--spoiler--
eğer eşin ölürse, sana dul diyorlar. eğer bir çocuk ailesini kaybederse ona yetim diyorlar. Ama çocuğunu kaybeden birine ne denir ? Sanırım bu bir ismi hak etmeyecek kadar korkunç bir şey.
--spoiler--
sia-breatme me ile iç içe geçmiş finali insanı dağıtır. yukarı bakıp ağlamamaya çalışır mı bir insan? çalışır. her insanın tatması gerekn bir tecrübedir.
özlenilen ,hatırlandıkça yürek burkan ve hüzün veren dizi. gerçi eser desek sanırım yanlış olmaz. oyunculuk bakımından adeta resital yapılan bu diziyi unutmak mümkün müdür? ey dostlar!! fisher ailesinin içlerinden biri gibi hissederdik kendimizi. böyle bir dizi gibi derin ve gerçek bir dizinin bir daha yapılmayacağının bilinmesi insanın hayatı sorgulamasına neden oluyor.
en yakın zamanda tekrar tekrar izlenmeli. üzerinde derin derin düşünülmelidir.
Ilk bir kaç bölüm pek sevemesem de zamanla en sevdiklerim arasına giren dizi. Ilk sezon 5. bölümünde porno yıldızının cenazesi gülmekten yerlere yatırdı. Dizinin samimiyetine söyleyecek lafım yok zaten. Çok beğendim çok.
Michael c. Hall aşkiyla izlemeye baslayip 3. Sezonda ara verdigim aşmiş dizi. ÖLüm gibi bi konuyu merkezinde barindirmasina ragmen bazen komediye sariyor ki işin eglencesi burda. bu ironiyi de cok guzel kullanmislar.
nate(1965-2005)'ten sonra final bölümünün son on dakikasında ölenler sırasıyla şöyledir:
ruth o'connor fisher(1946-2025)
keith dwayne charles(1968-2029)
david james fisher(1969-2044)
hector federico diaz(1974-2049)
brenda chenowith(1969-2051)
claire simone fisher(1983-2085)
dünyanın gelmiş geçmiş en iyi dizisi olduğunu düşünüyorum. öyle final mi olur arkadaş! ve tabii ki siabreathe me de çok etkili bu finalde.
yıllardır izledim. depresyon dizisi olarak tanımladım bu diziyi hep. finaliyle de adamın amına koyuyormuş finalinden 8 yıl sonra gecenin ikisinde bunu da öğrendim.
ayrıca brenda dışında kimsenin tek ismi yokmuş bunu da finalinde öğrendim. garip geldi.
ilk bölümünü bu akşam izlediğim, tanım olarakta micheal c. hall yani dexter abimizin başrollerinden birini oynadığı dizi. konu hoş. daha önce bu tarz bi dizi izlememiştim. yok sanırım. dizideki tüm karakterlerin hayatı berbat bir halde. sahnelerden birinde -dikkat bu cümle spoiler- ölmüş olan babaları ve evin kızı yaşasın ölüm sorumluluk yok dert yok ve en önemlisi ölümü beklemek yok demişlerdir ve hayatın anlamını orada gözümüze soktular. hepimiz farklı şekillerde beklesek ya da beklediğinin farkında olmasakta ölümü bekliyoruz aslında. bu sebeple izlemeye devam edeceğim dizi. beni aydınlanmalardan aydınlanmalara koştursunlar. son bir şey micheal bizim seri katilimiz, o taş gibi adamı bu hale nasıl soktunuz ya da bu dizi dexterdan eski olduğuna göre o karakteri nasıl dexter'a dönüştürdünüz? bu nasıl bir oyunculuk? babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?
3 gündür final bölümün (everyone's waiting) etkisinden kurtulamadığım dizi. başka bir diziye başlayayım diyorum, olmuyor. belki de daha zamanı var. parenthood'u denedim, the river'ı denedim, olmadı. açıp yine finalin son 10 dakikasını izliyorum. kafamda hâlâ "sia-breathe me" çalarken başka bir diziye konsantre olmam çok zor. help, i've done it again.
death metal ve groove metal icra eden metal müzik grubudur. 1995 yılında cannibal corpse grubundan ayrılan vokal chrıs, six feet under grubunu kurmuştur. gitaristi ise obituary adlı death metal grubundan almıştır. bas ve davulcu ise death grubundan alınmış, kadro tamamlanmış, ve büyük bir patlamaya hazırlanmıştır. ve patlamıştır (bkz: booooooom)
Dizi değil uzunca bir filmdir.
--spoiler--
5 sezon boyunca ölüme alıştığınızı , ölümü kabullendiğinizi sandığınız ama 5.sezonda Nate'in ölümü ile ölümün kabullenilebilir bir şey olmadığını anladığınız , bakış açısı değiştiren mükemmel yapıt.
ölülerin başarılı makyajla ismail türüt kadar kanlı canlı olabildiğine şahitlik ettim ben bu dizide. bakın ismail türüt, şakaklarından hayat taşan bir adamdır. ciddi bir tanımlamadır bu.
bir de avon var, hadise yi ölü balıklara benzetmeyi başaran. hayat işte. hatta ölüm. ismail türüt. mühim bunlar.
ne anlatılırsa anlatılsın yetmeyecek, yetemeyecek hbo dizisidir. bir diziyi izlenilir kılmak için entrikaya, yalan dolana, saçma sapan müziklere gerek olmadığının da kanıtıdır zannımca. o kadar güzel, sakin ve sade ki. müthiş oyunculuklar ve dozun çok iyi ayarlandığı bir dram. izleyenin bir izlemeyenin bin kere pişman olacağı bir başyapıt. izleyenin pişmanlığı da daha önce izlemediğinden.
--spoiler--
nate fisher: ölümüyle değil cenaze töreniyle ağlatan, yıkıp geçen, bir türlü tutunamamış, bir yerlere ait olamamış bir adam.
david fisher: dizinin en istikrarlı görünen ama içinde fırtınalar kopan karakteri. öyle naif, öyle kırılgan görünüyor ki. ancak kaçırılma olayından tutun da abisinin ölümüne kadar her acı olayı bir şekilde atlattı. michael c. hall mükemmel oyunculuğunu konuşturmuş. dizide en sevdiğim karakterdir ayrıca.
claire fisher: ailenin dizinin finaline kadar büyümeyen çocuğu. uyuşturucu maceraları, nate abisi gibi bir türlü kendini bir yerlere koyamaması, kimlik arayışları, ergenliği ve manyak erkek arkadaşları. elini değdirdiği tüm hayatları değiştirdi bir şekilde. her şeye rağmen finalde o arabaya bindiğinde büyüdü claire. 102 yaşında o yatakta sevdiklerinin fotoğrafları karşısındayken öldüğünde yaşaması gereken her şeyi yaşamıştı.
ruth, brenda, aslanım keith, rico, brenda'nın sıkıntılı ama iyi kalpli kardeşi...
kusursuz bir finalle veriliyor mesaj
seyirciye: bitecek. sadece ölüm değil gerçeklik, ölüme alışmanın imkanı yok. işte bu nedenle yaşayın içinizdekileri dışarı vurmaya çekinmeyerek.
--spoiler--
her bölümü film tadında olan, herkesin izlemesi gereken müthiş yapım.