bir sonbahar sabahında güneşin inzivaya çekilmeden son kıyağını yaptığı güneşli havada bir banka oturup kuşlara simit ikram edip Mehmet erdemden olurya'yı dinlemek..
dağ, tepe dolaşmak, keşfedilmemiş yerler keşfetmek, ormanın içinde kamp yapmak, bisiklet sürmek bazen hiç konuşmadan saatlerce oturmak, arada sanat konuşup gaza gelip müze ve sanat etkinliklerine katılmak, bazen abartılı şekilde gülmek, avrupanın bir ucundan diğer ucuna araba ile gezmek vb... çok hayal kurdum sanırım.