bugün

sezmekle ilgili olan, hissetmek, duygularını kullanmak.
çoğu zaman değerlerimiz ya da önceki sosyalleşmemiz üzerine temellenir.

ayriyetten bir erkek ismidir.
fazlasi paranoyaya sebebiyet verebilecek duygusal yeti.*
Hava uğulduyor babası ölmü$ sarı ku$un
gagasında eflatun bir ummanla uçarken
bilinçaltını delip çıkmı$ gümü$ kur$un

Kalple kapatmak gerek yarayı
yoksa yaraya yayılır uzun uzun
bir Küskünlük Sarayı

çocuk takım yıldızlar, üfleyip söndürürler ı$ıklarını

küçük iskender..
''O zamanlar henüz kalbimi, bu tür sezgilerimi anlamlandıracak kadar susturmayı öğrenememiştim. Bu nedenle de sık sık sezgilerimden gelen bilgiyi aklımla ve duygularımla bozuyordum. Ben de pek çok insan gibi, sezgileri anlayabilmek için kalbimi ve duygularımı dinlemem gerektiğini sanıyordum. Oysa sezgilerin en büyük düşmanının kalbim ve duygularım olduğunu zamanla öğrenecektim.'' (Thumos- Cem Şen* s.177)
''Sezgi, bilgi kaynakları birbirinden tamamen farklı olan, içgüdü ile karıştırılır. içgüdüler insana özgü olmayıp, tüm canlıların temel yaşamsal işlevlerini koruyabilmeleri için gerekliliklerini hatırlatan bir uyarı mekanizmasıdır. Sezginin kaynağı ise, yaşamsal kaygılardan daha derinlerdedir. Sezgi, sözde bilinmeyenden gelen bilgidir. Bu bilgi ne kadar bilinç seviyesine ulaştırılırsa o kadar mantıklı, inanılır ve güvenilir olur. Yaklaşamadığı durumlarda ise, sezgiyi değerlendirenler için bir soru işaretine dönüşür. insanlar iç ve dış dünyayla bağlantılarını bilgi aracılığıyla yaparlar. Bilgi ise, beyin sistemimiz içinde şu ya da bu yöntemlerle toparladığımız veriler yığınıdır. Unutmamak gerekir ki, beynin tamamını kullanmıyoruz. Beynimizin bu kullanmadığımız ve yönetmediğimiz, yani farkındalığımızın olmadığı alanlarda da bilgiler toplanmaya ve dönüştürülmeye devam eder. Beynimiz bu işlemleri yapadursun, bizler beynimizin bu alanından gelen bilgilerin farkına varmayız. Bilinç seviyemizi bu bilgileri değerlendirebilecek düzeye ulaştıramadıktan sonra, bu durum bizde, yansımasını, hissetmek şeklinde gösterir. Bizlerin tekamülünü sağlayacak olan, sezmekten öte, sezgilerin değerlendirilmesi ve sonuçlarının alınması sürecidir. sezgi, zihnin derin tefekkür halidir ancak bu yol tuzaklarla dolu bir yoldur. En büyük tuzak ise nefsimizdir. Kendimize karşı dürüst olmayı kaybettiğimiz noktada, tuzaklara birbiri ardınca düşmeye başlarız. Ta ki nefsin hile yöntemlerinin farkına varıncaya kadar. Sezgi, iyi eğitildiğinde ve yöntemleri bilindiğinde, insanoğlunun en büyük güçlerinden biridir. Sezgilerimiz sayesinde evrene uyumlanma ve evrenin yasalarını çözme sürecimizi hızlandırabiliriz. işte bu yüzden zaman zaman sanki olacakları önceden bilir gibi oluruz. Aldığımız kararlar o anki beyin koşullarında ve bilgi seviyesinde sanki saçma ya da hatalı gibi gözükür. Oysaki herşey sadece olması gerektiği gibidir. Yani bizlerin öğrenmeyi seçtiği şey gibi. Bizlerin yaşamak istediği deneyimler gibi. Hayat denen seçim skalasında, hepimiz yaptığımız seçimlerin deneyimlerini yaşarız ve her an öğreniriz. Farkına vararak ya da varmayarak...'' *
(bkz: farkındalık)
henüz gerçekleşmemiş bir olay hakkında, gerçekleşmiş fakat sırlar içinde kalmış bir olay hakkında, bir kişi hakkında ya da dünyaya dair her hangi bir konu da kişinin iç güdüsel olarak tahminler yürütmesi, bilimsel veriye dayanmadan olacakları hissetmesi.
köpeklerde oldukça güçlü bulunan bu duygusal yeti, insanlarda da vardır. kimi insanın sezgileri daha güçlü iken kimisininki daha zayıftır.
sonuç itibariyle sezgiler, içgüdüsel olarak hissetme durumudur. sezgiler bilimsel verilere dayanmadıği için kişiye göre değişkenlik gösterebilir yani subjektiftir.
dünyada tahmini 2 milyar insan yaşıyorsa, her birine dünya ve hayata dair henüz gerçekleşmemiş bir konu üzerinde hissettiklerini söylemesi istenildiğinde pek tabiki bunların bazıları olay gerçekleşince doğru tutacaktır. ama belki bu doğru sezgiler 2 milyar kişide, 100 kişiyle belki1000 kişiyle, belki de milyon kişi ile sınırlı kalacaktır.
bu açıdan bir değerlendirme yapılacak olursa sezgi her zaman doğru veriyi elde etmek için sağlıklı bir yöntem değildir. ancak devede kulak ebatlarındadır. böyle bir ihtimale bağlı kalınarak hayatı bu doğrultuda yaşamanın hiç bir anlamı olmayacaktır. zira gerçekleşecek olan nasıl olsa gerçekleşecektir. aslolan bilimsel verilere dayanarak akılcı çözümler üretebilmedir. akılcılık ilerigörüşlülük iken, sezgicilik öngörüdür.
(bkz: permütasyon)
(bkz: olasılık)
(bkz: altıncı his)
(bkz: durugörü)
(bkz: kalp gözü)
(bkz: vs)
bok yolunda gittiğini fark etmenin ilk basamağına denir.
türkiye tek olarak bulunan erkek ismi. benim ismim.
bilginin veya bir etkinin duyularımızla herhangi bir bağlantı kurmadan, direk algılanması ve idrak edilmesidir.
gerçekliği dolaysız olarak içten ya da içeriden kavrayabilme, tanıyıp bilme yetisi.

(bkz: içine doğmak)
metafizik değildir. soyut bir insani güçtür ve ayrıca bilmektense sezmek daha iyidir.
kadınların -bilinçli ya da bilinçiz olmaları fark etmez- ustası olduğu alandır. belki de bir kadın ile erkek arasında ki en büyük fark budur.
3 çeşit olan şeydir.

1-Duyu Sezgisi; (duyulardan gelen, anlık, içgüdüsel.)

2-Akli Sezgi; (eldeki veriler ışığında rasyonel olarak çıkarılan tahminler)

3-Metafizik Sezgi. (doğrudan ilahi güç "allah" tarafından gelen, yanılmaz olan)
(bkz: tahaddüs)
Sezme yetisi.
gerçeğin dolaysız, içgüdüsel bir biçimde kavranması olarak tanımlansa da anlamı tatmin etmeyen bir kavramdır. binaenaleyh; analizsiz sentez de olmayacağı gibi bilgisiz de sezgi olmaz gibidir, sentez de tümden gelirse o olur bak mirim, ama unutmamalıdır ki; analizi daha önceden iyi edilememişse, o analiz yalnızca çok çok az kişi tarafından edilmiş ise fark yaratır; yani farkı gösterdiği için sezgi isabetli bir sezgi olur.
Ön sezi. Evet.
Sezgi;

felsefe, mistisizm, ezoterizm ve farklı öğreti sistemlerinde farklı anlamlarda kullanılan terim.

Kullanım çeşitleri;

Kimi felsefi akımlarda akıl yoluyla kavranamayacak gerçeklerin derin düşünme (tefekkür) yoluyla aranışı sezgi kapsamında değerlendirilir.

Ruhçulukta sezginin, insanın kendi düşüncesi olmaktan ziyade çeşitli etkenlerden kaynaklanan tesirlerle belirdiği kabul edilir ki, bu etken genellikle bedensiz bir ruhtur. Bu yüzden ruhçular yüksek bilgileri içeren tebliğlerin alındığı ruhsal irtibatlara “sezgisel (intuitif) irtibat” derler.

Gnostiklere ve antikçağ inisiyelerine göre spiritüel aydınlanma yolunda üç tür bilgi mevcuttur ki,
bunlardan öğretim yoluyla öğrenilebilir bilgi mathesis,
his ya da ıstırap yoluyla edinilebilen bilgi pathesis,
sezgi yoluyla öğrenilebilir bilgi de gnosis olarak adlandırılmıştır.

inisiyasyonlarda en yüksek aşamaya ulaşanların, yani inisiye oluş aşamasına erişenlerin sezgi yoluyla aldıklarını çevresine aktararak aydınlatması söz konusu olur. inisiye adayının bu hale gelişi kimi inisiyasyonlarda tohumun bitki haline gelmesi sembolizm'iyle,
kimi inisiyasyonlarda ise meşale sembolüyle temsil edilmiştir.

ilham (inspiration) adı verilen sezgi söz veya yazı tarzında dışarı yansıdığında vahiy (revelation) adını alır.

Vahiy sözcüğü yalnızca peygamberler için kullanılan bir terim değildir. Bu terim Araplar’da islamiyet gelmeden önce de bilinen ve kullanılan bir terimdi.

(Alıntı)
Okuduğum en özel tarifi bergson 'a aittir.

"Kendisinde biricik ve tarif edilemez olan şeyle birleşmemizi temin için, bizi bir varlığın içine sürükleyen zihni sempatiye sezgi diyoruz."
ilhamın düşük şuur düzeyinde vuku bulmasına içine doğmak deriz; sezmek, hissetmek..
olacak bir şeyi önceden tahmin etmek.
Hiss-i Kable’l-Vukü .
ilk defa bugün uniseks isim olarak kullanıldığına şahit oldum.
Akrep burcu kadınında default yer alan yetidir. Sezgilerinden asla kaçamazsınız.