sitare

entry35 galeri0 video2
    21.
  1. 34.
  2. 33.
  3. Farsçada yıldız demektir şüphesiz.. Dilâver Cebecinin şiirinin ismidir ve o kız adlı bi dizide entrikaları ile bilinen sosyal medya ajansı patroniçesidir..
    1 ...
  4. 32.
  5. 31.
  6. "Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
    Seninle konuşurken Sitare
    Aklıma yıldızlar dökülüyor.."

    "Binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
    Gökyüzü salkım salkım
    Zigguratlar tıklım tıklım
    Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
    Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım.."

    "Yoldaş ediyorum kendime imrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı
    En kuytu vahaları dolaşıyorum
    Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare.."

    "Gidip bir Uygur çadırında göğü dinledim
    Kara bulutlar kükrerken bir Kaşkar sabahında
    Oturup Aprunçur Tigin ile seni konuştuk
    Bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun
    Gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun
    Kaşı karam, gözü karam, saçı karam
    Umay gibi yumuşak huylum
    Nerden çıktın karşıma böyle
    Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime.."

    "Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum
    Durup durup ıssız yerlerde
    “güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
    Daha çok işimiz var” diyorum,
    Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    Yoksa dudakların mı anlayamıyorum.."
    1 ...
  7. 30.
  8. 29.
  9. “Çeşmek Be-zen Sitare
    Ezmen Mekon Kenâre” .
    0 ...
  10. 28.
  11. Gözlerine baktığım zaman Sitare!
    Bütün çöllere ay doğuyor.

    Muhteşem bir Dilaver Cebeci şiiridir.
    0 ...
  12. 27.
  13. Gecenin koynunda göz kırpan ışıltı. Bu kelimeyi Fars ağzı telaffuz ederken dil şeker hamuruna dönüşüyor. Hayretimucip ve latif.
    0 ...
  14. 26.
  15. Nerden çıktın karşıma böyle Sitare
    Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
    Kirpiklerin yüreğime batıyor
    Telaşlı bir kalabalığın ortasında
    Ayaküstü konuşuyoruz
    Nedimin nigehban nergisleri gibi
    Üstümüzde bütün nazarlar
    Çok utanıyorum Sitare
    Dün oturup hesap ettim
    Sen doğduğun zaman
    Ben bir askeri mektepte talebeymişim
    Sen bilmezsin Sitare
    Burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tespih
    Geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu
    Her akşam dokuzda yat borusu çalardı
    Yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı
    Bir derin uykuya atardım kendimi
    Siyah benli bir kız düşlerime kaçardı
    Bende onu alır anamın düşlerine kaçardım

    Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

    Seninle konuşurken Sitare
    Aklıma yıldızlar dökülüyor
    Bir çaresiz Zühre oluyorsun Babil caddelerinde
    Ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan
    Binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
    Gökyüzü salkım salkım
    Zigguratlar tıklım tıklım
    Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
    Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
    Kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
    Kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
    Gözlerine baktığım zaman Sitare
    Bütün çöllere ay doğuyor
    Yoldaş ediyorum kendime imrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı
    En kuytu vahaları dolaşıyorum
    Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare
    Çadırla su arasında bir cılga var
    O cılgada narin ayak izlerin var
    Durgun suya düşüp kalmış gözlerin var

    Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

    Bazan sapsarı bir benizle geliyorsun
    Yorgun çizgileri alnında uykusuzluğun
    Biliyorum içinde bir sızı var
    Bıçak ağzı gibi bir sızı var
    Bu sızıdır işte seni verimsiz kılan
    Züheyr’in Suad’ı gibi keremsiz kılan
    Kuzeyden güneye
    Güneyden kuzeye
    Heyy! Gidip geliyorum bu çöllerde
    Kureyş’in heybetli ve inatçı develeri
    Hiç aldırmadan benim esmer sevdama
    Geviş getiriyorlar ufka bakarak
    Ben kaçıp Yesrib’e sığınıyorum
    Yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum
    Dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif
    Elif diyorum Sitare, sineme elif çekiyorum
    “Ah minel aşk-ı ve halatihi..”
    Çok eski bir gerçektir bu biliyorum

    Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    Yoksa dudakların mı anlayamıyorum

    Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
    Ve ikimizde ıslanıyoruz
    Ben ne yağmurlar gördüm Sitare
    Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım
    Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
    Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır
    O şehirde sırılsıklam gezerdim
    Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan
    Tapınaklar insanları safra gibi atardı
    Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı
    Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni
    Gidip bir Uygur çadırında göğü dinledim
    Kara bulutlar kükrerken bir Kaşkar sabahında
    Oturup Aprunçur Tigin ile seni konuştuk
    Bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun
    Gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun
    Kaşı karam, gözü karam, saçı karam
    Umay gibi yumuşak huylum
    Nerden çıktın karşıma böyle
    Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime
    Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime
    Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare
    Adam akıllı yorulmuşum
    Ellerin böyle olmamalıydı
    Ellerine acıyorum
    Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum
    Durup durup ıssız yerlerde
    “güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
    Daha çok işimiz var” diyorum

    Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor yoksa dudakların mı anlayamıyorum.
    1 ...
  16. 25.
  17. elbruz dağları türküsünde de geçen bir isimdir: görmeliydin yarim sitareeee.
    0 ...
  18. 24.
  19. farsça yıldız demektir. aynı zamanda bir tesettür mağazası adı, sitare giyim.
    ing. star, isp. sterka, doğu toplumlarında sitare..
    tıpkı nev-new * gibi.
    1 ...
  20. 23.
  21. Kuzguncukta bir kafedir. Şiiri de insanı mest eder.
    1 ...
  22. 22.
  23. Az sayıdaki sağlam aşk şiirlerinden biri. Sadece aşk şiiri de değil. içinde tarihe, eski uygarlıklara da nazireler var ama hiçbirisi sırıtmıyor.
    Dilaver Cebeci hem politik düşüncelerini romantizmle karıştırıp şiirin tınısını korumuş hem de destansı bir aşk şiiri kaleme almış.

    "Çok eski bir gerçektir bu biliyorum
    Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
    Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
    Ve ikimizde ıslanıyoruz
    Ben ne yağmurlar gördüm Sitare
    Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım
    Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
    Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır
    O şehirde sırılsıklam gezerdim
    Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan
    Tapınaklar insanları safra gibi atardı
    Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı
    Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni"
    1 ...
  24. 21.
  25. Farsça'da yıldız manasına gelen Dilaver Cebeci şiiridir.

    "çeşmek be zen sitare/ ez men mekon kenare = ey yıldız bana göz kırp, benden uzak olma" gibi bir meşhur bir alıntı ile girişi vardır.
    1 ...
  26. 20.
  27. "ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum,
    durup durup ıssız yerlerde
    güçlü ol ey kalbim güçlü ol
    daha çok işimiz var diyorum

    bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
    gözlerin mi daha sıcak gülüyor
    yoksa dudakların mı anlayamıyorum. "

    Şu Son kısmı bambaşka olsa da her dizesi apayrı güzellikte bir Dilaver Cebeci şiiridir.

    http://www.youtube.com/watch?v=P-8Dxb9ZVn8

    Adresinden dinlenilip gece anlamlandırılabilir.
    0 ...
  28. 19.
  29. bir kadın ismidir. aynı zamanda dilaver cebeci'nin bana kalırsa en ünlü şiiridir.
    1 ...
  30. 18.
  31. iskender pala'nın od eserinde yunus'un hanımına yüklediği isim.
    1 ...
  32. 17.
  33. "sitare" kelimelerinin geçtiği kısımların üstüne basa basa, güzel bir sesin dillendirmesi gereken müthiş bir şiir. yılmaz erdoğan geldi aklıma. süper cümleler var, seçemedim hangileri en güzel. şöyle diyeyim şimdilik:

    "...çok utanıyorum sitare!
    dün oturup Hesab Ettim
    Sen Doğduğun Zaman
    Ben Bir Askeri Mektepte Talebeymişim
    Sen Bilmezsin Sitare
    Burada Gündüzler Çekip Durduğumuz Bir Mercan Tesbih
    Geceler içinde Uyuduğumuz Birer Siyah Buluttu
    Her Akşam Dokuzda Yat Borusu Çalardı
    Yat Borusu Baştan Aşağı Hüzün Çalardı
    Bir Derin Uykuya Atardım Kendimi
    Siyah Benli Bir Kiz Düşlerime Kaçardı
    Ben de Onu Alır Anamın Düşlerine Kaçardım..."
    1 ...
  34. 16.
  35. her okuduğumda yüreğimi titreten şiir.

    çeşmek be zen sitare/ ez men mekon kenare = ey yıldız bana göz kırp, benden uzak olma

    (bkz: Efkar)
    0 ...
  36. 15.
  37. az rastlanan ama güzel olan farsça kökenli kız ismi. *
    1 ...
  38. 14.
  39. kuzguncuk'ta loş ışıklar altında mükemmel vakit geçirebileceğiniz bir cafe.
    0 ...
  40. 13.
  41. ayşe kulin'in veda romanında ahmet reşat'ın son kızıdır.
    0 ...
  42. 12.
  43. 'ellerini tutup, gözlerine bakarken tanıdın
    bir de ardından bakarken tanısaydın'

    ölüler konuşamaz
    ama sadece ölüler de susmaz sitare

    susmalıyım
    yoksa yıkılır bu yarım küre hicranımdan
    yanar bu gökyüzü nefesimin ardından
    sen de susmazsın bilirim
    ama konuşamazsın da sitare

    sen beni kabre dönen yanımdan değil
    ellerini tutup, gözlerine bakarken tanıdın
    bir de ardından bakarken tanısaydın

    ne çok çakılı kaldım penceremin pervazına
    ne çok araflara bölündüm
    her akşam son gidişini seyrediyorum
    yağmur yağıyor, yıldırım düşüyor bazen
    ben seni seviyorum sitare

    nerde bir çocuk ağlasa
    gecemden akıyor gözyaşları
    gecem kalleş, gecem alabildiğine keder
    odamda öksüz masam, yetim kalem
    ve taziyede tüm dizelerim
    soluk lambam, tabut yatağım
    bu terk edilişim antartika kadar buz
    sahra çölü kadar susuz
    ölümlerim sabaha kadar bazen
    yaşamıyorum da her sabahtan itibaren

    sen beni hep konuştuklarımdan anladın
    bir de sustuklarımdan anlasaydın
    bir de sustuklarımdan sitare

    sevgili yıldırım uzun, selam ederim.
    4 ...
  44. 11.
  45. klasik olmaya aday cok hos bir sarki.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük