Bir nevi etki tepkidir.
insan karşılıksız sevginin getirdiği ağır yükü kaldiramadigi zaman o kisiye karsi nefret etmeye baslar.
Nefrette sevgi gibi yoğun bir duygudur.
nefretin bittiği yerde ise hissizlik baslar.
geleceğin, geçmişte yaşananlar üzerine inşa edilmesinden olsa gerek herkesin başına gelebilecek olay. sevilen birisinden beklenmeyecek bir davranış, "bu kapı sağlam" diye güvenle yaslanmaya ama çatırdaması sonucu yere düşmüş gibi canın yanmasına neden olur. nefretin sevgiye dönüşmesine göre daha sık yaşanır. insanlar genelde pozitif yaklaşırlar çünkü yeni birilerine.
eski sevgiliden nefret etmek ya da etmemek cok buyuk bir onem arzeden bir durum degildir. lakin bu nefret asla kalici olamaz. cunku terkedilis ya da ayrilis sonrasi surec cok komplekstir. vurdumdaymaz takilmaya calisip kendini kandirirsin sonra 3 gun gecmeden onsuzlugun ne demek oldugunu gorursun hayatin kayar. umut etmek istersin canlandiramadigin icin cildirirsin. onu istersin ulasamadigin icin yikilirsin. hee bir de ondan kotu bir kac davranis ya da soz gelirse senle alakali iste o zaman da saflasirsin. cunku deli gibi seviyorsun ama yasananlara anlam veremiyorsundur. bu durum akil karisikligi yaratir, onla ilgili her seyde yasarsin bunu artik. onun bu davranis ya da sozlerinden nefret edersin, daha dogrusu nefret sanarsin. sonra an olur oyle bir sekle girersin ki, ona ulasmak icin herseyini feda edebilirsin. bakarsin ki o nefretin seniz olmuyor diye uzayip giden haykirislara donusmus. ama ne yazik ki care yoktur ancak bunun acisini cekersin ve tek seyden medet umarsin artik o sey yanlizca zamandir. 2 ay 1 sene 5 sene 15 sene belki de hic gecmeyecek bu durumun son bulmasi ancak zamana baglidir artik. nefret bu surec icerisinde kisinin hissettigini sandigi ancak aslinda onsuz olusuna isyan etmesi olan bir durumdur ve asla sevilmeyene duyulan nefretle bir degildir. eger sevilmis kisi yillar sonra bile akildaysa o an hissedilenin sevgiden baska bir sey olmasi da mumkun degildir zannimca...
eskiden kişiye mutluluğu çağrıştırıken o obje elbette sevilirdi. şimdi aynı obje mutsuzluk huzursuzluk veriyorsa ondan nefret edilir. buradan anlaşılıyor ki gerçekten kafasına takmayan bir kişi yani o objeyle bağlantılarını koparmış kişi nefret bile duymaz. başa gelenler yüzünden o kişiden nefret ediliyorsa eğer aslında kendi kendini bu duruma düşürdüğü için kişinin kendisine* kızmasıdır. geçer..
hz.ali'nin konuyla ilgili bir sözü kulağıma küpe olmuştur. şöyle der mübarek; birini çok sevme gün gelir düşman, birine çok düşman olma gün gelir dost olursun.
orta karar olmak iyidir her duyguda ve adımda. ne güzel söylemiş, ne güzel...
insanın içinde hala bir şeyler kaldığının kanıtıdır. bir kişiden nefret bile etmek ona karşı hala bir duygu taşıdığınızın göstergesidir. nasıl sevginiz bir şekilde nefrete dönüştüyse, yine bir şekilde tekrar sevgiye dönüşme ihtimali vardır. ama ne zaman karşı tarftan artık nefret bile edemeyecek kadar kopmuşsanız olay o zaman gerçekten bitmiştir.
kaybettiğinde içindeki sevgiyi yerine göz diken, çöreklenen ama istif ettiği yeri terkeden çok duygu olur ki en acelecisi sanırım öfkedir aralarında. yanıltıcı özelliğiyle en sevdiğim hislerdendir ki akıldan geçen ile davranış arasındaki tutarsızlıkların sebebidir kendisi. aldanırsan vay haline akıllıysan alt etmeyi dene.
akabinde sırayla başka başka hisler alır sevginin yerini. azaldıysa da böyle bittiyse de öyle. sıralama farklı olur belki ama sen kabul edene kadar sevginin bittiğini türlü badireler atlatır zihin ve yürek. işin tuhaf yanı bahanesi olur çoğu insanın bunlar, idrak etmek istemediklerinden belki bittiğini. hisler ardına saklanırlar ki sanıyorum öfkenin oyunlarına teslim olurlar.
başlangıçları binbir hevesle yapan lakin neticelerine katlanamayanlara tahammülsüzlüğüm. öyle ya bitmez sevgi. bittiyse sevmemişsindir hiç. sevdin sanmışsındır. öyle olmasa bitmez çünkü sevgi. ne kolay buna inanması.
biter sevgi. yıllarca sevdiğin bir şeyden vazgeçebilirsin bir gün. sevmeyebilirsin benimsediklerini. nefret edebilirsin en sevdiklerinden. sabit değil hiçbir his. sabit olmasını umduğundan, yer değiştirince bir şeyler hazmedemezsin ama sen.
kabul etmek istemediğinden öne sürersin öfkeni, anlık olduğunu iddia edeceğin nefretini, biriktirdiklerini... "kincisin" dediklerinde en ağır ithamlardan olacaktır bu sana göre, birikenleri unutmamış olacaksındır sadece. kin mi hiç tutmamış olacaksındır. tüm bunlar anlık, günlük, gelip geçici hislerden olacaktır. sevgin aynı kalacaktır, hiç azalmayacaktır, bu hisler sevgini baltalamayacaktır. doğru ya nefreti dizginlemekten zordur bir sevginin bittiğini kabullenmek. her babayiğidin harcı değil "sevmiyorum artık" demek. karşındakini ikna etme gayretinden vazgeç bir kere, artık sevmediğini farkettiğinde içindeki huzursuzluğun nasıl sona erdiğini düşün bir kez.
zira biliriz ki sevgi varken dahi zıttı olan hisler barınabilir yürekte. aynı kişiye farklı onlarca his duyabilirsin farklı zaman dilimlerinde ama nefret girdi mi o yüreğe, belli etti mi kendini dilde yahut gözde arama sevgiyi içinde. bittiğinde sevgi yerine çöreklenen son histir nefret. ağırdan alan, yerleşti mi o yeri bir başkasına bırakmayan...
olmaz olamaz olabilemez nefrete dönüşen sevgi zaten hiç sevgi olmamıştır,nefret edilen eski sevgili ise zaten gerçek anlamda hiç sevilmemiştir.işler kotuye dondugunde bile sevdigin insanın geçmişten gunumuze gelen en küçük iyi bir hatırası dahi hatırlandıgında o sozde nefretin ustune bir çarşaf çekmeye yeterlidir.
kişinin kendisini "arkadaş nasıl sevmişim o kadar ya?", "nasıl katlanmışım onca zaman?" gibi sorularla sorgulaması durumudur. bok yoluna gitmek veya doğru yolu bulmaktır, bünyeye göre değişir o.
sevgiye karşılık bulmak zordur, ama nefretin karşılığı hep vardır. aslında sevdiğini kaybetmemek için nefret eder insan, hatta karşısındakinin ölmesini, geberip gitmesini diler içinden. bir nebze olsun daha rahat hissedeceğine inanır.