şu hayatta en çok üzüldüğüm canlılardan bir tanesidir sokak köpeği. o masumluklarına rağmen çürüyerek yaşarlar hayatlarını. her sabah bir kap su bırakmadan içim rahat etmiyor arkadaş çok üzülüyorum.
sevilmeye muhtaç hayvanlardır, her canlı gibi. yok kabile şeklinde üstünüze yardırıyorlarsa yere eğilip "taş alıyormuş gibi yapmak" kaçmalarına yetecektir.
sokaklarda bu soğuk havalarda bir 'kırıntıya' muhtaç hayvanlar.
iş yerimin orada çok güzel 3 tane köpek var. elimden geldiğince yemek verdiğim sevdiğim oynadığım köpekler.
o kadar akıllı köpekler ki sabah iş yerine girdiğimde kapıyı kapatıyorum, birisi gelip bildiğin patisiyle açıyor beni dışarı çağırıyor. adeta sev beni diyor.
bu 3 köpek saldırganlaşmaya başladı 1 haftadır falan. niye anlamıyordum. o sokakta oturan insalar tabi rahatsız oldu. sonra bir orospu çocuğunun davranışını gözlemledim.
adam bildiğim hiç bir neden yokken sopayla vurdu hemde öye böyle değil sert bir şekilde. köpek kendini sevdirmek isterken (yada elinde torbayı gördü yemek verecek sandı) gidip bildiğin mükemmel tatlı bir şekilde yanında koşturuyordu. sırf bunu yapıyor diye vurdu hayvanlara.
dayı sen ne yapıyorsun dedim. baksana peşimden koşuyorlar ne yapayım dedi. dedim napıyor ki sana köpekler bırak koşsun. niye koşsun itler, pisliklerle mi uğraşacağım.
hiç bir şey demedim. diyemedim. bir şey demeye gerek yok. gidip direk ağzını burnunu kırman gerekiyor çünkü.
şimdi o köpekleri büyük ihtimalle ya zehirleyecekler ya şehrin uzağına ormanlık bir yere terk edecekler.(insanlar şikayet edecek çünkü)
insan denen şerefsiz (tanrım affet) yaratığın, dünyanın amına koyması neticesinde doğal ortamlarından koparak sokaklarda yaşamak zorunda kalan köpektir.
bunlara eziyet eden, etmekten zevk alan orospu sıçmıkları mevcuttur bir de. sosyal hayatı olmayan, genelde mal olduğu için çevresiyle iletişim kuramayan, bazı açılardan yetersiz olan ve bu nedenle çevresi tarafından aşağılanan, itilip kakılan fakat pısırık olduğu için sesini çıkaramayan tipler, hıncını bu karşılık vermekten aciz zavallı yaratıklardan çıkarırlar. bu orospu evlatlarının nefes alıp verdiğini düşünmek bile insanın sinirlerini bir hayli geriyor.
çok şükür sokakta yürürken, hala kapılarının önüne yiyecek ve su koyan yaşlı insanlar görebiliyorum. hatta özel olarak pet shoplardan kedi-köpek maması alıp mahalledeki hayvanları besleyenler bile var. onları gördükçe, hala insanlık ölmemiş demek ki, diyorum içimden. ve hiçbir zaman da ölmeyecek.
belediyenin gorevini yapip zehirlemesi gereken kopeklerdir. Ben sahsen hergun birkac tane vahsi kedi ve kopegi kafalarini kurekle ezmek suretiyle oldurerek vazifemi yerine getiriyorum.
haklarında çekilmiş en güzel ve bilinçlendirici video için =
bilhassa sokak köpeklerini sevmeyenlerin/itip kakanların izlemesi gereken bir video. evet sevmeyenlerin. çünkü sevenler zaten bu konularda bilinçli ve video'da değinilen konuları biliyorlar üç aşağı beş yukarı.
müşfik kenter'in o güzel sıcak sesiyle harika bir video olmuş.
http://www.yasamhakkinasaygi.com/ bu sayfada mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir sayfadır. işkence gören, katledilen hayvanlar hakkında imza kampanyaları oluyor sürekli. girip imzalıyorsunuz tc kimlik numaranız ile.
yemeklerden arta kalanları kalın bir torbaya koyun içine bayat ekmek doğrayıp karıştırın.
çöp bidonlarının/tenekelerinin yanına ağzı açık bir şekilde (tabak gibi) koyun. hem kalan yemekleriniz boşa gitmez hemde bu soğuk ve karlı havalarda yemek bulamayan köpeklerin aç kalmamasını sağlarsınız.
dışarıda kalan vatandaşlarımız için bir şeyler yapamayabiliriz ama en azından sokakta yaşayan hayvanlara böyle yardımcı olabiliriz.
bu arada köpeklerin yemesi halinde zararı olan bazı yiyecekler vardır.
- çiğ yumurta
- süt
- soğan (hayvanların akyuvarlarını öldürüyor)
- çikolata
tatlı hiç bir şey yememeleri gerekiyor.
ayrıca yemek çoksa birden fazla torbaya paylaştırın. hepsini aynı torbaya koymayın. sokak köpeklerinin çoğu yemeğini paylaşmayı istemez diğer köpeklerle.
ayrı ayrı koyarsanız daha çok köpeğin doymasını sağlayabilirsiniz.
çok sevimlidirler, insan hariç her canlı gibi, hesapsızdırlar çünkü, köpekleri inceledikçe öyle derin bir asalet ve bilinç algılıyorum ki, insanları aşağılamak için sokak köpeği yakıştırması yaptığım zamanlardan utanıyorum.
özgür seks sonucu doğduklarından olsa gerek biraz dikkatli bakarsanız çok güzel- yakışıklı ve mütemadiyen asil olduklarını görebilirsiniz. ekmeklerini kendileri bulduklarından çok akıllı ama çoğu zaman ne yazık ki açlar. bi tas suyu bi tas yemeği eksik etmemek gerek.
nedense hemen herkesin tırsıp, yanına yaklaşınca da garip garip sesler çıkararak kovmaya çalıştığı hayvanlardır. o an bu işi yapan insan daha hayvan görünüyor, benden demesi.
sevmediğim hayvanlardır ama daha da sevmediğim birşey varsa oda sokak kedileridir. özellikle öğrenci mekanlarında bol bol bulunur bunlardan. cafelerde vs. de siz yemek yerken gelir başınızda dikilirler, ala beklesinler canım sıkılırsa birşeyler veririm belki. Ama onlar beklemez, sandalyenin, koltuğun üstüne çıkıp yemeğinizi çalmak derdindedirler. işte sırf bu tip saçmalıklar yüzünden kendimi büyük kedilerin günlüğündeki gibi hissediyorum sözlük. yemek yerken gözümün kenarıyla yada direk göz teması kurarak kedileri süzmek zorunda kalıyorum. geyiğini yerken bir yadan sırtlanlardan korumaya çalışan aslan gibiyim, bir rahat vermiyorlar. fantezi yaptım ama bir gün yemeğime yanaşan kedilerden birini kafasından yakalayağım hızlıca kafasını yere vurduktan sonra postalımla* kafasının üstüne basacağım.
edit. tükürdüğümü yaladım sözlük. geçenlerde yediğim tavuktan kediye parça verdim. çok utanıyorum..
kovalamadan önce bir kez gözlerine bakılsa, bakışlarındaki artık tekmelenmeden sevilme isteğini görülür. "yiyecek bir şekilde bulurum şansım varsa ama sevgini bulamam." diyen sessiz çığlığı duyulur.
ve siz de hiç unutmayın; belki de onun gördüğü son insan siz olabilirsiniz.
tarih boyunca türk milletini hiç bir zaman rahatsız etmemiş, 2. maho zamanında istanbul sokaklarında esnaflar tarafından beslenmeleri, sevilmeleri sayesinde sayıları artınca toplanıp hayırsız adaya sürülmüşlerdir. zavallı hayvanlar orada aylarca aç susuz kalmış, gördükleri her sandala yüzerek kurtulmaya çalışmıştır.
yıllarca birçok kişi osmanlı'nın bu hayvanlara yapılan bu eziyetin günahını çekeceğini ve çektiğini söyleyip durdu.
çok üzüldüğüm durum kediye pek dokunulmazken sanki köpek canlı değilmiş gibi taşlanır kovalanır. hayvan barınakları ayrıca yetersiz ve orda gösterilen ilgi de tartışılır. biraz merhamet göstermek lazım, kınadığımız batılıların ayrıca hayvan hastaneleri var.
istanbulun ara sokaklarında fazlasıyla bulunan köpeklere verilen sıfattır.
Dün yağan yağmurda kafasını sevmek için bir tanesinin yanına gittiğimde gerıye doğru korkarak kafasını çektiğini görüp üzüldüm. ihtiyaçları bıraz yemek ve sevgi olan bu sevimlı şeylere bunlardan mahrum bırakılmaması gerektiği kanaatindeyim. Her sabah okul yolunda bana eşlik eden bir tane vardı. Aynı tempoda birlikte yürürdük. Taşınınca unuttum. Dün yeniden aklıma geldi. Sabahları uykudan uyanmanın vermiş olduğu huzursuzluğu unutturan bu harika 'dost'lara sırt dönmeyin derim..
sokağımızda yaşayan, 4 patisi olan, bazen geceleri havlayan, çoğu zaman bizi koruyan, her canlı gibi duyguları ve kalbi olan varlıklardır. onlar da üzülürler, sevinirler, acıkırlar, susarlar, ilgi isterler ve kötü şeyler yaşadıklarında depresyona bile girerler.
canlıların sadece insanlardan ibaret olduğunu sanan birtakım mahalle komşuları bu canlılardan rahatsız olup belediyeyi ararlar, şikayet ederler. şikayet üzerine bu canlılarımız, belediye aracıyla alınırlar ve barınağa götürürler. sokaklarından olan bu canlılar aynı zamanda evlerinden de olmuşlardır. mahalle komşuları rahatlamıştır.
canlılarımız ise zaten evleri gördükleri sokakta bile mutlu olamazken bir de hiç bilmedikleri başka canlarla bilmedikleri ortamlarda kalırlar, hapishaneden farksızdır. işin ilginç yanı bir suçları yoktur.
barınağa giden canlı, kısır değil ise kısırlaştırma işlemine alınır. Bu kısırlaştırma işlemleri taşeron firmalar tarafından yapılmaktadır. Henüz anestezinin etkisini atlatmadan kafesine geri konur. birçoğu şoku atlatamaz ve hayata veda eder. bu operasyonu atlatabilenler ise bir süre barınakta kalır ve daha sonra barınaktaki canlı sayısının artması yüzünden ya bir itlaf yapılır bir çoğu öldürülür ya da kimsenin olmadığı, yiyecek bulamadıkları ıssız ormanlara terkedilirler. o ormanlarda da sayıları artınca bu sefer oralarda zehirlenirler ve öldürülürler. zehirle öldürülen köpeklerin önce teker teker iç organları parçalanır sonra vücudu kasılmaya başlar ve en son çok kötü bir şekilde hayata veda ederler.
ormanlara atılan bu köpekleri bekleyen başka tehlikelerde vardır. birçoğu trafik kazasında ölür. bazıları silahların hedefi olur. bazıları tecavüze uğrar. bazıları da başka çeşitli işkenceler görür.
halbuki hepimiz bir kap su ve bir kap yemek koysak onlara yeter. her gün onlarca evde kalan son bir tabak yemek ya da suyu çöpe atılmaktadır. çöpe atmayıp bu canlılara verilebilir. yemek verdiğiniz canlı size saldırmaz. bir canlının hayatının devamını sağlamak bu hayatta yapılabilecek en güzel şeylerden biridir.
tabi ki normal düzeninde işleyen barınaklarda vardır fakat bunlar çok azdır.
beykoz ormanı, kemerburgaz, tayakadın ve şile barınaklardan bırakılan köpeklerle doludur.