bugün

şimdi radyoda denk geldiğim ve nekadar güzel bir şarkı olduğunu hatırladığım ege şarkısı.hep yazı çağrıştırıyor bana.
sözleri;
gözlerim görmez ellerim tutmaz olmuş
anılarla yaşamak ayrılıktan da zormuş
söylenen her şarkı
bana seni anlatırken
sen sonsuza dek sevildiğini bil yeter
sen, sonsuza dek sevildiğini bil yeter

kader böyleymiş meğer
sonumuz ayrılıkmış
bunca zamandır yaşanan
sadece rüyaymış
işte geldi sevgilim
uyanma vakti artık
sen sonsuza dek sevildiğini bil yeter

küçük birer kelepçeymiş ellerimizi bağlayan
belki bir dokunuştu seni vazgeçilmez kılan
şu garip yüreğimde
yalnız yalnız sen varsın inan
sen sonsuza dek sevildiğini bil yeter
sen, sonsuza dek sevildiğini bil yeter
egenin rahatsız eden sesine rağmen insanı alıp götüren güzel ötesi şarkı.
ufak yerlerde ege detone olsa da, insanin icini kmi zaman kipir kipr yapan muzigi, kimi zaman huzun deryasina salan sozleri ile; cok feci derecede her daim dinlenebiliteye sahip, mukemmel ege sarkisi.
Hayattan ve sevgiliden yenilen tekmeden sonra,kuyruğu bacakları arasındaki kedinin ses tonuyla söylenen son cümledir.
şu anda dinlediğim ve ege'nin tekrar tekrar dinlenebilitesi olan ender şarkılarındandır. Adama zerre sempatim varsa o da bu şarkı yüzündendir efendim...*
daha fazlasını, ilerisini bilme, neler düşündüğümü, yüklediğim anlamları, hayal kırıklıklarımı, gidişinin hüznünü, gelmeyecek oluşunun acı verdiğini, parçalarımı gözyaşları içinde nasıl topladığımı, darmadağın halimi, çay bahçesindeki sessizliği bilme... öğrenme de hiç... daha fazlasını bilme... bilme hiç senden sonraki beni, sensiz uykularımı, sen dolu rüyalarımı bilme...

hiçbir şeyin olmadığını, bendeki her şeyi giderken götürdüğünü bilme... senden sonra bende olanları bilme...

hala seviliyorsun ya işte bunu bil, her gece bilinmezliğe yumarken hasret kaldığım gözlerini...

sadece; sevildiğini bil yeter...

yeter mi?
itici bir sese sahip olan ege'yi bile sevme nedeniniz olabilecek kadar guzel ve anlamli sarki.
(bkz: sonsuza dek sevildiğini bil yeter)
bu tanım yapma olayı bazen iyi de kimi zaman sıkıyor afedersin.
tanım işte he; ege şarkısında geçen söz.

al işte yazacaktım bi' dünya şey en damarından. bitti gitti.
ege şarkısında geçen söz lan işte. "küçük birer kelepçeymiş ellerimizi bağlayan" diye de devam ediyor.
ediyor da, gel sor bakalım nasıl ediyor?
düşün. gözüne sokmak mı lazım illa bunu, düşün diye diye.
yastığa koyduğun zaman başını yaşanmamışları düşün, adsız, başlıksız, tanımsız kalanları düşün.

yazık be!

bir başkası sonsuza dek birini sevebiliyor mu hala acaba?
denenmeye müsait.
büyük bir ihtimal sevgilisine daima seni seviyorum demek istemeyen erkeğin sözüdür.

-aşkım beni seviyor musun.

* evet

-duyamadım.

* evet dedim ya lale.
-neye evet.

* sorduğun soruya.

-seviyorsun yani.

* evet lan lale seviyorum, sonsuza kadar seviyorum ve seveceğim tamam mı.
belki sonsuza dek sevildiği değil de sonsuza dek hatırlaması gerktiği vurgulanmış olan sözdür. hani ben seni bir zaman sevdim sonsuza dek bunu bil. olabilir neden olmasın?
yeni sevgilisi varmis. ve benimle gorusmesini istemiyormus. maille veda etti bana anlatti durumu. tum mutluluklar senin olsun demis. mutluluk mu kaldi bundan sonra? boyle veda etmek hic yakismadi onca guzel gune. ama yapacak birsey yok. kalbim seni cok sevmisti. hala da seviyor sanirim. oyle ya sirf sana benziyor diye asik olmustum bukete. artik yapacak birsey yok. hoscakal. ve sonsuza dek sevildigini bil yeter bana. asla kimseyi senin kadar sevemeyecegim.
arka fonda eski bir kırkbeşlik çalıyordu, kim olduğunu ne olduğunu bilmiyordu adam; ne zamandan beri çaldığını da... yeni fark etmişti müziğin tınısını...

parmaklarını şıklatarak eşlik etmeye başladı; her zaman bunu yapardı zaten. yerdeki ahşaplar gıcırdayınca durdu birden; eşikte "o" vardı. elinde koca bir bavulla...

bavulu hatırlıyordu adam; bu bavulla seyahat etmişlerdi hep. hawaii'ye, londra'ya, maldivler'e, dubai'ye, hindistan'a... her yere bu bavulla gitmişlerdi. havaalanında sürekli sorun çıksa da bu bavul onların vazgeçilmeziydi.

şimdi ise bavul gidiyor ama adam kalıyordu. bir an düşününce titredi adam; üşüme gelmişti. ayrılık fikri ilk defa bu kadar derin işlemişti içine... sanki bavulu görünce dank etmişti her şey; evet bitmişti ve gidecekti "o", kraliçesi gidiyordu ufacık imparatorluğunun, hayatının son beş yılının temel taşı, her şeyi...

gidiyordu işte... bir onur akın şarkısı gibiydi, veya ipek ongun romanı gibi; fazlasıyla ağdalı ve ağır. o kadar ağır bir duygu yüklü ki, hissedilemiyor bile; derinin altına ulaşamayan iğneler gibi, saplanıyor ve kırılıyor...

bavulun tıkırtısı durunca adam düşüncelerinden sıyrılıverdi; gidiyordu işte, son bir bakışı vardı kahverengi gözlerin, sırf o bakışı defalarca görebilmek için bu anı tekrar tekrar yaşamayı kabul edebileceğini düşündü birden. sonra yüreği ağlamaya başladı adamın... burnu sızlamaya başladı, eliyle sertçe tuttu burnunu ama engel olamadı yüreğine, susturamayacaktı...

hani kanepede oturup hiç konuşmadan beklerdi ya "o", gene beklesin istedi adam; sonsuza kadar beklesin, lütfen beklesin; hiç konuşmasa da olur yeter ki gitmesin...

ama olmadı... her dilek gibi bu da gerçekleşmeyecekti zaten ve kadın arkasını döndü, ahşap daha bir gürültüyle gıcırdıyordu sanki, her adımı adama hissettirmek için daha bir ses çıkıyordu...

elini uzattı hafifçe kaldırdı, ağzını araladı "dur" demek istedi, diyemedi, saatlerdir sustuğu için boğazı kurumuştu; kuru bir homurtu süzüldü atmosfere...

kadın kapıyı açtı ve bavulla beraber çıktıktan sonra kapıyı kapatmak için uzandı. adam son bir hamle yapıp kapı kolunu tuttu, kendine doğru çekti; kadın da içeri doğru yalpaladı. göz göze geldiler.

kadın ağlıyordu, adamın yüreği daha beter oldu; "bil..." diye fısıldadı; "sonsuza dek sevildiğini bil..."

kadın başını salladı, adamı son kez öptü. gözyaşının tuzu dudaklarına bulaşmıştı, adamın alacağı son tat bu olmuştu...

kapı sertçe kapandı...
yanı başında olmadıktan sonra laftan ibaret olan söz.
körkütük aşık olan kişinin sevgiliye garantili sözlerden biri.
en ufak bir kızgınlıkta unutulup gidilecek bir söz.. sonsuza kadar sevildiğini bil ama kızınca gözümün seni görmediğini de bil, en ufak bir şeyde tüm lafımla her güzel şeyi bitirebileceğimi de bil. sonsuza kadar da sevildiğini bil.
kendi içinde kendi kendisiyle çelişebilecek bir söz işte..
kimse sonsuza kadar sevilmez ki sadece içini biraz burkar. oda kaybetmenin verdiği bi acıdır, geçer.
lisede çok sevdiğim bir insan adına için için dinlediğim şarkı.belki şarkı haklıydı.belki ona duyduğum hayranlığı kimseye duymadım.acı çekiyorum sanıyordum.acı ne demekmiş bilmiyormuşum.yıllar ne de çok değişik yerlere sürüklüyor insanları.o benden ben ondan habersiz.hala saklıyorum aldığı soho(çikolata)kabını.soru çözdüğü kağıdı.anlamı farklı.bu aşk değil belki saygı.
yıllar sonra şuan itibariyle dinlediğim şarkı bira fm bildiğin azıma sıçtın yahu ne diyem plajda mı diyem sana!
"allahım ne olur bana bir daha bu şarkıyı dinletecek şeyler yaşatma."

dediğim ve dinlemekten hiç vazgeçemeyeceğim şarkı.

http://www.youtube.com/watch?v=jgd3FHblvvw
o kadar kırmana rağmen gitmek çok zordu, emin ol.