söz konusu aydın doğan'ın sahibi olduğu bir şirket olduğunda ne çevreciler ne de başkaları seslerini duyuramazlar.
diyelim ki siyanürle altın çıkarılmasının bir sakıncası yoktur; o zaman bu işi yapan diğer şirketleri neden gazete ve televizyonları eliyle hedef tahtasına oturtmuş olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyoruz.
"ihaleyi kazanamadım bari bel altı vurup çalıştırmayım da iş bedavadan bana kalsın". http://www.postmedya.com/news_detail.php?id=20647
karakter sınırına takılmış başlıktır: uzun hali şu; siyanürle altın çıkarmasına hayır denilemeyen şirketler.
siyanürle altın çıkaran şirketlere, pek çok yargı kararına rağmen, binbir hileyle, hükümetçe ruhsat verildiğinden, hükümetin diş bilediği ve sürekli uğraştığı aydın doğan'ın tuhaf bir çelişkiyle, hükümetçe desteklenen şirketleridir.
siyanürle altın çıkarılmasının bir sakıncası yoktur. kullanılan siyanür ihmal edilebilecek kadar düşük miktardadır. bunlar alman bndtarafından desteklenen bazı vakıfların uydurmasıdır. necip hablemitoğlu bu yüzden öldürülmüştür. avrupa ve dünya piyasasında ki alman altın tekeli için almanya gerekirse aydın doğanı bile öldürür.
Her nasil oluyorsa Madenin isletmecisi firma 1 yil boyunca eften puften nedenlerle maden tesislerinin insaasi sirasinda bir civi bile cakamamisti ancak o bir senenin sonunda birden bire firmanin hissedarlari arasina "Calik Maden" giriverdi ve direnen koyluler birden bire "tamam yaauuu, altin ciksin da siyanur de kullaniliversin" diyiverdi.
Partizanlik yapayim diye zehir kusarken azicik gozu kulagi acip kendi tosuncuklarin ne herzeler yedigine bakmak lazim ki sagdan soldan gol yemesin partizancik; ama kin, nefret ve yandaslik insanin gozune perde indiriyor herhalde...