"Devletin söylemler üzerinden hareket ettiği" post-yapısalcı zevatın iki de bir önümüze getirdiği alın bakın iktidar nedir dediği bir tespittir. "Eeee.. bize ne bu tespitten" deme sevgili sözlükçü, aslında bu tespittir ne var ne yok ortaya seren anlaşılırlığı kolaylaştıran. Şimdi "1982 anayasası kıçtan uydurulmuş bir metin değildir ve devlet söyleminin bir yansımadır yani gerekliliğidir" lafına kimsenin itirazı olmaz. sivil anayasa taslağı da zaten devlet söyleminde ayrılamaz, mimkinatı yok yani. O halde devlet nedir sorusu kritik bir soru olarak karşımıza çıkar ki, o da kırmızıçizgileri belirleyen, algılamaları kuran, çerçeveyi çizen, soyut ama etkileri bakımından somut bir şeydir. Ve bu durumda kimse çıkıp ta devletin akp olduğunu söyleyecek kadar da saf değildir sevgili sözlükçü. Devlet; basın, ordu, bürokrasi, tüsiat ve bunların geri kalan zevatla kurduğu ilişkidir. Akp nerde diyecek olanlara geri kalan zevata bakın denebilir. O halde sevgili sözlükçü böylesi bir "söylem alanında" yani 1982 nin koşullarının sürdüğü bir durumda bundan farklı bir anayasa nasıl oluşturulur. Yalancı memelerinizi alın bize özgürlüğümüzü verin demiyoruz elbet ve diyoruz ki, yaşasın direniş..
