Sevmeye ilk olarak aşk açısından değil, insanın özünü sevmesinin gerekliliğinden başladığını anlatıyor. Vermenin almaktan çok daha kıymetli olduğunu kavradım. Veriyorum ki sevgim kıymetli ve büyük, alıyorsun ki bana sevgi duyuyorsun.
Sigmung freud eleştirili bölüm vardı bunu destekliyorum.
"Sevgi bir etkinliktir; edilgen bir olay değildir bir şeyin içinde olmaktır, bir şeye kapılmak değildir."
Tutunacak bir dal olan Anne, baba, kardeş, tanrı sevgisini aşkla karıştırmayın.
"bir kişiyi ihtiyacımız olduğu için mi severiz, yoksa sevdiğimiz için mi ona ihtiyaç duyarız"
kitabın en taşşaklı sorgularından biridir. bütün hayatı boyunca bu "soru" dan kaçan bireyciklerimiz genelde okuduklarını anlamadıklarından , kitap için övgü dolu sözler sarfederler.
bir de kitap erkek bakış açısından ele alır çoğunlukla meseleleri ama nedense hanım kızlarımız pek düşkündür buna. okuduğunu anlamamak demiş miydim ?
"o coşkun tutku, birbiri için ‘deli’ olma, sevginin büyüklüğüne kanıt sanılır. bu olsa olsa o kişilerin daha önce içinde bulundukları yalnızlık duygusunun büyüklüğüne kanıttır." der eric fromm bu kitabında. Ve karşılıksız tek sevginin anne sevgisi olduğunu savunur.
sevgiyi insanın varolma sorununun çözüm yolu olarak gören kitap. her sayfasında sevgi hakkında farklı bakış açıları kazandıran, bu zamana kadar sevdiğiniz ya da sevdiğinizi zannettiğiniz her şeyi sorgulatan kitap. okumadıysanız zaman kaybetmeden başlayın.
içerisinde diktatör ruhlu annelerin çocuklarına küçükken olan bağlılıklarının büyüdükçe azalmasını; çocukları küçükken onlara olan ihtiyacına bağlı olarak onların kendilerine muhtaç bir varlık olmasından ötürü sevdiğini, zamanla yaşa bağlı olarak iradesi dışına çıkan çocuklarını eskiye oranla daha az sevdiğini açıklayan kaliteli bir kitaptır.
"Sevgi; iki insanın birbirlerine varlıklarının özünden bağlanması, dolayısıyla herbirinin de kendisini varlığının özünden tanıması durumunda doğabilir ancak. insan gerçekliği de, canlılığı da, sevgisinin temeli de işte bu ''özden tanıma'' yaşantısında yatar. Böyle yaşanan sevgi sürekli bir meydan okumadır; bir dinlenme yeri değil, tersine, birlikte oluşma, büyüme ve çalışmadır; uyum ya da çatışma, neşe ya da üzüntü olup olmaması bile önemsizdir artık; temel gerçek şudur: iki insan birbirlerini varlıklarının özünden tanırlar, kendilerinden kaçmak şöyle dursun, kendilerini buldukları için bir olurlar. Sevginin varolduğuna bir tek kanıt vardır ancak; bağlılığın derinliği, seven kimselerin canlılığı ve güçlülüğü; Budur sevginin bulunduğunu gösteren meyve."
sevdigimi sandigim, icten ice sevmedigimi de bildigim pekcok kisiyi sevmedigimi kesin olarak anlamama yardimci olan kitap. ben daha baslarindayim kitabin. kitabi bitirdikten sonra bir kitap okudum hayatim degisti der miyim bilmiyorum o biraz iddiali bir cumle ama yazarin okuyucuda bir farkindalik yarattigi kesin. kitapta üzerine dusunulecek cok sey var.
kitabin bendeki cevirisi payel yayinlarindan ve cevirmen hanim beni bagislasin ama cevirisi cok da iyi olabilirdi. bir gün belki kitabi orjinalinden okur, daha iyi karsilastirma yaparim belki. kim bilir.
Sevmenin de diğer sanatlar gibi özverili ve disiplinli çalışmayla, sabırla ve zamanla gerçekleştirilebilecek bir üretme hali olduğunu iddia eden kitap.
(bkz: erich fromm)