sonu gelmeyecek olan kısır döngü. anlamsızlığın yine kendi içinde kaybolduğu zamanlarda, kişi genelde melankolik olan yaşantısının içine bir de, büyük çoğunluğu platonik olan aşklar da ekleyince, kişi umutsduz mu umutsuz bir ifade takınır... artık hayatın onun için anlamı yoktur, sakallar uzar, şakaklardaki saç kırıkları iğrenç bir görüntü seyreder, üst baş dağınık halde, pantolon ve de üzerindeki bilimum elbiseler değiştirileceği ve de banyonun içindeki selenin içine gireceği anı bekler... kişi kendisini akabinde de, içkiye verir...
ama hiçbir şey çözüm olmaz acısına, belki de tükenmişliğinin, çaresizliğinin, acıklı halinin sebebiyeti başka bir nedenden dolayıdır ki, çözümsüz geçen gecelerin ardından kişi başka bir çözüm bulmaya karar verir: sevmekten vazgeçmek... ama yine de bu vazgeçişler, dönemsel dönemsel kendisini tekrarlayıp da, yeni yüzler görüp, kendisini yeni bir sevmekten vazgecmek lere bırakmaktan ibaret olan şeyden farklı değildir. kişinin o andaki acizliği, tutkusu, önlenemeyen aşkı, bitmek bilmeyen sevgisi, ancak boynuz kıvamına gelen ilişkiler sonucunda, sütten dili yanan tarafın sevmekten vazgecmek gibi aşktan kaçmayı gerektiren, kendisini aslında daha da acıya sevk edecek bir çözüm olayını bulmaya çalışmasıyla bitecek gibi görüntü veren sonuçlarla kapanmaya çalışır. ama sevmekten vazgecmek tutuklu kalmaktan, kendisini üç duvar, hafiften paslanmış bir parmaklıktan ibaret bir odaya hapsetmekten farksızdır belki de... zamanın, sevgisizi geçmediğini görmek, hatıralardan vazgeçmek kişinin daha ileriki dönemlerde devam ettireceği yaşantısından da belki de ''vazgec''eceğinin göstergesidir. bu nedenle de döngüsel bir olaydır, sevmekten vazgecmek
Sevmekten vazgeçilmez, sevmediğinin farkına varılır! Vazgeçmek, herhangi bir olayın ya da olgunun başlamasının veya devam etmesinin bizim elimizde olduğu durumdur! Ha sevmeyi ya da aşık olmayı kendi iradesi içinde kontrol edendir zaten ubermensch, o ayrı!
sevmek, bir zaman sonra omzunuza saplanmış bir ok gibidir, acıtır.
belli bir acısı vardır fakat sonra bakarsınız ki bu acıdan kurtulmak lazımdır.
oku omuzdan çıkarıp yaraya tedavi yapmak lazım gelir.
nihayetinde o okun çıkması olayı o kadar çok acıyı aynı anda yaşatacaktır ki onu çıkarmaya da gözünüz yemez.
hani U2 demiş ya "with or without you" işte öyle bir şey bu da.
sonra acıyı dindirecek şeyler ararsınız. ağrı kesiciler yutarsınız, antieflamatuar kremler sürersiniz.
fakat bilmez misiniz ki onlar sadece acıyı uyuşturur, hiç bir zaman yok etmez!!!
sonra da en nihayetinde acıyı dindirmek vakti gelmiştir nitekim bu dayanılmaz fakat dayanılması zorunlu bir acıdır.
sevmekten vazgeçilmez sevilenden vazgeçilir. onun sizi değil başka birini seviyor olduğu durumunu çoktandır göz ardı ediyorsunuzdur bu gerçeği kabul etmek sevdiğinizden vazgeçmenize sebeptir ancak onu sevmenize değil. yüreğiniz huzur bulana dek bu böyle devam edecektir ve tam huzuru bulduğunuzu düşünürken yeni bir dert kapınızı çalacaktır, ta ki bay/bayan doğru "buradayım!" diyene kadar. *