Koltuk değnekleri elinden alınmış bir sakat gibi kalmaktır. O özel ilk aşk ilk sevgili toprak sarmıştır. Sigarayı bırakan aklıma edeyim. Neyse konuya gelelim. insanın içindeki kıyamettir.
Allah korusun öyle bir şey olursa ben yaşayamam. Yaşayamayacağım için de hiç sevgili edinmiyorum kendime. Mazallah ölür mölür dediğim gibi ben yaşayamam evet.
hayatında hiç deniz görmemiş adama suda boğulmayı anlatmak gibidir. Siktir edin buraya yazacaklarımızı falan. hiç gelip okumayın burayı.
Bazen de fiziksel değil, ruhen ölürler. Ruhen ölmeleri de insana derin acılar yaşatır.
Dün yaşayan birinin bügün cansız bedenini görmek,
Ve tam olarak neyin eksildiğini anlayamamak.
Canlı ve cansız arasındaki farkı acıyla keşfetmek.
O bedenin artık yavaş yavaş yokolacağına ağlamak,
"yok olmak" fiilini aslında tam anlamıyla anlamak.
Yok olmak hiç var olmamaktan milyonlarca kat daha acı.
Bu aslında tanrının bir insanı bir daha asla iade etmemek üzere ellerinizden çekip alması.
Senelerce sevdiğiniz. Zamanla alışkanlığınız haline getirdiğiniz bir insanın aniden yokoloşu.
Sonsuz bir boşluk.
Yeri dolmayacak bir çöküntü.
Dün belki şefkatle okşadığınız bir tenin yarın yavaş yavaş çürümeye başlayacağı gerçeği...
Bügün tutuğununuz elin yarın kurtlar tarafından sindiriliyor olacağı laneti...
Herkes kaybedecek sevdiğini, sevdiklerini.
Belki de yeniden bir araya gelme şansınız hiç olmayacak.
Şimdi ben kocam, sevgilim ölürse hayata küsüp bi daha da hayatıma başkasını ölene kadar almama taraftarı bi insanım.
Ama bi tane erkek arkadaşım bana çok büyük itlik yaparak ayrılmamıza sebep olmuştu. Şimdi bu adam kazara bunu yapamadan ölseydi, ben böyle bi it için hayatımı mı bitirecektim. Bu açıdan düşünüyom arada hep.