna tüm benliğimle inandığım cennet, varolsaydı bile, "insan"ın yaşamadığı bir yer olmalıydı. yakışmazdı insan oraya şu haliyle.

ayrıca düşünsenize, sonsuza kadar kendimizle ne yapacağız?
geceyle gündüzün birbirini kovaladıgı ve asla saklandıgı yerden cıkmayıp yakalanamayan zamanın oldugu yerde sonsuzluk kavramını algılayabılmek, üstüste 8 el ihaleye girip 13 almaktan daha zor oldugu için öncelikle sonsuzluk kavramı irdelenmelidir.
zamanın oldugu yerde de hiçbir zaman sonsuzluğun ne olduğunu kimse bilemez.

kutuplardaki 6 aylık gündüzü düşünün. uyku gibi bir ihtiyacın da olmadıgını varsayalım. 6 ay yetecek kadar da erzak oslun. bir de benden 4 gb limitsiz bağlantı ve altı aylık rapid şifresi. sözlük de var.
alın size bir sonsuzluk numunesi.
(bkz: cennet yonetiminin youtube a erisimi engellemesi)
(bkz: batak)
(bkz: pişti)
(bkz: tavla)
(bkz: okey)
* evvela insanlar nefsinden ve necasetten arindirildigi icin, dunyevi keyifleri cok basit istekler olarak kalir. zaman kavraminin olmamasini insanin akli hafzalasi almadigi gibi irdeleyememesi ne yapacagi konusunda hayli cikmazlara sokacaktir. sonsuzluk! tarif et desen edemezsin. tarif etmeyi birak tasavvur etmek kendi kendine dusunmek bile yetmiyor. kulaktan dolma sekilde
baldan irmaklar, köskler,huriler birkac meyve! yoo bu kadar basit degildir bence.
cunki arastirmalarima göre, dunyada ki verilen nimetler cennettekilerin yaninda deryada damla diye tabir ediliyor.
cennettin 7 kat olacagi yaziyordu bir yerlerde. suan tam kaynak belirtemeyecegim. sevdiklerinle öyle telefon acayim aman kontorum bitiyo ararim ben, aksam msn e gel gibi kopuk iletisim olayi olmadigi asikar. kimi görmek istiyorsan ordasin bi nevi molekulertransportation.
ilk insandan son insana, * hepsini görebiliyosun.

ha herkeste kosk var kime hava yapayim? sorusuna ise yazimin basinda belirttigim gibi nefsani duygulardan arindirilmis olmak bu sorunu ortadan kaldirir demek istiyorum.

kimisi diyecek ki hep ayni huriler. yine arastirmalarima göre, erkekler dunyadaki kudretinin 30 kati daha fazla kudrete sahip olacaklar yaziyordu. varin gerisini siz tahayyul edin edep cercevesinde tabi, sapkin dusuncelerinizi kendinize saklayin derim.

evet dunyada ibadet ve inanc gibi yukumlulukler mevcut fakat cennet zaten bunun mukafati oldugu icin herhangi bir mukellefiyet mevcut degil.hadi yirttik diyosun yani.

playstation danmi keyif aliyosun, iste olsun hatta gir kendin gol at, araba kullanmaktanmi keyif aliyosun, iste bi spor araba yap ralli istek senin hakkin.
fakat bunlarin hepsi dunyevi keyifler yineliyorum deryada damla, var gerisini sen anla.

yukarida sozu edilen hersey kisisel gorus ve kucuk arastirmalarla birlestirilmis tasavvur ürünüdür. *
bulunur elbet yapacak bişeyler. cennette yapacak bişey bulamazsa insanoğlu, ne yapar eder kendini kovdurur yine cennetten tekrar yeryüzüne döneriz belki.
"sen önce cennete girmeyi başar da ne yapacağına o zaman karar ver" denilesi insan cümlesidir.
Mantık olarak,fakir bir adamın kurduğu şu cümleye benzer:
"ferrari alınca ne yapacağım"
cennetteki sonsuzluk kavramını irdeleyen bünyenin kayışı kopardığının göstergesi olan sorudur.

Aslında bu soruya kuru kuru şunu bunu yapacağız diye cevap vermek ya da derin felsefik yorumlar yapmak yanlıştır. Gezegen üzerinde henüz cenneti görmüş bir insanoğlu yoktur.

Bilinenler ise ancak kutsal kitaplardan bize aktarılanlar ile sınırlıdır.

Dolayısı ile hayagücü samanyolu galaksisini dahi aşamayan insan beyninin cenneti zihninde canlandırabilmesi de mümkün değildir.

Şöyle bir site buldum : http://www.kurandacennet.com/

Bu sitede cennet ortamının nasıl olduğundan bahsediyor, altından saraylar, mücevherler, ışıl ışıl yanan şehirler, çarşı, pazar, nehirler, çayır çimen, her türlü süs eşyası vs.

tamamen maddi ve göreceli güzelliklere göre tasvir edilmiş bir cennet ortamı.

Paha biçilmez inci taşının kime hangi manada faydası olabilir ki? Afedersiniz ama şu anda dünya üzerindeyken herhangi bir mücevheri sikine takmayan ben, cennette inciyi götüme mi sokayım? ona sahip olup da ne yapayım?

Peki dünya gezegeni üzerinde köşke saraya tenezzül etmeyen ben, cennette yakut ve zümrük taşından yapılmış köşkü nereme ne edeceğim?

Diyelim ki ben son model spor arabalardan hoşlanıyorum, cennette spor arabam olsa ne olur olmasa ne olur? O arabayı kullansam ne olur kullanmasam ne olur? Düşünce hızıyla hareket eden bir bünye kıçıkırık sacdan yapılmış bir makineyi götüne mi sokacaktır?

Peki ya huriler? Her dakika biriyle çiftleşmeyi isteyecek libido hangi hastalıklı bünyenin bir tezahürüdür? Kaldı ki mutluluğu 7/24 seks olarak algılayan sapkın ve virüslü bünyenin cennette işi nedir ki?

Kutsal kitapta cennet vaadleri, para için göt vermeye hazır arapların anlayacakları dille anlatılmıştır. hayatlarına birer embesil olarak başlayıp aynı embesillikle devam eden arapların böyle dünyasal nimetlerle kandırılmaya ve hizaya sokulmaya çalışılmaları gayet doğaldır.

Dünyanın en büyük hazinelerini yığsanız önüme ne değişir ki? Ye iç nereye kadar?

Ve ayrıca şu da bir gerçektir ki, dünyada zenginliği ve lüksü zaten yaşayan bünyelerin cennete gittiklerinde * çok da şaşırmayacakları aşikardır. Peki ya yoksulluk içinde ve türlü imkansızlıkla boğuşan fukara müminlerin tek gayesi zümrütten yapılmış köşklerde yaşamak mıdır?

Sanırım anlatılmak istenen farklı birşey var.

Zira sonsuz mutluluğu, inci, yakut, zümrüt döşeli köşkte yaşamak, her önüne geleni tıkınmak, gece gündüz huri düzmek olarak algılayan bir bünye ancak ve ancak kısırlıktan kurtulamamış hastalıklı bir bünye olabilir.

Şahsen ben cennete girmeyi hakeden biri olsaydım ve cennete girseydim, madem her istediğim olacak, o zaman verin bana bir uzun menzilli uzay gemisi bütün evreni dolaşmak ve herşeyi görmek istiyorum istiyorum derdim. Bir başkası "başka işin mi yok lan manyak" diyebilir buna. Bu mudur yani?

Bu nedenle, cennet kavramını bu cücük beynimizle irdelemeye çalışmak yanlıştır.

Ne demiş yunus emre ?

isteyene ver sen onu
bana seni gerek seni

yaa işte böyle, anladınız siz onu...
(bkz: gittik de)
çok hırslı bir arkadaşımın, '' hacı cennet bana göre değil. kominst rejimi gibi bir yer. mal yok, hırs yok, rekabet yok, hatta şekil şemalde bile değişiklik yok. herkes 33 yaşında.. bizim sistemimiz kapitalizm. billdiğin cehennem yani.yanma, yakma, kim daha iyi yanarsa ve tövbe ederse, cennete tekrar dönme hakkı, cennetlik birinin kontenjanından cennete gitme(yani torpil) şeytan vs. tam benlik.'' sözlerini hatırlatan soru.
eşşeeen şeyini şeklinde cevaplanması olası soru cümlesi.
zaman dünya için yaratılmış bir kavramdır. güneşin dünya etrafında dönmesi ile oluşan bir şey. "sonsuza kadar" kavramı da zamanla alakalı olduğu için, aha bu yer kürede olduğumuz sürece hiç bir hüküm kestiremeyiz. lakin cennette ne güneşler vardır hiçbirimiz hayal bile edemeyiz.
sonsuza kadar 4erlikten okey oynayıp, hurilerle yaşayacağız.
farklı bir bakış açısı için:

(bkz: sonsuza kadar cennette ne yapacağız sorunsalı)
* *
"takılazaaz olum" diye cevap verilesi soru cümlesi.
anladın sen onu.
kabızlıktan bir hal alırız. nimetleri ye, ye nereye kadar. tuvalet falan da yoktur şimdi orada.
bir kaç köşk ve bir kaç huriyle takılırız işte...