Yazarlara yoneltilen bir soru. Mesela sevgiliniz ciddi bir kaza sonucu geri kalan hayatında tekerlekli sandalyeye mahrum kaldı. O artık bir aciz. Ne yapardınız?
Ben böylesine aciz, zavallı, acınası bir insanı sevgilim diye yanımda gezdirmem tabiki. insan elbett uzulur ama yapacak bir şey yok. Onun şanssızlığı.
her sağlıklı insan bir engelli adayıdır. başımıza ne zaman ne gelecek bilemeyiz. benim başıma da gelebilir düşüncesiyle hareket edip ona daha sıkı sarılır, her anlamda yanında olmaya devam ederdim.
bir insanın verebileceği en büyük sınav olsa gerek.
aslında geçmişte böyle bir yaşanmışlık mevcut.
kısaca anlatayım.
bir öğretmen adayı arkadaşım motosiklet tutkunluğunun kurbanı oldu ve feci bir kaza geçirdi.
bir kaç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra sağ ayağı kesilmek zorunda kaldı.
süreç atlatılıp kendine geldiğinde nişanlısı hasta yatağında kendisini ziyaret etmişti.
arkadaşımın ilk tepkisi içimizi acıtmıştı.
nişan yüzüğünü uzatıp -senide kendimle perişan edemem, demişti.
tabi bu davranışı karşılık bulmadı.
şimdi evliler iki de çocukları var.
bu mevzu arkadaşlarımız arasında hep tazeliğini korudu.
gerçekten birini seviyorsan ve ona bağlılık duyuyorsan şartlar ne olursa olsun terk etmen mümkün olmuyor.
keşke günümüzde tüm sevgiler ve dostluklar bu fedakarlıkları yapabileceğin düzeyde olabilse.
Sevdiğim kızı düşündüm. Ömür boyu taşırdım sırtımda. Ancak o bunu istemzdi . Beni kendinden soğutup ayrilmaya çalışırdı. Okadar vicdanlı biriydi . Ben ama ne olursa olsun bırakmazdım.
Daha iyi işte, kimselere yar olmayacak artık sadece benim benim o der evine yerleşirdim.
Şaka bi yana, ilk başta "ömür boyu bakardım" gibisinden şövalye vari laflar atıp tutmak kolay ama bu gaz muhtemelen en fazla altı yedi ay sürer. Sonrasında sağlam olan sevgili -insanoğlunun doğası gereği- dışarı açılma ihtiyacı duyar.
Yaş burada çok önemli bir faktör gibi otuzuna kadar böyle bir olay başınıza gelirse, o ilişkinin sonu bir yere çıkmaz; ama 40-50 yaş gibi yaşlarda ilişkiyi daha pekiştirici bile olabilir.