bugün

an itibariyle bitirdiğim kitaptır, hayallerimizin peşini bırakmayalım temalı.

"Birşeyi gerçekten istersen onu gerçekleştirmen için bütün evren iş birliği yapar."

"insanın geride bırakmış olduklarını düşünmemesi olanaksızdır."

"Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar; başarısızlığa uğrama korkusu."

"Üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ya da daha kötü olmamıza göre, daha iyi ya da daha kötü olacaktır. Aşkın gücü işte burada işe karışır, çünkü sevdiğimiz zaman, olduğumuzdan daha iyi olmak isteriz."
Okuduğum güzel romalardandı kendisi. Bir ispanyol çobanın kendi menkıbesini aramaya çalıştığı sırada başından geçen olayları anlatıyor. Az biraz bilim kurguda girmiş ama iyiydi gene. Sonunda enee essah mı dedirtti yani. Tavsiye ederim efendim.
Kitabı okudum, etkisinde kaldım, kaderime hüküm süreceğim; her şeyin güzel olacağı düşüncelerine o kadar kaptırdım ki kendimi, birkaç gün bu pozitif düşünceler içine girdim.
Sonra bişi değişmediğini farkettim arkadaşlar. Yemişim kişisel menkıbesini. Hadi eyv.
ispanya' dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinin hazinesini aramaya gelen Endülüslü çoban Santiago' nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Hayattaki mutluluğumuz bazen bize uzak gibi görünse de çok yakınımızda olabilir. Bunu geç de olsa anlamak bize hayatın tadına varmamızı sağlayacaktır fikrini belirten kitap.
Bütün günler birbirine benzediği zaman insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar.
Çok güzel bir kitaptı. Hem de okuması da çabuk.
"...ister hayatımız, ister ekin tarlalarımız olsun, sahip olduğumuz şeyleri yitirmekten korkarız. Ama hayat hikayemiz ile dünya tarihinin, aynı el tarafından yazılmış olduğunu anlar anlamaz, bu korku uçup gider..."

(Simyacı, Paulo Coelho, s.97)
hiç okumadığım kitap. çok tutulan şeyler itiyor insanı.
"...Bir düşü gerçekleştirme olasılığı, yaşamı ilginçleştiriyor..."

(Simyacı - Paulo Coelho, s.27)
Simyacıya göre “hayatta her şeyin olabilmesi mümkündür.
"Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?"
"Çünkü onu susturmayı başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir..."

(Simyacı - Paulo Coelho)
Bu kafamla yine okumak istediğim kitap.
O halde okuyayım bari, tutan yok.
arkadaşlar bırakın maçı, kitap konuşalım.

lise zamanında, gizlice okuduğumdur. hatta kitabı ödünç aldığım kişiye, gün içinde kitabı teslim ettiğimi hatırlıyorum.
Lise zamanında, baya sürükleyici bulmuştum sanırım.

Neyse, okuyun.
Gizlice...
" Narkissos’un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş.

Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde.

Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları Oreas’ların, gölü bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde.

-Neden ağlıyorsun? diye sormuş Oreas’lar.
-Narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
-Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından.
-Narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl.
-Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oreas’lar. Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!

Göl bir süre sessiz kalmış.Sonra şöyle konuşmuş:
-Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç farketmemiştim ben.
Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.."
maddeden altin elde etmek uzere yapilan calismalara simya, bu calismalari yapan ve tarih boyunca hadi len nidalari ile seyredilen insanlara da simyaci denir.
kimyagerin hayal aleminde yasayani da denilebilir.