bugün

tanım: "son" kavramını genellediğinizde tüm gerçekliğini yüzünüze vuran cümle.

vay .mına koyayım dedim, vaaay. koskoca 2 yıl be olum, tam 2 tane 365 gün 6 saat. öyle azbuz değil hani, düşündükçe içleniyorum, içlendikçe de sadece .mına koyayım demek geliyor içimden.. geçirilen zamanlar, söylenen şarkılar, yağmurlarda ıslanmalar, kavgalar, bağırışlar, mutluluklar, gökyüzü, gülüşü, saçları, ismi. her şeyin sonu bu sanırım, bu kadar basit. 70 yıllık bir hayatı doldurup, 1 saniyede ölmek gibi bir şey bu.
arkadaş kalmak, olmayan bir şey, bunu da anladım. öyle bir şey yok nitekim. kalamıyorsun arkadaşım, ona doğru açı yapan her bir çift gözden sakınıyorsun, ha onun umrunda olmuyor ama deliriyorsun sen. günler geçiyor, belki diyorsun.. sonu görünce yıkılmaz sandığın hayallerinden arda kalan koca bir hiç oluyor. evet aynen öyle.
başka bir adam, başka düşünceler, başka bir hayat, o'nun bugüne kadar sende biriktirdiği ne varsa.. yarısını alıp yarısını da piç kurusu gibi sokağa fırlattıktan sonra umursamazca terk ediyor gözaltı morluklarını başka bir çift göze doğru.. e sana noluyor? bakıyorsun.. belki içlenirim geçer diyorsun, başka insanlara meze oluyorsun hatta. olmuyor arkadaş, olmuyor! sonunda o lanet karar geliyor, son kez görüyorsun. o fark etmiyor ama sen bir yandan konuşurken bir yandan da kokluyorsun. o bilmiyor, içinde bir an'ı bile azalmayan o kıpırtıyla arkadaş kalabileceğimizi söylüyor.. derin bi iç çekip hassiktir diyorum, harbiden hassiktir. sonra o'Nun yine muhteşem gülücüklerini dağıttı an'da basıyorum gerçeği, "son diyorum bu, son." anlaşılmıyor cümleler, ortamdaki tüm sesler ve nefesler birbirine karışıyor, arkamı dönüyorum fısıldaşmaları duyuyorum ellerim titriyor ama hayır!
koşar adım uzaklaşıyorum, biraz ileride de koşmaya başlıyorum. ulan ağlamam gerek burda desem de ağlamıyorum.. bunun yerine önümde beliren ilk duvarı, hayatımın en önemli anıymış gibi yumrukluyorum.. evet, hayatımın o en önemli anı. eve döndüğümde kanayan parmaklarımı farketmeden hemen önce aklıma gelen ilk bu oluyor:

vay .mına koyayım.. "sona geldiğinde elimden gelen koca bir hiç, tam bir hiç"

bursa/1 eylül 2010
geçmişin bir anda silindiği durumdur.
(bkz: sen bilirsin)
son'baharın ilk saatlerinde kendi sonunu yazmak..
son geldiğinde elden gelen koca bir hiçtir. doğru.
hiçbirşey geçmez. hiçbirşey unutulmaz. adım gibi biliyorum bende unutmayacağını. hiçbirşeyi. ve hangi son gelirse gelsin. yine aynı koca bir hiç oturacak yüreğine. aniden bozan güneşli bir hava gibi. yüreğine bulutlar oturacak. yağmurlar gözlerine. buz kaplasa da ellerini. seni ısıtan bir güneş olduğunu sakın unutma. o bir yere kaybolmaz. sadece uyuduğunda göremezsin. sadece uyuduğunda.

doğru bir önermedir.*
yıllar-yıllar sonra kötü olan her şey unutulacak ve sadece mutlu anlar kalacaktır hafızalarda.

ayrılığın ardından, bir denizin sahildeki kayayı eritmesine benzer; onunla paylaşılan her kötü yaşanmışlık anı. vuran her dalga geçen bir saniye ve kayadan kopardığı zerrelerdir, adeta. başka türlü nasıl yaşayabilirdi insan, zamanın ilaç etkisi olmadan.