Karın boşluğunda git gide büyüyen yumru, boğazdaki kuruluk, kulakların uğuldaması ve etraftaki herkesle her şeyle bağının kopması, dünyanın sadece sizin etrafınızda döndüğünü zannetmen ve aslında onun zerre kadar zikinde olmadığını anladığın o an.
Sevmekte sevilmekte en lanet uyusturucudur. Hicbir sekilde kurtulusu olmayan, caresiz tek hastalik. Bitince rahatlarsiniz fakat yalnizlik vereme cevirir bu sefer, kan kusa kusa ezberlesiniz yalnizliginizi.
Unutmadan insanin kendinden daha onemlisi yoktur, bir de kendinden ayirmadiklarindan...
Her konusu açıldığında derin sessizliğe gömüldüğüm duygu. Sevdim mi unutamam sanırdım. Unuturmuşum ama yeni bir sorun varmış: yeniden sevmek. Bazen hayal ediyorum birini sevdiğimi de yok gözümün önüne gelmiyor kim olacağı. Hayal kurmaktan bile korkar oldum. Ya da kurduğum hayallerdeki karakteri kendime yakıştırmadım. Çocukken daha mı kolaydı bu işler? Her gün biraz daha büyüdükçe masum duygulardan uzaklaşıyorum sanki. Dış görünüş hayal ediyorum, para pul, eğlence. Eskiden sadece aşk kısmı vardı. Demek ki artık ruhumun istekleri farklı. Ya da bu adi dünyanın adiliğine uydum.
hakkını vermesi zor olan duygu. ama verirseniz, zorluklarina göğüs gererseniz, zirveye yaklaştıkça daha rahat nefes alirsiniz. her yer dağı terkedip eteklerinde dolanan yarım kaplerle dolu. sevin kardeşim, korkmadan sevin.
karşı cinse karşı olanı, cinsel sevgi ve merhamet arasında olsa gerektir. çünkü; cinsel aşk ne sınırsız cinsel fantazmagoryaların at koşturduğu bir yerdir, ne de bir hayır kurumudur. ortada bir yer tutar ve karşılıklı yaşanır, vesselam.
Sen hiç son kez sarılır gibi sarıldın mı? Son kez sarılırken çok sıkı sarıl diyen oldu mu? Olmadıysa iyi oku nasıl bir duygu olduğunu anlatayım sana..
Boğazın düğümlenir, gözünden 2-3 damla yaş süzülür, tutarsın sel olmasın diye, içinden hıçkıra hıçkıra ağlarsın.. Sen hiç içinden hıçkıra hıçkıra ağladın mı? Neden dışarı çıkmadı o haykırışlar biliyor musun, seni daha fazla üzmemek için. Senin yanında dökülmeyen o göz yaşları onlarca insanın olduğu başka bir yerde seni sevdiğimi son kez söylerken döküldü hem de hiç olmadığı gibi...
Seni çok sevdim kadın, beraber güldüğümüz her anda seni sevdim, beraber içtiğimiz kalori dolu kahvelerde, bana yedirdiğin tatlılarda bana yedirmediğin çiğköftelerde sevdim seni.
Bundan sonra icmeyecegim bira markasinda,gitmeyecegim pastanede sevdim seni.
Bilirsin tuttuğum takımı nasıl sevdiğimi, seni de öyle sevdim kadın. Her gördüğümde şampiyonluk maçına çıkan takımı görmüş gibi oldum, öyle heyecanlandım seni her gördüğümde, bilirsin bizim takımın şampiyonluk şansı hiç olmadı, belki o maça çıktıklarını ben göremeyeceğim.
Ama benim seni her gördüğümde umudum oldu. Seni her gördüğümde yüzüm güldü, seni her gördüğümde saçma oldum, seni her gördüğümde aşık oldum.
Dedin ya bana son günümüzde, yapmak istediğimiz herşeyi yaptık diye, biz senle hayatı yaşayamadık kadın. Doğan güneşe küfrettiğim günü hatırlarsın, ben her sabah doğan güneşe küfrediyorum artık.
Bazen radyoda bir şarkı çalar için parçalanır bazen okumak için bir dergi alırsın arka kapağında can yücel'in bir dörtlüğü olur 'seke seke ben geldim
sike sike gidiyorum' yazar darmadağın olursun. Seke seke ben gelmiştim sana kadın şimdi gidiyorum..
Sen kadere benden daha çok inanıyorsun kadın,seni tanıdıkça öğrendim farklı zamanlarda aynı şehirlerde nefes aldığımızı, aynı yerlerde yemek yiyip aynı yollarda yürüdüğümüzü. Kader o zaman karşılaştırmadı bizi, yaşamamız gereken başka günler, çekmemiz gereken başka acılar olsun diye yapmadı bunu. Şimdi ben bizi karşılaştırmayan o şehirlerin yollarına sövüyorum kadın.
Hani ismini söylediğimde bana kızmıştın, çünkü sadece sana kızdığında ismini söylerdim, bana söz verdirmiştin o gün, dünyanın en güzel o ismini söylemeyeceğim diye, şimdi isminden başka türlü hitap edemeyeceğim sana...
Seni çok sevdim kadın, bu yazıları sana yazacağım, bir gün sana kavuşana kadar sana yazacağım.
Bir hikaye anlatmıştın bana, 3 yıl sonra kavuşup ömür boyu mutlu olan bir çiftin hikayesi. Şimdi tek umudum kadının o kadına benzemesi, çünkü ben o adama benziyorum...
aah ah. ne güzel duygudur, hele ilkbaharda bir başka olur. yazın da bir başka olduğunu söyleyenler olur. onlar cezalarını allah'tan bulur. aah ah, neler çekmedi ki bu gönül, adeta bir şelale, oldu mu peki sence, böyle bir kifaye?
Karşı cinsten birini sevmek gerçekten çok zor. Belki de belli bir yaşın üzerinde olmanın getirdiği bir durum bu.
insanlar güzel şeylerin birdenbire, kendiliğinden olmasını istiyorlar. Sevmek ise öyle olmuyor maalesef.
insanlar nasıl olsa seçenek çok düşüncesiyle, karşısındaki kolayca eleyip, yeni insanlara yelken açıyor.
Sevmek ; kimi zaman rezilce korkuludur der Attila ilhan.
Sevmekten korkarız kimi zaman, belki de birini sevince, ona bağlanmaktan, sevgiye sürekli muhtaç hissetmekten korkarız.
insan ; olabildiğince her şeyden bağımsız, kendi kendine yetmek isteyen bir canlıdır. Sevmek ise kendi kendine yetmemek, bir başkasına muhtaç olmaktır.
Bir başkasına ; onu sevmeye, onun tarafından sevilmeye muhtaç olmak.
Muhtaçlık veyahut ihtiyaç bir insanı zayıf gösterir. Hele ki bu ihtiyaç bir başkasını sevmek ve sevilmek ise bu durum bizi daha da aciz gösterir ve bundan kaçınmak isteriz.
Şayet birini sevmek demek, sevmek istemek bir bakıma boyun eğmek, öncelikle kendinden vazgeçmek, acizliğini kabullenmek demektir.
Acizliğini kabullenmek ise insan için zor olandır. Kimi zaman da korkuludur.