seyyidhan kömürcü

entry20 galeri0
    20.
  1. adını sol frame'ye getireyim de üç gün dursun öyle dedim. sevdiğim bir şair.

    "yok kimseye makilerin orada anlatacağım bir şey"

    diyerek cemal süreya'ya diss atmıştır.
    0 ...
  2. 19.
  3. Bu adam muazzam bir şair.

    ...
    elim ayağım
    artık nereye ne götürdüğümü bilmediğim bu sapakta
    sesini burada bırakıp giden şeylere baharat diyen o aktar dedi
    tamam olmak küfür
    tamam etmek hâşâ
    bir ömür ağrıma gitse de dünyadan oluşmuş harfler
    yarım dalgın ve kusurlu geldim ben buraya
    günde beş defa hiçbir şey yapmamaktansa
    kalıp sana baktım
    kalıp sana bakmak oldu dünya
    baharatları tek tek
    zamanın bizi nasıl terlettiğini tane tane
    dünyaya inanmış bir yüzü üzgün üzgün anlattım sana
    dedim belki de bir yere üzgün üzgün bakmaktır dünya
    ...
    1 ...
  4. 18.
  5. yüzünün üzülmeye çalışmış yerlerinden bahsediliyor
    güya gövdenin ve sesinin başına su gelmiş,
    inanmazdım
    herkesle hançersin de kendinle adın çıkmış sanki,
    kalbini özenle kırmışsın bütün eşyanın, ummazdım incirin öte hatrı suyun kuşkusuz fikriyle üzgünüm
    dilemiştim ki en çok kar yağmasın bu kış
    bu kış kalp suyumla ıslanmasın yastık!
    dilemiştim ki yo.
    0 ...
  6. 17.
  7. "kalbimin çeşitli peygamberleriyle
    tutup saçlarına eyyub anlattım
    dedim senin de saçların cumhuriyetin ilk günleri

    boynun gene boynun ve yüzünün üzgün yerleri
    çok baktım ama seyretmedim sonra hiçbir şeyi" *
    1 ...
  8. 16.
  9. "aslında bana herkesin uzağı var dendi,
    herkesin uzak adında bir masalı
    inandım.
    dedim mutlaka masaldır bazıları."
    0 ...
  10. 15.
  11. Şiirleri ile okuyana “iyi ki” dedirten şair. Ömrü uzun olsun, daha çok yazsın.
    0 ...
  12. 14.
  13. iyi şair. aklıma gelir içimi sızlatır sanki başka işi yokmuş gibi.
    (bkz: sinem)

    "(...)
    sonra madem insan kal adında bir beladır
    insan dalgın bir belgedir kendisiyle hayat arasında
    neden eve dönmekten ibarettir hayat
    neden bazen simsiyah bir doğruyla denilir:
    devletin ve Allah'ın en iyi fikridir kış
    bütün evlerin en mükemmel hatasıdır baba
    (...) "
    0 ...
  14. 13.
  15. Sena isminde güzel bir şiiri var,
    "belki de bir yere üzgün üzgün bakmaktır dünya " demiş bir yerinde, insan olup da bunu hayatının bir eşiğinde söylememiş kimse var mıdır?

    https://youtu.be/oFVVL1SJeAQ

    elim ayağım
    epeydir kimin kime ne anlattığını bilmiyorum
    adında hem ekmek, hem gül geçen kimseyi görmedim
    tanımıyorum
    ben biraz yavaş
    günde beş defa hiçbir şey yapmayan biri
    ben biraz en üzgün baharatlara fena meyilli
    mümkünse haşhaş
    yoksa benzeri sözcüklerle de kırabilirim kalbimi
    diyelim zencefil
    diyelim hatmi

    elim ayağım
    başımdan geçenle aklımdan geçenin karıştığı bu masal
    aşk her şeyi daha yavaş yapmaktır diye diye yürüdüğüm bir sokak
    kalbinde tef ve delik
    kalbinde dünya lekesi taşıyan bir çocuk resmi demişti
    madem günde beş vakit kalkıp sana baktım
    madem dünyanın bu kadar sabahını ben uyandım
    ben uyudum bu kadar uykusunu
    diledim dünyaya fena inanmış bir yüzüm olsun
    kendimi seninle öldüreceğim dediğim feci bir kalbim
    bir elim
    bir ayağım
    ağzıma doldurduğum rüzgarla üfleyeceğim sözlerim
    diyelim fena
    diyelim feci

    elim ayağım
    artık nereye ne götürdüğümü bilmediğim bu sapakta
    sesini burada bırakıp giden şeylere baharat diyen o aktar dedi
    tamam olmak küfür
    tamam etmek hâşâ
    bir ömür ağrıma gitse de dünyadan oluşmuş harfler
    yarım dalgın ve kusurlu geldim ben buraya
    günde beş defa hiçbir şey yapmamaktansa
    kalıp sana baktım
    kalıp sana bakmak oldu dünya
    baharatları tek tek
    zamanın bizi nasıl terlettiğini tane tane
    dünyaya inanmış bir yüzü üzgün üzgün anlattım sana
    dedim belki de bir yere üzgün üzgün bakmaktır dünya

    dağlarına yedi
    çarşılarına bir kez kar yağan doğu
    durup beklemenin durup beklemekle devam ettiği günler
    uyanınca da süren rüyalardan geldim ben buraya
    diyelim fesleğen vardı
    durup fesleğen çalıştım buralarda
    diyelim fesleğen çalışmış kadar yoruldum ben dünyada
    bil dedim
    ilk kez ekmek ve gül geçecek yanımızdan
    ilk kez ekmek ve gül geçecek adımızda
    yalvarırım beni dünyaya bulaştırma

    elim ayağım
    ilkin ruhunu ve duvarını duayla koruyan bir evde karıştı aklım
    karıştı kalbim
    doğu dağlarını yedi diyen ninem
    her baktığını görmesin diye su içirdi kız kardeşlerime
    rüzgar yedirdi her bildiğini demesin diye
    işte ona hep bir çukurdan baktım
    hep yutkundum ninem ve dünya demeden önce
    dağlarını yiyen doğunun adıyla bakışsız bu yüzü seçtim kendime
    dedim belki de bir yutkunma yeriydi hayat
    o avlu
    o dam
    o çocukluk
    dedim belki de bir yutkunma yeriydi dünya

    elim ayağım
    yani kalbi yutkunmakla dolu kız kardeşlerim
    bu nasıl mümkün
    saçlarından başladılar konuşmaya
    dedim değil mi ki simsiyah yaşımdayım
    değil mi ki ekmeğimi yüzümün teri içinde yedim
    ben de gitmeliyim artık o en fena bitkilere
    çağırdığım haşhaş
    gittiğim hatmi
    olduğum zencefil
    aslında hep bir odun sarsınlar onu içeyim dedim kendi kendime
    duvarımızda dua
    dualarda büyülü o nine

    elim ayağım
    taşıma düşman beğendirmekle geçirdiğim o günlerde
    ben iyiyim de kalbim delik
    ben iyiyim de burası doğu
    ben iyiyim de çevrem kötü diye tarif edildiğim her yerde
    bu farz dedim
    bu farz
    bu kesmediğim şeyleri uzatıyorum sanmanızdaki uzun kusur
    bu kalbinizin kenarındaki yavaşlık
    cümlelerimi yarım
    beni duman eden her neyse onun adına
    bu nasıl mümkün ki
    önce gözlerimden başladım ben konuşmaya
    akşamını gördüm dünyanın
    merak kuşku ve bekleme yerlerini
    hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah
    kırıldı dünya soğuktur diye yazdığım o kalem
    o ayna

    gördüm
    nereye gitsem ben dik gölgm kamburdu bu dünyada

    elim ayağım
    sen gittin yağmurun sürdü sonra
    denediğim taş çarşıları oldu dünyanın
    sabır bitkileri
    kırk uykusunu uyuduğum doğu
    kırk yolunu yürüdüğüm sokak
    hayat hep tuhaf bir yapışkanlıkla kaldı boynumda
    dedim kırk sesle yıkansam da gitmez kalbimden sesin
    ben dik gölgem kambur
    bu leke başka
    2 ...
  16. 12.
  17. "boynun gene boynun ve yüzünün üzgün yerleri
    çok baktım ama seyretmedim sonra hiçbir şeyi.

    çünkü anladım: kırkı çıkmak ne demek
    ne demek ölünce hep yirmi bir gram eksilen insan."
    4 ...
  18. 11.
  19. Dünya lekesi adındaki şiir kitabından sevdiğim "umur" şiiri.

    "beni içeride taş atmaya benzeten evlerde üç kusurlu fotoğrafım vardı
    yani babamla annemin birbirine kırk yıl anlattığı üç masalım
    işte bu yüzden sana her an bir gülü simsiyah verebilirdim
    düşün
    bir gülü simsiyah
    bir gülü dilim dilim

    aslında sana bir şey anlatacağım ve ödün kopacak
    gittin.
    alnında kapkara bir işe başladım
    çalışkan o acıyla çıktım karşıma
    dedim ağrıma gidiyor dünyadan oluşmuş harfler
    dedim bu yüzden yavaştır aklım
    sakardır kalbim
    öyle ki hayatı sevmek tehlikesi geçiriyorum bazen.

    aslında sana bir şey anlatacağım ve umrun kopacak.
    çalışkan o ağrıyla alnımda ölmüş kuşlar
    artık her gece özenle bu iki çukuru örtemiyorum
    artık bazı yerlere gözlerimi katlayıp gidiyorum
    bazen olmak kötü meyveler düşürüyor kalbimden
    öyle ki bir odunu sarsalar
    onu da içiyorum bazen.

    güya sana bir şey anlatacaktım
    simsiyah.
    dilim dilim
    gittin.
    çalışkan bir acıyla kaldım yanımda
    gittin
    her gün bir bardak su döküyorum dünyaya."
    10 ...
  20. 10.
  21. YAS

    seni kırk kez sordular
    bilmiyorum dedim
    biliyordum

    sana kırk yerde yıkanmadım
    kirli değilim dedim

    kirliydim
    kırk uykuyu uyumadım sana
    siz uyuyun dedim
    uyudular

    sana çok
    her şeye en az iki defa baktım
    kesmedim kesilmesi gerekenleri
    kırıldılar

    kalbimin çeşitli peygamberleriyle
    tutup saçlarına eyyub anlattım
    dedim senin de saçların cumhuriyetin ilk günleri

    boynun gene boynun ve yüzünün üzgün yerleri
    çok baktım ama seyretmedim sonra hiçbir şeyi

    çünkü anladım: kırkı çıkmak ne demek
    ne demek ölünce hep yirmi bir gram eksilen insan
    1 ...
  22. 9.
  23. kitaplarının yeni basımı yapılan güzel şair, dost insan.
    0 ...
  24. 8.
  25. "(...)
    bak sen sustukça kalbime kaçıyor sesim
    bak kendimin devamı değilim ben
    yüzümün devamı değil gövdem
    yazık ki terbiye eşyaya mahsus insan unutkan
    eskinin eski kıymetiyle utan dedim
    utan ve güle kırmızı davran."

    -seyyidhan kömürcü-
    1 ...
  26. 7.
  27. okuyanın uykusunu kaçırsın diye şiirler yazan şair.

    "
    (...)
    aslında sana bir şey anlatacağım ve umrun kopacak
    çalışkan o ağrıyla alnımda ölmüş kuşlar
    artık her gece özenle bu iki çukuru örtemiyorum
    artık bazı yerlere gözlerimi katlayıp gidiyorum
    bazen olmak kötü meyveler düşürüyor kalbimden
    öyle ki bir odunu sarsalar
    onu da içiyorum.
    (...)" *
    0 ...
  28. 6.
  29. kurulamayan cümlelerimizin kahramanıdır.şöyle ki:

    ben buraya aslında kal diyen her yerden çıkıp geldim
    şaştım, geçerken hiçbir hayata taşınmadan kaldım…
    1 ...
  30. 5.
  31. siyah

    şüşa dile min şikest ! *

    zafer ekin karabay içindir

    işte! patlayan parantez, sırayı bozan ölüm
    söndürüp ışıklarını karşıdan karşıya geçirmeye yarayan hayat
    bilinsin ve süssüz siyah bilinsin istiyorum;
    mutlak bir ekip çalışmasıdır
    üç el oyuk bir yağış biçimidir ölüm

    demişken diyelim ve öyledir;
    olmayan davaların işi değildir divana kalmak
    ya da aşkın ara sokağında balkondan sarkmak
    çünkü çocuk oyuncağıdır harç taşımak
    taş toplamak, kuyu kazmak
    demişken diyelim ve öyledir;

    işte! ben dolaylarında hayatını kaybeden eşim
    önce aşk, sonra ara sokağında taş taşıyan şüphe yani
    bilinsin ve süssüz siyah bilinsin istiyorum;
    yok kimseye –makilerin orda- anlatacağım bir şey

    demişken diyelim ve öyledir,
    hala şüphe taşıyor her taş
    süslü cami avlularında yalın ellere tapıyorum
    öldüğünü bilmeyen iplerden
    hala süslü siyah mektuplar alıyorum
    günlerdir –makilerin ordan- yazıyorum;
    sigara ve kahveyi saymazsak evde yalnızım
    günlerdir söylüyorum;
    sigara ve kahveyi saysak da evde yalnızım

    aslında günlerdir çok ileri gittiğim de söyleniyor
    ısrarla yüzündeki kışa benzediğim ya da
    kış dediğim aynamızın önünde elek
    günlerdir hoh taşıyorum
    taş topluyorum deliklerine
    yani ısrarla kuyuları güldürüyorum kendime

    işte! ben dolaylarında hayatını kaybeden hayat
    önce aşk, sonra ara sokağında taş taşıyan şüphe yani
    bilinsin ve süssüz siyah bilinsin istiyorum;
    yok kimseye –makilerin orda- anlatacağım bir şey

    seyyidhan kömürcü

    * ‘içimdeki şişe kırıldı’ ; annemin ölümü karşılama cümlesidir.
    0 ...
  32. 4.
  33. insan ancak güzel bir acıyla kalabilirmiş dünyada
    bazen gidilirmiş
    gitmekle ilgili şiirler okunurmuş ya da
    sonra uyandım
    başkasının ayaklarıyla devam ettim dünyaya.

    Seyyidhan Kömürcü
    1 ...
  34. 3.
  35. Kış Kahrı

    aslında önce evleri sevmeye giderdi sesin
    caddeleri sokak gibi sevmeye giderdi sesin
    giderdin! ödü kopardı bütün eşyaların

    sonra kuyu kuyu dolaştığım mahcup sular söyledi
    yüzünüze güller
    üzgün evler bozuk rüyalar
    aslında bana herkesin uzağı var dendi
    herkesin uzak adında bir masalı
    inandım
    dedim mutlaka masaldır bazıları

    giderdin dedim
    gittin ve gittiğin kırk gece sana uyudum
    aklım ödünç
    ellerim yanlış
    dedim benim seninle kırk kere fotoğraffım var
    senin bundan kırk kere haberin yok
    dedim ve uyandım!
    başkasının sesiyle devam ettim dünyaya

    yok yok
    sonra muhakkak ruhum yırtıldı benim
    aklım yırtıldı da bunu sular söyledi
    doğru yukarıdan aşağıya düşen şeylere denirmiş
    zaten dünyaya masalını düşmeye gelirmiş insan

    umur derdik buna artık kalmadı
    sonra sonra anladım
    insan ancak güzel bir acıyla kalabilirmiş dünyada
    bazen gidilirmiş
    gitmekle ilgili şiirler okunurmuş ya da
    sonra uyandım
    başkasının ayaklarıyla devam ettim dünyaya

    Seyyidhan Kömürcü
    1 ...
  36. 2.
  37. son kitabı "dünya lekesi"ni yeni edinmiş biri olarak söylüyorum ki "hasar ayini"nin lezzetini tutturamamış. yine de kürtçenin içinden doğmuş şairler arasında kanımca en yeteneklisi olarak okunmayı ve izlenmeyi hak ediyor kendisi. ya tıkanıp kalacak, ya da daha büyük bir hamleyle karşımıza çıkacak. dilerim ikincisi gerçekleşir.
    1 ...
  38. 1.
  39. müthiş bir şair tavrı görülür şiirlerinde. sadece internetteki kadar kısmına ulaştıysam da, okuduklarımın arasında en iyisi sinem adlı şiiridir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük