shamelessın başındaki isimler skinsin yaratıcısı paul abbott ve er, the west wing, southland gibi dizilerin yapımcılarından john wells.
dizinin konusu ise; alt tabakadan bir ailenin komik ve absürd yaşamı. dizinin başrolünde frank gallagher karakteriyle, altı emmy adaylığının birinden ödülle ayrılan william h. macy var. frankin 18 yaşındaki kızı fionayı ise the day after tomorrowdan hatırlayacağımız emmy rossum oynuyor. fionadan sonraki kardeşlerin isimleri ise büyükten küçüğe şu şekilde; lip, ian, carl, debbie ve liam. aslında stella isminde bir kardeş daha var ama o ilerleyen süreçte birkaç defa gözükecek. fiona babasının alkol sorununa rağmen, aileyi bir arada tutma görevinin altında ezilirken, chicagoda yaşayan bir işçi ailesinin bunu başarması ise komedi ve beraberinde bir çok şeye sahne olur.
ailenin dışında joan cusacki frankin hoşlandığı kadın sheila, justin chatwini ise fionanın sevgilisi steve olarak izliyoruz. birkaç komşu ile de dizinin kadrosu tamamlanacak. konunun ve karakterlerin özeti bu şekilde. ocak 2011;de showtime kanalında başlayan dizi.
bir bataklığın içinde, çevresinde durmadan atlayıp zıplayan onlarca kurbağa ve de kocamış ayyaş eşşeğin tekiyle yaşayan ve bütün bu kirin pasın içinde bir mücevher gibi parlayan fiona'nın öyküsünü anlatan dizi.
aslında türk insanına pek de yabancı olmayan bir öykü. işsiz, ayyaş baba ve annesinin yokluğunda tek başına kardeşlerine bakan evin büyük kızı. ama amerikancası tabi...
la o değil de, bütün bu giriyi fiona'ya olan aşkımdan kastım ya la ben!
amerikan versiyonunda 8. bölümü yayınlanmış olan sıkılanların zaman geçirme dizisidir.
--spoiler--
lip in chicago üniversitesi nden gelen elemanla görüşmesinin merağı içindeki izleyiciler 8. bölümde durumu görecekler tanıtımlar bizi aldatmıyorsa.
--spoiler--
hepsi birbirinden alakasız 6 kişilik aileyi -fiona, lip, ian, debs, carl, liam ve frank- anlatan bir dizi.
karakter analizlerine gelirsek;
fiona: 5 kardeşin en büyüğü. görevi her türlü ev işini yapmak, faturaları ödeyebilmek için çalışmak, frank -babası- ve diğerlerinin başı derde girdiğinde onları kurtarmak.
lip: fiona'nın bir küçüğü. fazla zeki. para karşılığı başkalarının yerine her türlü sınava girip deli puanlar yapabiliyor. kızın tekiyle -karen- çok garip bir ilişkisi var.
ian: bir markette çalışıyor. eşcinsel. marketinde çalıştığı müslüman bir adamla ilişkisi var.
debs: fazla duygusal. kişiliği biraz öyle bir geçer zaman ki'deki ayline benziyor yani babası ne yaparsa yapsın 'dadyy!!' diyen biri. sürekli para biriktiriyor ve yemek pişiriyor.
carl: son derece psikopat. fazla, çok fazla. 10 yaşlarında ama ileri derece şiddet eğilimli.
liam: en küçük çocuk. 1 yaşında falan. ve zenci.
frank: evin, dizinin adını en çok hak eden adamı. kendini özürlü göstererek para alıyor ve o parayı da dışarıda içki içerek harcıyor. hiç yararı olmamasına karşın eve her girdiğinde herşeyi kendi yaptığını anlatıyor.
+ karakterler;
veronica: fiona'nın komşusu ve yakın arkadaşı. internetten stripriz yapıyor.
kev: veronica'nın sevgilisi. frank'ın sürekli gittiği barda barmen. (frank ve kev arasındaki durum the simpsons'daki moe ve homer gibi, carl'ı bart, debs'i lisa yapsan uyuyo aslında).
sonuç olarak izlenmesi gereken bir dizi. zaten 8 bölümü de yayınlanmış durumda ve 1. bölümden sonra sarıp tümünü izlemenizi sağlıyor. adamlar her anlamda inanılmaz derecede utanmaz, vurdumduymazlar.
absürd bir ailenin hayatını işleyen, sıkıcı olmadığı gibi, acayip keyifli ve sürükleyici yapım. zaman zaman duygusallaştırıp iç burukluğuna sebep oluyorsa da genel olarak eğlenceli diyebilirim. her bir oyuncusu, karakterlerinin hakkını veriyor. şu ana dek oynanayan 8 bölümünü bir oturuşta izledim, tavsiye ederim.
liam ve debs'e bayılıyorum. liam zaten bebek, şeker mi şeker bir şey. abla ve abileri ona mevcut şartlar içinde gayet iyi bakıyorlar. debs çok akıllı bir kız ama henüz küçük olduğundan ailesinde yaşananlar ona ağır geliyor. ayrıca debs'i oynayan kızın halaları gibi davranması için huzurevinden aldıkları yaşlı kadını geri götürdüklerinde gösterdiği performans harikaydı. lip bu zekayla harcanmaz umarım. ayrıca kev ve veronica gibi anlayışlı ve kafa komşular herkese lazım. bir de ilk bölümlerde sızmış babasının eliyle kendi başını okşayıp, onun yerine "aferin fiona, sen olmasan ben bütün bu işlere nasıl yetişirdim" dediği sahnede fiona içimi parçaladı.
diğer entrylerde bahsedilmeyen karakterlerden bahsedecek olursak:
steve: fiona'nın adrenalin dolu bir ilişki yaşadığı sevgilisi. araba çalıp satıyor. fiona'ya ve kardeşlerine gerçekten değer veriyor. ama en son ailesinin yanına gittiğinde adının jimmy olduğunu ve üniversitede okuyor olması gerektiği öğrendik. gelecek bölümde debs sayesinde bu konuyla ilgili bir şeyler öğreneceğiz.
karen: bildiğin kaltak, şu dizide tek sevmediğim karakter diyebilirim. kendi babası ne kadar kötü ve ilgisiz olursa olsun, veli toplantısı için "gelir misin baba?" dediğinde öz babası üstüne alınıp "ben mi?" diye yanıtladığında verdiği tepki sonrası ağzını kırmak istedim. frank'a karşı da bir seksi tavırlar falan.
sheila: karen'ın annesi. agorafobik olduğundan çok sıkıntı yaşıyor. bir şeyler pişirmekten hoşlanıyor. enteresan fantezileri var.
linda: kash'in karısı. dominant bir karakteri var, ayrıca müslüman bir kadın olarak kash'le ian arasında olanları güçlü bir şekilde karşıladı.
sonuç itibariyle bu akşam oynayacak bölümü iple çekiyorum. sizin de izlediğiniz diziler sık sık araya giriyorsa*** başlayın efendim, pişman olmazsınız.
--spoiler--
an itibariyle oğlanın kıza gey olduğunu kanıtlamak için başvurduğu yöntem pek eğlencelidir; bir elini kızın memesine, kızın elini de kendi çüküne kopyar ve "bak hareket yok, sana söylemiştim" der. kız ikna olur mu? evet.
--spoiler--
dün başladığım ve an itibariyle 7 .bölümüne geldiğim dizidir.** ingiliz versiyonun uyarlamasıymış, uk versiyonunu bilmiyorum ama us versiyonunu çok ama çok sevdim.
Dizinin en büyük silahı kara mizah tır. güldürürkende düşündürür. ki bende böyle dizilere bayılıyorum .*
izlerken bu şu uçuk aileyle bile özdeşleştirirsiniz kendinizi o kadar başarılıdır yani. Ve size 'dur lan bir soraki bölümüde izliyim ' dedirtir. Kısacası tavsiye ederiz efendim izleyin. Bu dizi tutar,efsane olur.
izlediğim en darmadağını, komik bir dizi. Tonlarca abukluk oluyor ve gerçekten de güzel, samimi bir dizi. izleyin, bu dizi de yakında popüler olacak baya...
insan izlerken kendini buluyor. batık hayatlar kesinlikle mükemmel karakterleştirilmiş. the jockey pub a gidip içme isteği uyandıryor. sonra frank i omuzuna alıp o evden bozma yere gidesi geliyor. tabi bu arada sigaran ağzında. bu kadar kısa sürede inanılmaz sarmış dizidir. hem debbie nasıl bir kızdır öyle.
komik bazen trajikomik eğlenceli içinde dramayı bulunduran macerayı içeren uzun süresine rağmen sıkıcı olmayan güzel ingiliz dizilerindendir. izlenmesi gerekir insana çok birşey katmaz belki ama güzel vakit geçirttirir.
aslında hiç televizyon alışkanlığım olmasa da kuşkusuz şimdiye dek izlediğim en klas dizi. fazlasıyla samimi geliyor. kaygısızlar 'ın yeri ayrı efendim.
piyasada bunun gibi 10 tane dizi var. pardon da bir blue mountain state, bir friends, bir skins hadi bir gossip girl gibi gençlik dizilerini, drama dizilerini izlemek neyinize yetmiyor?
gerçi saydığım o dizileri de izlemek saçma bence. gençliği anlatalım derken, çok galeyana geliyorlar, gerçekçiliğin dışına çıkıyorlar. hele bizim gençler izledi mi böyle sevişmeli gençlik dizilerini falan (blue mountain state gibi) abboooov hayatın, üniversitenin sadece seksten ibaret olduğunu sanırlar.
edit: shameless'te olay gençliğin yanısıra aile üzerine tabii ama orda da cesur sahneler var. inandırıcı değil işte amk. demek istediğim nokta o.