herkes kardeşlik, işte birlik beraberlik muhabbetten falan girmiş ama zaten evin sadece bir odası sıcak tabikide herkes orada toplanacak. başka odada takılma gibi bi lüksün yok.
eskiden "kömürlük" diye bir tabir vardı. çünkü evler sobalıydı o sebepten yıllık kömürleri-odunları koymak stoklamak için her dairenin kendi kömürlüğü vardı. vay be.
Öğrenciyken beni odun kömür işine sokan ev. Odam sıcacık olurdu. Dışarda hava ayazken benim odam ekvator gibi olurdu. Leğene su koyup denizde bile hissedebilirdim kendimi. Okula bile gidesim gelmezdi.
Kuzineli soba da yaptiğimiz tavuktan sonra sicacik çayimizi yudumladik. Kombi faturasi diye korkmadan isindik. çok özlemişim sobayi,tabiri caizse kemiklerim bile isindi. Demek ki yillardir üşüyormuşum.
icerisinin 50 derece disarisinin -50 derece oldugu evlerdir. genelde boyle evlerin sulari da celik gibidir. elinı yuzunu yikarsin kosa kosa odanin icine girip donmaktan kurtarirsin uzuvlarini.
hoştur.
sobalı evde muhabbet apayrıdır. kalorifer de ısıtıyor soba da lakin sobanın içimizi ısıtan bir yönü vardır sanki..sobada ısıtılan yemekler... hatta fırnlıysa yapılan börekler...demlenen çay ve kestane... hatırladıkça huzur veren şeyler... yudum yudum içilen çay eşliğinde yapılan sohbetler...
guzinesi varsa mükemmel vakit geçirebileceğiniz, her anlamda sıcak ortam. kimileri kuzine der ama ben guzine diye duydum, öyle söyleyeyim.
guzinesinde bir yandan kestane şe yaparken bir yandan önünde oturup ellerinizi ısıtabilir, yanınızdaki insanlarla konuşabilir ya da televizyon izleyebilirsiniz. sobalı evde arkadaşla veya sevilen biriyle kalınıyorsa, kışın günler süper geçer; gece nöbetine kim kalkacak diye sorular sorulur. gece 3-4 gibi kalkıp sobayı tekrardan yakacak elemana ihtiyaç duyulur. o soğukta aşağı inip kovaya kömürü, odunu şunu bunu doldurup ger çıkaracak insan aranır. kimse istemez onu, ama en zevkli iştir, hafiften kar yağarken uyuyan insanlara bakıp "ben olmasam yine götünüz donacaktı, ibne herifler" demek, sobayı yakıp battaniyeye, yorgana sarılmak.
sobalı ev, sobanın önüne oturup elleri ayakları ısıtma imkanı verir insana. karlı bir kış gününde doyasıya eğlendikten sonra atkınızı eldiveninizi sobanın üzerine fırlatıp önüne geçebilir, ısınırsınız. guzinesinde patates şey yapıp orada bulunanlarla birlikte kumpir yiyebilirsiniz malzemeniz varsa. malzemeniz yoksa da gidin alın, hava karlı zaten ne güzel.
çok özlediğim, hep özlediğim, hep özleyeceğim, içinde olmaktan mutluluk duyulacak nadir yerlerden...
1990 evidir o genelde. geçmişten gelen bir duyudur, bir özlemdir aslına baklırısa. içinde patates pişirilir o sobanın, üzerinde kestane kızartılır. hele hele duş aldıktan sonra o sobanın yanına gidip ellerini birbirine sürtmek, benzemez hiç bir duygu ona. sobalı ev candır, kendini bulursun düşündükce o taşlı kaloriferli evlerin içinde yaşarken...
belki konfor olarak kaloriferli terch sebebidir ama kesinlikle aile ortamı ve sevimlilik açısından sobalı evdir tercih sebebi. çocukluğumdan kesitler gelir gözümün önüne sobalı ev denince. o zaman herkes bu kadar yoğun değil. annem babam ve ben aynı anda aynı yerde olabiliyoruz. kestane kızartıyoruz. zaman geçiriyoruz beraber. o oda bizim ortak alanımız. daha bir aileyiz o zaman. özlüyorum zaman zaman. *
sobanın üstünde mantı pişirmek. anne mantıyı tencerede pişirmeden önce üç beş tanesi çalınır ve sobanın üstüne konur. mantılar boyle kızarır kızarır da tadından yenmez. simdilerde tavada yapıyoruz ama aynı tadı vermiyor.
hep romantizm, hep nostalji dolu olan ev değildir. sobanın sık sık tütmesi ve akabinde is kokusu demektir. kül dökmek denilen eziyeti yaşamak demektir. diğer odaların ısınmaması, banyo yapmanın çok zor olması demektir mesela. zordur kısacası.
kah kestanenin kokusunun iliklere kadar hissedilmesini sağlayan kah babanın cağ kebap operasyonlarında kullanılan cocuklukta kalan ısındırgaçın bulunduğu ev.
sobalı ev anane-babane evidir, portakal-limon kokusudur, kızarmış kestanedir, salonda çay demlemektir. sobalı ev karda kışta odun kömür taşımak demektir. sobalı ev öğrenci evinde gece sızmak için üçlü koltuk kavgası demektir. sobalı ev elektrikli battaniyedir. sobalı ev ben odama gidiyorum diyememektir. sobalı ev herkesin bir arada olduğu evdir. sobalı ev sıcak evdir.
sobalı evin sıcaklığı bir başkadır, portakal yer kabuğu sobanın üstüne koyarsınız, kestane pişirirsiniz, çay yaparsınız insanları yakınlaştırır bu gibi faaliyetler. elektrik kesilse de soba yanar içiniz ılık ılık olur arkasına geçer bir kedi gibi uyuklarsınız.
hamam da diyebiliriz. Ne güzeldir hele bir de kuzine olursa soba daha bir güzel olur. Yemeğinizi yaparsınızı, suyunuzu ısıtırsınız, kekinizi pişirirsiniz, kestanenizi kızartırsınız.
Lanet olsun doğal gaza, lanet olsun kalorifere ne güzel zevklerimiz vardı oysa ki çocukken.