bugün

tüm mevsimleri kıskandıran bir ilişkidir, zira aşkın adı hep sonbaharla anılır, muhakkak aralarında bir şey var.

sonbaharı ne zaman görsem, aşkı hatırlıyorum
ne zaman aşka değse elim, ben sonbaharlaşıyorum...
gerçek aşktır. zira yazın herkes herkese güzel gelebilir çünkü herkes de bir bakımlılık hali filan vardır. ancak sonbahar ve kış böyle değildir bu mevsimde burnu soğuktan kızarmış birini seversiniz ama gerçekten seversiniz.
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

attila ilhan
...

Yüzümü suda bıraktım.
Çocuksu hayalleri sokağımın başında.
Küçük ve başıboş adımlarla,
seyrek yapraklı ağacın yanına gittim.
Islak ve karışıktım.
Yağmur hiç dinmeyecek gibi yağıyordu.
Yorgundum herhalde. Yağmuru da, rüzgârı da,
yorgunluğumu da umursamayacak kadar...
ince gövdeli ağacın gövdesinde dolaştı gözlerim.
Bunca yağmura rağmen kuru yerleri vardı; şaşırdım.
Yaslandım. Yüzümü göğe kaldırdım.
Sonbaharın sarı yapraklarında nefeslenen
damlaların savruluşlarını seyrettim.
Önce miydi, sonra mıydı, yağmur muydu?
Hiç bilmedim.

(bkz: sonbahar yakın)*
yıldırım gürses'in sonbahar rüzgarları adlı şarkısıyla, daha bir anlaşılan ilişkidir.

düşen bir yaprak görürsen, beni hatırla demiştin
biliyorsun, seni ben, sonbaharda sevmiştim
her sonbahar gelişinde, sarı sarı yapraklarla
kuru dallar arasında, sen gelirsin aklıma...
alpay da bahsetmiş zamanında.

sen bir ömre bedel
yok, yok, yok
gitme, gitme, gel
eylül'de gel..
(bkz: kasımda aşk başkadır)
çok merhametsiz bir kompozisyon.

(bkz: anlatabilme yeteneği katsayısını duygusallıkla çarpınız)
özlenen, aranan ama denk getirilemeyen bir kombinasyondur.. (bkz: milli piyango)
illa birine aşık olmayı gerektirmez sonbahar, o kendisi bir aşktır zaten... ya da bana öyle geliyor bilemiyorum.

döne döne düşüyorsa sarı yapraklar
inceden başladıysa uğuldamaya rüzgar
ve sebepsiz dolanıyorsa diline eski şarkılar
demektir ki, vakit sonbahar
demektir ki, yine aşk var...
aşk her zaman aşktır.ne sonbaharda güzel olur,ne ilkbaharda.önemli olan o aşkı tüm mevsimlerde yaşayabilmektir.
bitmesi gereken bir ilişki. tamam, çok romantik olabilir ama ayrılanlar için de bir o kadar acı verici olur. nitekim "sonbahar rüzgarları" adlı şarkıda geçen
"her sonbahar gelişinde
düşen sarı yapraklarlaa
kuru dallar arasında
sen gelirsin aklıma"

nakaratıyla da kanıtlanabilir kişinin böğründe açtığı derin yara. o zaman ayrılsın bunlar, ayrılanlar daha fazla üzülmesinler he hacı.
sonbahar ayrılık mevsimi olarak anılsa da şarkılarda havası, buğuluğu, kararsızlığı, rengiyle aşkın en çok yakıştığı ikinci bahardır birincisi ise tartışılmaz...
sigaranın yanında demli bir fincan çayın katık yapılması gibi leziz bir durumdur. tadı buruk ve acı olmasına rağmen ağızda bıraktığı tat tartışılmaz.
aslında yaprak sıkılmıştı ağaçtan... bahaneydi sonbahar.
romantizm için sonbaharı bekleyen yapmacık aşk ilişkisidir. sonbahar zaten romantizme müsaittir. önemli olan hiç beklenmedik anda zor şartlar altında romantizm yapmaktır. *
SONBAHAR SON BiR KEZ UYANIŞI DOĞANIN YENiDEN TIPKI HER AŞTAN SONRA ENKAZADÖNEN RUHUN BiR AN YENiDEN DiRiLiŞi GiBi...
sonbaharda ruha melankoli hakimdir, melankoli yalnızlığı getirir yalnızken de birine bağlanasın birinin elinden tutasın gelir. ilk dönemeçteki erkeğe ya da kadına sımsıkı sarılıverir bu duygunun adını da aşk koyuverirsin.
olabilecek en güzel ikililerden birisidir.
görsel

--spoiler--
Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştim.
Biliyorsun seni ben, sonbaharda sevmiştim...
--spoiler--
o çınar ağaçları yapraklarını dökmese ben şeetmem de çok güzel sararıp döküyor namıssız.
(bkz: sonbahar ve ayrılık)
Bana aşklar hep sonbaharda başlayıp bitiyormuş gibi geliyor.
güncel Önemli Başlıklar