''...ona o gün söylemediğim her şeyi içimde büyüyen o yumruyu anlatmak,belki son anımda ona sarılmak şimdi kendimi buna hazırlıyorum. belki bu bile ertelemek.''
kamu spotu gibi bir film olmuş, ama hani şu reklam aralarında ki basmakalıp, 3 yaşındaki çocuğun bildiği şeyleri söyleyenlerden değil, hayata dair, gerçek bir kamu spotu.
Hep sonraya ertelemek hep bir sonrakine yarının ne getireceğini bilmeden birdaha bu duyguyu yaşayıp yaşayamayacağını bilmeden. Hangi sonraya sonra diye birşey yok. Bu gün var belki yarın yok...
Eğer kafanızda birilerine söylemek istediğinz birşeyler varsa bunu ertelemeyin. Bunu hemen yapın. Çünki yarının sizlere neler getireceği belli değil. Hayatınızı bir pişmanlık üzerine kurmayın
konu klasik ancak ferhan şensoy gibi yer alacağı yapımları özenle seçen bir isim, boş filmde yer almaz. filmde de dendiği gibi sadece yapamadıklarımızdan pişman oluruz.
aslında bir itiraf niteliğinde replikler olan filmdir.
--spoiler--
-kimin için lan dedim devrim? şu doktor için mi? yoksa şu hastabakıcı için mi? kimin için? paran olmayınca minibüse bile binemiyorsun neyin devrimini yapacaksın? önce dedim kendim kazanayım. kendimi gerçekleştireyim sonra paylaşırım. herkesin hikayesi başka da benim ki böyle başladı. parayı kazandım her sabah erkenden uyandım senelerce eşekler gibi çalıştım. sana bir şey söyliyeyim mi? insan sıcağı görünce ne kadar üşüdüğünü anlıyor. paylaşmak dedik ya başkasının parasını paylaşmak hoş da yani zaten devrimcilik bir yerde başkasının parasını paylaşmak söz konusu olunca güzel ama kendi paran söz konusu olunca ne paylaşacam lan dedim? kiminle paylaşacam? siz benim kurşun yaramı paylaşacak mısınız? babamın gözlerimin içine baka baka gidişini?
ben her sabah kalktığımda siz osura osura uyuyordunuz ama... sizinle mi paylaşacam ulan dedim.
bu hayat insana insanlardan nefret etmeyi öğretiyor.
--spoiler--
ülkemizde nerede adam akıllı yapıt var tanınmaz ya da tanıtılmaz .. her yaştan insanın izlemesi gereken insanı ''yarın çok geç olursa '' diye düşündüren güzel bir film.
--spoiler--
sadece yapamadıklarımızdan pişman oluruz !
--spoiler--
bu sabah ezanından evvel kanal d ekranlarında ratlayıp seyrettiğim ve "bu güne kadar neden seyretmemişim" diye hayıflandığım film...
resmen hayat dersi veriyordu anlayana. eski solcu yeni emlak zengini maocu bünyelerden tutun da polislerin taraflı tutumlarına kadar yıllardır bizlerin yazıp çizdiği konuları işlemesi bir yana gençliğe de hatırı sayılır göndermelerde bulunması ayrıca tadından yenmez kılmıştır bu filmi...
--spoiler--
kaçınızda cep telefonu var?
(sınıfın hepsi el kaldırır)
kaçınızda 2. cep telefonu var?
(sınıfın yarısı el kaldırır)
kaçınızda mp3 çalar var?
(sınıfın çoğu el kaldırır)
kaçınız 18 yaşınızı doldurdunuz?
(sınıfın hepsi el kaldırır)
peki kaçınız son seçimlerde oy kullandınız?
(sadece 2 kişi el kaldırır)
bu durum üzerine ferhan şensoy'un verdiği mimikli tepki için dahi izlenmesi gereken bir filmdir...
--spoiler--
son dönemde türk sineması üretimi ve izlenmesi gereken en güzel 3-4 filmden biridir. siyasetle ve hayatla ilgili verdiği mesajlar mükemmeldir. ferhan şensoy her zamanki gibi işini layıkı ile yerine getirmiş. aşkı, hayatı ve siyaseti bu kadar güzel harmanladığı için kendisine sonsuz teşekkür ediyorum. hakkında buraya ne kadar yazarsam yazayım az kalır, izleyin diyorum sadece, izleyin.
--spoiler--
aşk bir kişinin dünyanın geri kalanından daha önemli olmasıdır.
--spoiler--
--spoiler--
sıcağı hissetmeden ne kadar üşüdüğünü anlayamazsın.
--spoiler--
kaybetme korkusunu hatırlatır insana. sevdiklerine karşı davranışlarını değiştirmene neden olur, yarım bırakamazsın artık cümlelerini, annene bağırıp kapıyı çarpıp çıkamazsın rahatça ya da seni seviyorum demeyi saklayamazsın çünkü yarın uyandığında yanında olacaklarından emin olamazsın. hayat ertelemeye gelmez. sonuç olarak dersin alasını veren filmdir. kusursuz!
filmi henüz izlemiş olmanın etkisiyle mi öyle düşünüyorum bilmiyorum; doğrusu neden öyle düşündüğümle de ilgilenmiyorum; yok böyle bir film. ferhan şensoy... o nasıl bir oyunculuk. o ne dingin ve doymuş bir anlatım ve aşmış bir yorum. kaan urgancıoğlu ulaş rolüyle ne kadar da sahici... ekin türkmen ne kadar sempatik ve de artık gitgide daha büyümüş bir oyuncu. durul bazan için kelimeler kifayetsiz kalır. gözlem mi yapmış ne yapmış bu adam; nasıl böyle gerçek oynamış? dost elver ise "çık ve gülümset" ricasını kırmamış gereğini yapmış.
sözün özü, filmi izledikten sonra oynayanları övmeye çalışırken beni hıncal uluçlaştırsa bile bu film gerçekten olmuş. senaristinin, yönetmeninin ve tüm emeği geçenlerinin gönlüne sağlık. teşekkürler.
ufak bir bütceyle yapılmıs olsa da, pek bilinmese de, sağ görüşlülerce yerden yere vurulsa da ülkemizde son senelerde yapılmıs en dokunaklı, en güzel filmlerden biridir kesinlikle.
sadece deniz gezmiş'in gocuklu haline öykünerek üniversitede gocuklu gezen tiplere hitaben, adam mayoyla resim çektirseydi dört mevsim mayoyla mı gezecektiniz diye taklidi sosyalistliğe gönderme yapan sahnesinden başka hiç bir haltı olmayan filimsi.
türk sinemasının artık zavallıca ve acizce duygu sömürerek tutunmaya çalışan filmler çekmesinin bir örneği olmaya adaydır kendisi. son zamanlarda izlediklerimden bir diğeri ise umut'tur. değeri büyüktür, anlamlıdır bu filmlerin orası ayrı ama türkiye' de tutunabilmek için illa duygulara şarjör boşaltmak sinemamız için bir yara.
filme gelirsek, birkaç kişinin de bahsettiği üzere hikayede yarım kalan çok yer var. ki bu yerlerin kişilerce tespit edilmesi en doğrusu olacağı için hiç bahsetmek istemiyorum. zira zevkler tartışılmaz, bu sebepten kimine filmin ayrıntılarının iyi dokunmuş olması önemli olmayabilir.
aslında ideolojiye herhangi bir düşmanlığım ve karşıtlığım olmamasına ve saygı duymama rağmen başında 'yine mi aynı hikayeler' demiştim. işlenen hep aynı figürler çünkü. bastırılmış sinemanın ve yazılı yayının ufaktan didiklemeye başladığı türkiye' nin yakın siyasi geçmişi. ve dedim ki 'yine mi sırf propaganda?' ama inatla sıkıla sıkıla filmin sonuna geldiğimde her bir ayrıntıyı düşününce o kadar da kötü bir film değil. izlemeye değer mi denilirse, boş zamanı olan izleyebilir şahsi kanaatimce. yönetmen keşke daha iyi işleyebilseymiş konuyu ve basit detayları kısaca sığdırabilse ve doldurabilseymiş. senaryosu açısından başarısız olmuş bir filmdir en nihayetinde. sinemamızın kötü performansında devam etmesini üzüntüyle izlediğim filmdir.
biraz daha ayrıntı hatasından yoksun, en azından işe yarar kısmını doldurmaya yeterli kaynağı olan filmler lazım.. ve işe yarayacak, bir mesajı taşıyacak, sinemanın anlamını verecek.. böyle devam edildikçe sadece duygularla oynamaktan ibaret olarak kalacak sinema.
sessiz sedasız, gişeci filmlerin müsrifliğinden farklı bir film. 68'li bir grup arkadaşın 2000'li yıllarda yüzleşmesini aktardığı gibi 68 ile çocuklarının kuşağı arasındaki yüzleşmeye de değiniyor. naif ve insanı mutlu eden bir film
genç karakterlerden birinin budizm ile ilgili yorumu ise şahsım adına filmin repliğiydi:
--spoiler--
hindistan'dan çıkmış bir felsefeye ne kadar güvenebiliriz
--spoiler--