elif Şafak' ın bana göre en kolay okunan kitabı. Kendisinin post-natal da denilen doğum sonrası girdiği depresyonu ve içindeki altı farklı kişi ile çatışmasını anlatan, annelik duygusunun hem ne kadar güzel hem de ne kadar zor yaşanan bir duygu olduğundan dem vuran kitabı...
elif şafak ın annelik duygusunu anlattığı iç dünyasıdan gelen sesleri çok fazla yanısttığı üslubu diğer kitapları arafbaba ve piçkadar zevk vermeyen kitabıdır.
Elif Şafak'ın kitabı."Siyah Süt" kadınlığın, kadınların hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuğunuz kitap bir nevi tanıklık. Otobiyografik bir roman.
Annelik dünyanın en yaşanılası, en muhteşem lütuflarından biri; güzel ki hem de nasıl. Aldığı tüm övgüleri fazlasıyla hak ediyor.
Öylesine benzersiz, öylesine kıymetli... aynı zamanda çetrefil, karmaşık ve kimi zaman hayli ağır.
hem anne olmak isteyen, hem kariyer yapmak isteyen, hem evlatlarından ayrılmayıp onlarla ilgilenerek yetiştirmek isteyen, hem işinden kopmak istemeyen, hem sağlıklı olup hem zayıf olmak isteyen yanii herşeyi aynı anda olmak isteyen daha da ötesi bunu zorunluluk olarak hisseden bir kadının yaşadığı tüm gelgitler, iç sesleri.. evet iç sesleri korosu okurken saçma geliyor bazı yerlerde,sıkıyor ama içimizden gelen hem de aynı anda gelen bu kadar saçma sesi yine de çok iyi bir şekillendirme yolu bulmuş şafak* kadınlara yapılan dayatmaların bir kısmını nasıl da farketmeden, sorgulamadan kabullenmişiz farkına vardırıyor.
ve kitabın içerisinde ünlü kadın yazarların hayatlarından verilen kesitler çok keyifli olmuş, romanın akışını tamamlamış.
kendisinin de dediği gibi "okunur okunmaz unutulmak için yazıldı" gereksiz bi kitap.anlatım tarzı ilginç.ama klasik sorgulamalar yer alıyor kitap da herkes yapabilir.bir şey katmıyor yani. çerezlik abur cubur bi şey olsun bu da böyle olsun diye yazılmış sanırım. ya da elif şafak biraz da okuyucuya kendimden bahsedeyim bi iletişim olsun samimiyet artsın demiş olabilir.o zor zamanlarını paylaşmış, samimiyetle okurlarına anlatmış.
hatta içsesler bazen sıkmakta okuyanı, fazlasıyla hayal dünyası, kendine dönüp evlenmek çocuk hayat üçgenini anlattığı anlar daha realist olmasından mıdır nedir kitabı daha çekici kılmakta.
elif şafak'ın son kitabıdır.beklendiği gibi beni benden almamıştır aksine sıradan bir kitap gibi okumuşumdur. oysa ki elif şafak yani adının ağırlığı yeter.güçlü bir uslup bekliyorsunuz "nerde eski kitapları" diye serzenişte bulunuyorsunuz.
yine de elif şafak yazdığı için okunması gereken kitaptır.
kendine ait bir oda'dan fazlasıyla etkilenmiş, bazı bazı ilerleyerek taklide kaçmış bir kitap.
ikisini de okumuşsanız aynılıklarını gözden kaçıramıyorsunuz. yazın dünyasının kadınları üzerine bahsettikleri konular, isimler hemen hemen aynı. tabii ki aynı olacak, ortak bir payda: kadın. fakat çok da özgün gelmedi bana. içinde kadın olan cümlelerin hepsi aynı değildir, olamaz. fakat ben elif şafak cümlelerini okurken kendine ait bir oda'yı hatırlıyorsam bir terslik var.
kadınların erkeklerin yanında daha yoksul, daha eğitimsiz ve şanssız olduğunu vurgulamak üzere virginia woolf'un yarattığı shakespeare ve onun olası kızkardeşi judith hikayesi aynen alınmış. alınsın, ona da tamam. çarpıcı bir örnek. tam yerinde. ama sen gidip bu olayı doğu kültürüne uyarlar fuzuli ve olası kızkardeşi firuze şeklinde bir anlatıma gidersen komik duruma düşersin. bence düştü yani. başkalarını bilmem.
içimden sesler korosu başlığıyla, içindeki çeşit çeşit kadını anlatması iyi bir vuruş olabilirdi, fazla uğraşmasaydı eğer üstünde. bir yerden sonra o başkalığı gidiyor ve sıkmaya başlıyor çünkü.
yalnız şöyle bir durum var: kendine ait bir oda tamamen "edebiyat ve kadın" üzerine yazılmış bir kitap. siyah süt ise; kenarından köşesinden edebiyat ve kadın konuları ile süslenmiş geniş bir annelik kompozisyonu. ikisini karşılaştırma aymazlığında olduğum için özür borçluyum tüm yazar kadınlara, edebiyata, tarihe.
son günlerin ilgi çeken modası; "anneliğe övgü" malum. elif şafak'ın bu doğum, loğusalık reklamını da kullanmasından sonra yazacak bir şeyi kalmadı kanımca. ya da umalım öyle olsun..
iyi ki, okunur okunmaz unutulmak için yazıldı bu kitap. iyi ki ilerledikçe eridi, kendini sile sile. öyle ki ortasına gelmeden başı, son satıra varınca da tamamı kayboldu..
*yalnızlık allah'a mahsustur diyerek her insanı evliliğe mecbur bırakmak, insanoğlunun geliştirdiği en büyük aldatmacalardan biridir. nuh'un gemisi'ne çiftler halinde bindik diye, tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz.
her ne kadar asıl düşüncesi bu yönde olmasa da, kitapta en güzel buldugum cümleler. fakat bunlar da 17 ytl etmiyor malesef.
elif şafak bu kitapta herkesin içsesleri olduğunu hatırlatıyor bizlere, sokaktan geçen adamın, okuldaki öğretmenin, bankadaki çalışanın, annemizin, babamızın herkesin içsesleri ve içsavaşları olduğunu anlatıyor, anlamamızı sağlıyor.
başarılı bir aktarımla beynimizi yeniliyor, tazeliyor. okurken düşündürüyor, bilgi veriyor, gülümsetiyor..
elif şafak tadı vermiyor demek yanlış olur. her insan, her kitabında, hatta her sayfasında birbirinden farklıdır.
gene de elif şafak'ta daha imgesel bir anlatım beklerdim. çok açık seçik anlatmış bazı şeyleri.
ama anlattıklarını anlamak, hissetmek yeter zaten.
kadınlığı, düşünmeyi, anneliği, yaratmayı.. çok güzel anlatmış.
yazarın, kitabı okuyan herkesin ilk verdiği tepki gibi en kolay okunan kitabı denilebilir.günümüz dünyasında eğitim, kariyer, koşturmaca arasında kalan kadının, yaradılışından gelen annelik, bebek konusuna bakışınıda ele alır. içten gelen anaç duygular bir yana onca yılın emeği kariyer bir yana. kitabın çıkışıda hamilelik sonrası yaşanan depresyon.
ara ara ünlü kadın yazarların annelik yanlarına ya da kariyeri uğruna bu duyguya yer vermeyen kadın yazarlar hakkında bilgi veriyor. bu da kitabı okunası yapan bir kısım.
diğer yanda yazar otobiyografik bu kitabında kendi iç seslerinin ağzından anlatmış genelde. bu da farklı gelen kısmıydı. ama ben bebek doğduktan sonraki süreci, ne yaptı ne etti bu kadın diye daha çok yer versin isterdim. otobiyografik olmasına rağmen yine de yazarın çoğu kısmı kendine sakladığını gördüm. kolay okunan bir kitap. bu ikilemde kalan kadınlar kendilerinden bir şeyler buluyor. ama yine de ticari kitaplar kategorisinde kalmış.
anlatım tarzı ilginç, örneklemeleri yaratıcı bir kadın bu elif şafak, yazarken düşündürüyor, düşündürürken gülümsetiyor...
'bu kitap okunur okunmaz unutulmak için yazıldı' diyor kendisi... 'suya yazı yazar gibi'... ama kitabın en başında 'siyah süt' ün bile ne demek olduğunu unutmadıysam okuduktan sonra , demek ki bu kitap suya falan yazılmamış.
bu kadının stiline bayılıyorum romanlarına- karakterlerine- kurgusuna- kelimelerle oyuncak gibi oynamasına-karakterlerine büründürdüğü kimliklere ve ikilemlere..............hayatta kıskandığım tek kadın
yazar olup da çocuk doğurup doğurmama ikileminde olan kadınlara hitap eden bir kitap. bu grupta değilseniz zaman kaybı olur. 70000 yazıyor kitabın bendeki baskısının kapağında, insan etkileniyor, alıyor tabi. edebi bir değeri yok. ama yazarı kesinlikle eleştirmiyorum. kadın bas bas bağırıyor zaten kitabın arka kapağında: "bu kitap okunur okunmaz unutulmak için yazıldı. suya yazı yazar gibi..." bir de uyarıyor kitabın girişinde : "yeni başlayanlar için..." diyor, "...postpartum depresyon. " yeni başlamıyorsanız tavsiye etmiyorum yani.
elif şafak'ın son romanı. bir kadının kariyeri ve annelik özlemi arasında nasıl bir ikilemde kalabileceğini abartılı bir hayal gücüyle anlatıyor.
her ne kadar en çok satanlar listesinde olsa da önceki kitapları kadar başarılı olduğu söylenemez.
elif şafak'la tanıştığım kitap. bir biyografik roman olduğu yazılsa bile sadece kendi hayat öyküsünü anlatmamıştır elif şafak. romanın çok güzel bir anlatım tarzı olduğu gibi, içeriği de çok zenginidir. dediğim gibi biyografik romandan daha çok psikolojik bir romandır. hepimizin içinde olduğu farkli "ben"lerimizi ve onlarla anlaşma yapmamızın ne kadar önemli olduğunu bir kes daha ortaya çıkartmuştır elif şafak. tek eksisi sanırım siyah süt'ün daha çok bir kadın okurları tarafından okunması gerektiği, yani kanımca çok fazla "kadınsı" bir roman.
yarısına gelmiş olmam ve sıkı bir elif şafak okuru olmam itibariyla hakkında konuşmak istemediğim kitaptır, zira epeyce hayal kırıklığı yaratacak gibi bir izlenim vermektedir.