haklar açısından baktığımızda kötü bir sistem. bir parti bir ilin tamamına yakınının oyunu alabiliyor. misal %80. bu ne demek? yahu kardeşim ben mecliste beni bu adamın temsil etmesini istiyorum demek.koca şehir kalkmış bunu söylemiş resmen. örneğin bartın olsun bu ilimiz. ancak o parti mesela artvinden yeteri kadar oy alamadığı için gümüşhaneden mersinden alamadığı için o ili o ilin halkının sadece %7sinin oy verdiği bir vekil temsil ediyor.
baktığında haksızlık var.
ancak birde gerçekler var koalisyon hükümetlerinin işe yaramazlığı var. örnekleri var. istisnası yok.
kaldı ki şuan mecliste halkın %86-87sinin oy verdiği vekiller mevcut.
82 anayasasının en büyük problemidir. ama nedense hiç bir iktidar bunu görmemektedir. görmezden gelmektedir.
basit bir analizle;
83 seçimlerinde 3 parti ile yapılan dayatmaların sonucunda 2002 seçimleri sonucunda %42 lük bir dilimin oyu boşa gitmiştir.
2002 seçimlerinden sonra halkı açıkca kin ve düşmanlıkla ikiye bölmeye çalışan guruhlar emellerine ulaşmış ve 2007 seçimlerinde %15 lik bir dilimin oyları boşta kalmıştır.
halk daha fazla kutuplaştırılırsa eminim bir kutupta toplanmak güzel olacaktır. artı eksiyi çeker genel mantalite budur.
durmak yok kutuplaşmaya devam ediniz sonuçta demokrasilerde benim oyumun hiçbir önemi yok veya yüzde 15 lik bir dilimin.
yüzde 15 lik dilim kaç milletvekili eder diye düşünenlere peşinen cevap verelim 50 ila 60 civarı bir tutar sağlar.
bizim yerimize 50-60 milletvekilini seçtiğiniz için teşekkürler. biz sizin kadar demokratik değiliz. halen baraj altındayız.
türkiye'de demokratik gibi görünen partilerin samimiyetsizliklerin en bariz örneğidir. avrupa birliği'ne güya girecek bir ülkede uygulanan, demokrasinin en önemli prensibi olan temsiliyeti hiçe sayan aşılmaz dağımız, geçilmez geçidimiz. ironik bir tarafı ise şudur: şayet tüm partiler %9 alsa, meclisimiz bomboş kalır. 5 yıl boyunca orayı depo olarak kullanırız artık...
şimdi biraz ciddiyet lütfen:
abye giren ülkelerin demokrasiye geçişi sağlamaları için kurulan venedik komisyonunun 2009 yılında hazırladığı raporda, türkiyenin seçim barajının yüzde 10 olmasının demokratik olmadığı vurgusu yapılırken, seçim barajlarının yol açtığı arzu edilmeyen sonuçlar bölümünde türkiye örneği verilirken. ab üyesi hiç bir ülkede seçim barajının yüzde 5in üzerinde olmaması gerektiğinin altı çiziliyor. avrupanın önemli ülkelerinden almanya, belçika, estonya, gürcistan, macaristan, moldova, polonya, çek cumhuriyeti ve slovakya seçim barajı yüzde 5 iken, avusturya, bulgaristan, italya, norveç, slovenya, isveçte yüzde 4, ispanya, yunanistan, romanya ve ukraynada yüzde 3, danimarkada yüzde 2, hollandada yüzde 0.67 iken isviçre, finlandiya, irlanda ve izlandada ise baraj uygulaması bulunmuyor.
iktidar'ın oy kaygısı yüzünden muhalefetin ısrarlı talebine rağmen indirmekte gözü yemediği barajdır. %10 olması demokrasiyi araç olarak kullanan akp'nin işine gelmiş ve demokrasiyi öldürmüştür.
demokrasinin, çok sesliliğin önündeki en büyük engeldir.
şöyle bir fantazi yapacak olursak; 10 partinin seçime girdiğini ve seçim barajının %10 olduğunu düşünelim. bu 10 partiden 9 tanesinin %9,9 oy aldığını 1 partinin de %10,9 oy aldığını varsayalım. bu durumda %10,9 oy alan parti meclisteki 550 milletvekiline sahip olacaktır. diğer bir açıdan ülkenin %89,1 'i yok sayılacaktır. bunun adına da oligarşi denmektedir ki demokrasi ile alakası yoktur.
% 5'e düşmesi halinde , genel seçimde % 6 oy almış bdp nin 80 civarında milletvekili
çıkarmasıyla meclisin % 15'ine sahip olmasını sağlayacak barajdır.
en son tayyip'in yine kıvırdığı konudur.
ah be şu adam bi kez olsun bir sözünde dursun, tükürdüğünü yalamasın başka şey istemiyorum artık.
neyse seçim barajı inmeyecekmiş. yüzde 10 da kalacakmış.
öyle diyor çok demokrat, milletim ve hak hukuk diyen başbakan.
hem dmeokrasi der, hem meclis ve irade der ama bu iradeyi baltalayan barajı savunur.
ne kadar ilginç di mi.
bi de komik şekilde ve hatta korkunç bi şekilde baraj için şunu diyor kabaca; " ya baraj yüzde 5'e inerse bir sürü parti girer, koalisyon olur, hede hödö "
yani diyor ki; bizim oylar düştü, 2011 de ufukta koalisyon var. biz sivil dikta olarak bizsiz koalisyona izin vermeyiz diyor.
bırak öyle kalsınla olcak iş değil bu böyle savsaklanmayacak kadar önemli. halk cem uzan'ı seçiyorsa o girecek meclise, bir başkasını seçiyorsa o girecek. demokrasiyi sadece seçilmek zanneden zihniyetler sözde değil özde demokrasi istiyorlarsa %10'luk barajı aşağı çeksinler halkın iradesi meclise tam anlamıyla yansısın.
akp, chp , mhp hatta dtp *'nin anlaştığı tek konu.
sözde demokratikleşme çalışmları, açılımlar yapılıyor bir allahın kuluda şu barajı biraz düşürülerim, halkın temsil hakkı artsın demiyor.
tek sesli bir meclisin oluşmasına neden olan bu yüzden ardından onlarca tartışma yapılmasına rağmen değişmeyen veya değiştirilmek istenmeyen ülkede demokrasiye vurulan en büyük darbedir. her kesimin mecliste temsil edilme hakkı vardır bu demokratik bir ülke olmanın temel kuralıdır.
demokrasi lafini dillerinden dusurmeyen libos-seriatci-mandaci koalisyonunun hic deginmedigi, elestirmedigi ve istikrar adina savundugu, turkiye'nin demokratiklesmesinin onundeki en buyuk engel olan, en buyuk adaletsizligi yaratan baraj. yuzde bir bile olsa baraj antidemokratiktir.
eurovizyonda "sallarken" bir yandan da türkiye'nin son dönemlerde en kötü kararını üstüne aldığı konudur;
ilerde ülkemizin yakın tarihi yazılırken tarihçiler ne bayrak mitinglerini, ne muhtırayı, ne demokratik olmayan yolla engellenmiş cumhurbaşkanlığını seçimlerini, ne de erken seçim kararını bu kadar önemli bulmayacak;
seçimdeki hukuki barbarlıkanlamına gelen, ülkeye en az pkk kadar zarar veren bölücü baraj sistemiyoluyla, özellikle kürt vatandaşlarımızın destekledikleri partilerin parlamentoya girmelerinin önü kapatılmıştır; bu adeletsiz uygulamayı yeni seçimde de uygulayan aç gözlü partiler, ülkemiz tarihine kara leke olarak geçecek yeni bir adım atarak, kendini parlamentoda temsil etmek için uğraşanların önüne yeni bir kaya yerleştirdi:
bağımsız adayların, 22 temmuzda yapılacak milletvekili genel seçiminde birleşik oy pusulasında yer almasına ilişkin birinci madde tbmm genel kurulu'nda 430 oyla kabul edildi.
tbmm genel kurulunda, anayasa değişikliği teklifinin 2. tur oylamasında, 22 temmuz'da yapılacak genel seçimde, bağımsız adayların birleşik oy pusulasında yer almasını öngören birinci maddenin gizli oylaması yapıldı. oylamaya 456 milletvekili katılırken, sözkonusu madde, 20 ret oyuna karşılık 430 oyla kabul edildi.
bağımsız adayların birleşik oy pusulasında yer almasını düzenleyen teklifin, yürürlüğe ilişkin ikinci maddesi ise, 13 ret oyuna karşılık, 418 oyla kabul edildi.
bağımsız adayların 22 temmuz'da yapılacak milletvekili genel seçiminde birleşik oy pusulasında yer almasını düzenleyen anayasa değişikliği teklifinin tümü ise, 12 ret oyuna karşılık, 429 oyla kabul edildi.
dtp korkusu nedeniyle alınan bu kararların, söz konusu kesimin tam anlamıyla demokratik sistemden umudunu kesmesine yol açmasından korkuluyor; doğu ve güneydoğu anadolu'da, birleşik oy pusulasından ayrı olarak, tek başına bağımsız adayın adının yazdığı bir pusulanın sandığa attırılarak seçmen üzerinde baskı ve yönlendirme yapıldığı iddiasıyla bağımsız adayların da pusulada yer almasına ilişkin düzenleme gündeme getirildi. bunun gerçek nedenini ikiyüzlülükle gizleyenlere rağmen herkes gerçek amacın farkında. akp ve chp, kürt oylarının meclis'e yansımasının önünü kesmeyi ve çok sayıda dtp'li milletvekilinin bağımsız aday olup tbmm'ye girerek grup kurmasını engellemeyi hedefliyordu aslında.
seçim pusulasının boyunu uzatmakla bir bölüm vatandaşının ülkesinden umudunu kesmesi için adeta özel çaba gösterenler, bunu alkışlayanlar ve buna ses çıkarmayanlar çocuklarımıza umut, barış ve refah değil, umutsuzluk, fakirlik ve savaş dayattıklarının farkında değiller mi? bu kadar mı gözleri döndürüyor iktidar hırsı? başka konularda birbirlerinin aptalca gözünü oymaya çalışanlar bu konuda nasıl domuz topu olabiliyorlar? bunu farkeden kürt vatandaşımızın psikolojisini hesaba katan yok mu?
sevgili kürt kardeşlerim, lütfen ülkeden umudunuzu kesmeyin! bu ülke hepimizin! geçmişte çok kişi bedel ödedi. bu iki yüzlülük, bu sahtekarlık, bu nefret çiftçiliğielbette bir gün bitecek.
zaman umutsuzluğun değil ironinin dibine vurma zamanıdır. gelin vazgeçmeyin... seçim pusulalarının boyunu öyle bir uzatalım * ki on binlerce insan bağımsız adaylığa başvurursa ne olacak? bunu yapanlar yaptıklarına pişman olsunlar. sivil direniş bugüne lazımdır, sivil itaatsizlikyaratıcılık gerektirir, zaman yaratıcı olma zamanıdır. siz haklısınız ama haklı kalmak, haklı olmaktan daha zordur. lütfen haklı kalmayı başarın! başarın ki, bu zorba kararı alanlar yarın, sizin önünüze kırmızı halıları sererek sizi parlamentoya davet etmek zorunda kalsınlar.
umarım bu adaletsizliğe isyan etmenin ülkesine en büyük katkı olduğunu tüm ulu sözlükçüler fark eder. kürt kardeşlerimizin hiç bir zaman bu kadar moral desteğine, bu kadar sıcak, içten, kardeşçe bir sevgiye ihtiyacı olmamıştı. bunu onlardan esirgememek boynumuzun borcudur. tersini yapanlar gerçek bölücülerolarak tarihin lanetlileri arasına özenle yerleştirilecektir.
eurovizyonda avrupayı "sallarken", birilerinin de ülkemizin birliğinin idam fermanını salladığını galiba çok azımız fark etti. ne kadar acı. hrant'ın vurulduğu günden beri yaşanan en acı gün oldu. ey 10 mayıs seni unutmayacağız.
2023 de türkiyenin bir kürtçe şarkıyla eurovizyona katılmasıyla ancak bu ülke kürt vatandaşlarına borcunu ödeyebilir.
ülkedeki yönetimi tek parti diktatörlüğüne çeviren 12 eylül cuntacıların koyduğu bir barajdır. gerçi 12 eylül öncesi uygulanan seçim barajı sistemi daha bir antidemokratikti. fakat tüm bu yapılan istikrar oyunu halkı bezdirmek için oynanan basit bir oyundur fakat halkımız maalesef bunu göremiyor.
1982 Anayasasını hazırlayan kurulun , sol grubların meclise girmesini olanaksız kılma cabası sonucu ortaya cıkmıs bir sistem.. Anti-demokratik olup olmadıgı hala Anayasacılar tarafından tartısılsa da barajı bir anda 3-4-5 e indirmek hatalı olur.. Alt yapısı hazırlandıktan sonra baraj 3.5 e cekilirse herkes rahat eder. Su anki sistem , demokrasi icindeki anti-demokratikligin meşru kılınmış versiyonudur.. Devam ettikce kaybeden gene Türkiye Cumhuriyet'i olucaktır..
pkk'nın siyasi partisini meclise sokmamak için uygulanan anti-demokratik bir sistemdir. işin ilginç tarafı pkk'nın siyasi partisi, parti yerine bağımsız aday olmaları durumunda ellerini kollarını sallaya sallaya meclise girebilmeleri mümkündür. * olan yine halka olmaktadır, atıyorum bir milletvekili adayı, aday olduğu şehirde oyların %70'ni alsa bile partisi barajı geçemediği için bir halt olamamaktadır.
demokrasilerde seçim sistemleri içinde yeri olan, belirli yüzdeler ya da kurallar dahilinde, kimi şahısların ya da partilerin parlamento dışında kalmasını amaçlayan bir seçim engelidir; ülkeden ülkeye, ve zaman içinde değişikliklere uğrayan çok sayıda baraj çeşidi vardır; şu an ülkemizde geçerli olan %10 ulusal barajlı sistemdir;
adaletsizliği nedeniyle çok eleştirilen yüksek barajlı sistem, az sayıda partiyle uzun erimli ya da tek partili hükümetler kurma amacına hizmet etmediği gibi, 14 milyona yakın oyun devre dışı kalmasını getirdiği, ülkemizin güneydoğu ağırlıklı oylarının yok varsayılarak yörenin temsilini zorlaştırdığı için ülke birliğine hizmet etmeyen bir yöntem olarak değerlendiriliyor;
ülkemizi bir arada tutan çimentoya su sızdıran, demokrasiyi zayıflatan, dışarda kalanları yasal ve demokratik zemine çekmek için çaba göstermemiz gerekirken, sessiz bir ittifakla geçiştirilen, ana muhalefet partisi olan ab nin karşı çıkmasıyla önünde sonunda değiştirmek zorunda kalacağımız, adaletsizliğin simgelerinden;
gönül istiyor ki bir kez de kendi içimizdeki bir uzlaşmayla, orta zekanın üstünde bir adım atalım artık ve barajlar kuran türkiye'den, barajları akıllıca yöneten türkiye'ye dönelim; ab zorlamadan bu barajı aşağıya çekelim, yoksa barajların çatlaması felaket getirir! dedirten, seçim alanına girilmiş ülkemdeki politik zorbalığın 2007 yılındaki adı.