megadeth'i rezil kepaze eden. ses sistemi ve acemice yapılan organizasyon nedeni ile insanlara hayal kırıklığı yaşatan, sanki festival olsun da nasıl olursa olsun havalarında yapılan bir organizasyon.
(bkz: yapıyosanız adam gibi yapın lan)
(bkz: beyler ses sistemi leş)
artık ayakların alıştığından mıdır, günün heyecanından mıdır bilinmez; taksim'den koşarak gidilen festival.
foma sahnesi her zamanki gibiydi. yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı insanlar o sahnedeyken. kimisi zıpladı, kimisi sakin sakin izledi uzaktan.
yeni açıkta bir grup ilginç insan çok dikkat çekti. çekilmeyecek gibi de değildiler ki. hanım kızlarımız garip* giyinmiş, göz makyajı allı pullu hatta taşlı maşlı, çok ama çok ilginç figürlerle antraks ve slayer a eşlik ettiler. yanlarında da bir o kadar garip erkekler vardı. hadi bakalım bu gözler daha neler görecek dedik çevirdik kafamızı.
anthrax sahnedeydi. azdırmaya başladı yavaştan. biraz düşündürdü kimimizi ve dedik ki; ulan bu adamalar gazı nerde vereceklerini çok ama çok iyi biliyorlar. hayranlıkla izlendi. sakin sakin bile izlendi anthrax.
alan daha da kalabalıklaşmaya başladı. yavaştan boş koltuklar da doldu artık. tribünlerden saha içine atlamaya başladılar. kimisi kaçtı, kimisini güvenlikler kibarca geri çevirdi. heyecanlı dakikalar...
ve megadeth ; sahneye çıkana kadar yerimde duramadığım, hop oturup hop kalktığım saniyeleri yaşarkenki sabırsızlığın zevki tarif edilemez sanırım. artık sahnedeydi megadeth. istanbul bu gitarı bir daha kim bilir ne zaman duyacaktı. işte o dağınık halde stada yerleşmiş megadeth hayranları hep bir ağızdan eşlik ettiler. peace sells te tüm stad ayaktaydı. harika bir gün yaşattı bize megadeth. tek bir cümle özetleyebilir ancak ; içimizden konser geçti!
slayer geç çıktı. beklemekten sıkılan stad, kapalıdan başlayarak meksika dalgası yaptı. bu böyle 3-5 kere döndü. sonra "saha içi" tezahuratlarına dayanamayan saha içi de bu dalgaya katıldı. güzel atraksiyon. eğlendiriyor insanı. evet evet hani şu bir önceki metallica konserinde yapılınca kimisinden çok fazla tepki alan meksika dalgası. aynısı işte. güzeldi güzel. bi deneyin derim.
slayer ; dinlemenin güzel olduğu ve sevenlerini çok eğlendirdiği aşikar. slayer sahnesi iki festival gazisi verdi. geçmiş olsun kendilerine. bidahakine daha dikkatli olun çocuklar!
efendim bu aramızda saha içine girmenin ne kadar kolay olduğunu öğrenmiş olduk. tuvalete gidiyorsunuz ya, hah işte, dönerken üstten değil de alttan içeri giriyorsunuz. hepsi bu. öyle atlamaya, zıplamaya hiç gerek yokmuş.
metallica ; megadeth le kısılmaya başlayan ses burda gitti işte. evet sözlük artık sesim çıkmıyor. 2 saatten fazla sahnede kaldılar. yine espiriler havada uçuştu. istanbulu çok sevdiklerini ve yakında tekrar gelmeyi arzuladıklarını çok vurguladılar. ** yeni şarkılara pek alışamamış gibi gözüksekte eşlik edenler boldu. eskiler bir ağızdan söylendi. bir ara çakmaklar yandı. * türk usulü yakınlarımızı arayıp dinlettik. *
bunun big four gününde kapalı tribünde oturaklara fırlayıp meksika meksika diye dalga başlatan uzundan hallice, kıvırcık saçlı siyah bir çocuk vardı ya. heh o bendim işte. burda da sefil egomu tatmin ediyorum. diyorum ki ''bak benim ışıklı ayakkabım var senin var mı''
yeniden ergen olmak güzel lan... valla bak.
tribünlerin slayer konseri öncesi meksika dalgaları yaparak ortamı şenlendirdiği festival. ayrıca..
gitmeyi planlamamış olmama rağmen rutin hayat akışımın bir noktasında kendimi içimde bulduğum konserdir. hem de ne bulmak, şu an sahne önünde yardıran slayer'ın keyfine varıyorum, 1 saat sonra da metallica gelecek ve onları da sahne önünden izleyeceğim. günün sonunda da üste para verecekler. hay allah.
en önemli konser deneyimini anne zoruyla sibel can, tarkan, demet akalın gibi kişilerle yaşamış bir ergen olarak, şahsıma ömür boyu yetecek mükemmellikte anılar bırakmış festivaldir. sadece bir gün gidebildim, adamakıllı ancak rammstein'ı izleyebildim ama grupları falan geçiyorum, sadece atmosferi, "hay skecem daha 5 saat var!" deyip istanbul'u gezmesi bile yeterdi. "ulan salak festivalle gezmenin ne alakası var?" diyeceksiniz, o alakayı da siz kurun. o kadar festivale gelmişsiniz, 8 saat stadyumda konser mi bekleyeceksiniz? gezsenize biraz, hehe.
yiyecek içecek fiyatı anlamında ortalığın amına koymuştur aynı zamanda. dediğim gibi ilk tecrübem olduğundan normalde nasıldır bilmiyorum. ve yine çevremden aldığım duyumlardan öğrendiğim kadarıyla, sucuk ve köfte ekmek, bira, kola falan 7.5 liraymış. midem dolayısıyla zaten içki ve asitli içecek içemiyorum, hiç bakmadım bile.
ama ne olursa olsun sordum kendi kendime, adam mı sikiyorsunuz lan diye. sonra da "su neyine yetmiyo yav" dedim ve yoluma devam ettim.
büyük günü bugün olan festivaldir. özellikle bu akşam 9 dan sonra her şey olabilir. beşiktaş dolaylarında sebep olacağı sallantıdan ötürü stad iyice dolmabahçe'ye doğru kayabilir. dikkatli olmak gerek.
metallica ugruna saat 1bucuktan beri tribunde cayir cayir yandigimiz festival. cok pis odaklandim metallicaya yalniz.
sonuc olarank ccc yaniyoruz james reyizz ccc
stone sour'un öttürdüğü festivaldir. corey nasıl bir insandır ? yok lan o tanrıydı insan değildi pardon ...
ayrıca nasıl organizasyon yapılamaz onu da çok iyi gördük. içeri girildi. kimseye bileklik verilmedi. sahne önündeydim. saha içine arkadaşlarımın yanına geçtim adam geri almam dedi. lan 400 lira para vermişim neriye almıyon göt demezler mi adama ? güç bela gittik bileklik bulduk bir yerden. girişte o kadar sordum nası bileklik olmaz diye adamlar yok işte gerek yok dediler.
arkadaşlarımın yanına gittim biraz takıldık sonra dışarı çıkmaya karar verdik alice in chains sahnedeyken. hem grubu bilmiyorum, hem stone sour ile high bir moddayım iki bira içip kafa dağıtacağım. içerde bir bira 7,5 TL !!! evet yanlış okumadınız. sucuklu tost da 7,5 TL. aç ve alkolsüz kalmak normal. dışardan yemek yiyelim iki bira içelim diyoruz ve tam çıkarken görevli çıkan bu gün bir daha giremez diyor. nasıl yani ? basbaya abi giremezsin alamam. müdürüm öyle dedi. müdürle görüştüm adam almam diyor. neden diyorum bir şey demiyor. e tabi millet dışarı çıkabilse kimse içerden o kadar para verip yemek yemeyecek, bira içmeyecek. pahalı ötesi festivaldi. zaten cahil cühela güvenliklerle her konserde karşılaşıyoruz. artık adam gibi işi bilen, bu müziğin içinde olan insanları görevlendirin.
çiş deseniz ayrı bir dert. tuvalet yok mekanda. o kadar az ki. 2 saat civarı çiş tutup sonunda sıra falan tanımayıp ilk bulduğum yere işedim. sıra bekleyen arkadaşlarım en az 30dk sonra yanımıza gelebildiler. bir kaç tanesinden hala haber alınamadı. o derece.
umarım bir daha böyle saçma bir festivale gitmek zorunda kalmam. unirock var ne güzel. taş gibi de gruplar getiriyo. bok gelirim bir daha stone sour ya da slipknot gelmezse sizin sonisphereinize. her şey para kazanmak değil, biraz hizmet verdiğiniz insanları da düşünün. burda bu kadar adam rezillik çekmeye gelmedi bu festivale.
hayko cepkin'i seyrettiğimiz konserdir. Heavy metal dinlemeyen insanların, heavy metal müzik için " ne lan bu hep aynı şeyi söylüyor" cümlesini kurarken hissetikleri duyguyu, Hayko'da ben de hissettim, anlamsızca, aynı şekilde bağırdı durdu. 1986 yılından beri bu camianın içindeyim bu kadar kötü bir şey dinlediğimi hatırlamıyorum.
murder kingi yeniden yeniden dinledik.
en çok beklediğim grup volbeattı , performansları muhteşemdi. bol bol fotoğraf çektik. bassçıyla göz göze geldik.. ama penayı atmayı başaramadı bi türlü..
haykoda uyuduk, kulak sikti.
manowarda öldük, delirdik, çıldırdık.
accepte eve gittik.
beşiktaş yollarında ezilme tehlikeleri atlatarak varılmış festival olsun tanımımız. ve biz devam edelim;
hayko cepkin; sevene sevmeyene saygı göstermek lazım ancak adamın iyi müzik yaptığı aşikardır ancak bu sahnede başına gelmeyen kalmadı. ara ara sesi kesildi. iyi toparladı yine de. açıkçası kendisinden sahnede güzel bir gösteri bekleyenleri biraz hayal kırıklığına uğrattı. yapmadı bunu hayko cepkin.
bu arada ilk tuvalet deneyimimi de yaşamış oldum. su akıyordu eyvallah. ama bir sabun bir kağıt peçete yoktu. pisti ayrıca son derece. saha içinde konser aralarında inanılmaz bir tuvalet kuyruğu vardı. pisuvarların etrafı hala açıktı ve işini!? yapan abiler yeni açığa el salladılar, fotograf çekenlere poz verdiler. eğlendirdiler epey.
manowar sahnedeydi. sanki biraz kızmıştı accept öncesi olduğu için. e haklıydı da. joey demaio türkçe konuşarak güne damgasını vurdu. kimi helal sana joey dedi, kimi kes ulan amığa koyim diye bağırdı durdu. oturan insan sayısı azdı. çok azdı hatta. herkes ayaktaydı. herkes eşlik ediyordu. izleyenlerle iletişim harikaydı. tribünlerin ve saha içinin elleri hep havadaydı. her güzel şey gibi bu da bitti.
köfte ekmek tadı fena değildi ancak 7.5 lira insanın içini çok acıtıyor sözlük.
accept geldi sahneye. güzel başladı. şarkılar çok uzun uzadıya olduğundan mıdır nedendir bilinmez insanlar bir anda konseri terketmeye başladılar. çok az insan eşlik etti. üzüldük ya da sadece ben üzüldüm. harikaydılar aslında.
bir güvenlik görevlisinin festivali vidyoya alması garip geldi.
tarihi bir güne tanık olduk bugün. manowar, belki de kendisine verilen süre için en iyi setlisti hazırlayıp gelmiş, bizleri kudurtmuştur. joey demaio, sana resmen taptım bugün adamım, büyüksün. eric adams, seni kanlı canlı gördüm, çığlıklarına resmen şahit oldum ya, daha birşey istemem herhalde.
gelelim headliner accept'a. yaşlı kurtlardan bu kadar hayvani bir performans beklemiyordum. evet, gözler belki udo dirkschneider'i aradı, ama sesini kesinlikle şahsen aramadım. mark tornillo gerçekten müthiş bir performans sergiledi. metal heart'la olaya giriş, bulletproof ve burning ile kudurtma, princess of the dawn ile müziksel orgazm, ve balls to the wall ile ciğerler patlayana kadar bağırma. gerçekten çok büyükmüşsün accept.
şunu da söylemeden edemeyeceğim. accept konsere başlamadan veya başladıktan sonra giden şahıslar, siz hakkaten birşey haketmiyorsunuz be. accept gibi bir efsane gelmiş ayağına, kıymetini bilmiyorsun. yazık.