Ayrılanların hepsi geri döndü. O yüzden yeniden böyle bir şey duyarsam sadece içimden gülerim. Oda döner. Sizde üzülmeyin. Yalvarmayın. Ben onu öğrendim. Asla yalvarma. Sadece uzun bir mesajda içinizi dökün. Söyleyemediklerinizi söyleyin mutlaka. Aklınıza takılanları sorun. Bütün hepsini paylaşın ki konuşma bittiğinde içinizi yiyip bitirmesin. Eğer bir kızsanız asla tekrar mesaj atmayın.
-Ayrılmak istiyorum Suat.
-Ne diyon la sen?
-Ayrılmak istiyorum diyorum.
-Neden?
-Artık ilişkimizde heyacan bulamıyorum ve bu beni sıkıyor. Sinemaya ve konsere gitmekten başka bir şey yaptığımız yok.
-Ne olmasını istiyorsun peki?
-Farklı şeyler istiyorum.
-La napacaz uçağa binip sonra paraşütle mi atlayacağız? Yoksa sörf mü yapacağız? Alla alla iyice kafayı yedin sen Nejla.Oysa daha 40 yaşında da değilsin ki, diyeyim menapoza girmiş...normal.
-Dalga geçmeyi bırak, ben ayrılmak istiyorum.
-Tövbe yarabbi, tövbe. Valla sen kafayı yedin.
-Hayır, ben kafayı falan yemedim. Sadece bu ilişkiden çok sıkıldım.
-Ya tamam, ne halin varsa gör. Kadın değil misin? Hepiniz aynısınız. Heyacan bulamıyormuş da bilmem ne. La bırak.Sen de ki ben sevmiyorum seni. Böyle aptalca bahaneler üretme bana.
neden diye sorulur. cevaba göre. iyi hadi gibtir git denilir. ve uzaklaşılır. bir de serbest kalmanın verdiği rahatlıkla bir sigara yakılır. yalnızlığın tadını çıkarın arkadaşlar.
bu arada adgg sen ne kadar kötü bi sevgilisin ya ilgilenmiyo diye kaç kişi ayrıldıysa artık direkt sebep olarak onu veriyor pisliiiik.
Bir de bu cümleyi kurmadan ayrılma durumu vardır ki allah düşmanıma göstermesin. Çeker gider. Tek kelime etmez. Yaşadığımız onca şeyin hiç mi önemi yoktu ki bir elveda bile etmedin diye sormak istersin her defasında ama buna bile değmeyeceğini düşünürsün ardından. Hayatının en aptal anlarını yaşadığın aylar sonra gelir aklına. Her şeyin bir şaka olduğuna inanırsın saf, temiz bir yürekle. Sanki gelicekmişte hiç bir şey yokmuş gibi devam edicekmişsiniz gibi. Dedim ya safsındır işte. O başka biriyle sevgili olur. Sen hala onu düşünürsün. O bir başka kişiden ayrılır daha da yenisiyle sevgili olur ama sen hala onu düşünürsün. Tam bu sırada onun kötü biri kendininse iyi biri olduğun gelir aklına. Ama hayat hep ona gülmüştür. Sen mutsuzluk çemberinden dışarı çıkamazken o her anın kıymetini bilip gününü gün etmiştir. Aferin lan hayat dersin. Her şeye küstüğün an o andır işte. **
küçük iskenderden şu ünlü şiiri ona armağan edilmesi gerektir.
dün gece, ağzından ağzıma fışkıran sözcükler
-bir ihanet nüvesi-
ve o gize bürünmüş yaşlı masal kahramanları
ve 'sen sus çocuk' gag'leriyle süslü tiratlar
ve perde kapandı! artık tiyatrolar hela olacak!
artık ayrıldık, aşkımız bir rüzgâr gibi geçti!
aşkımız bir günahtı, ve bir yaz günü bitti!
unut sana yazdıklarımı ve unut sevişmelerimizi
memelerini geri al ve geri ver penisimi
ulan istanbul! bu bana reva mıdır?
ulan o denli sevmişim, müstahak mıdır?
ktirip gidiyorum başınızın çaresine bakın
arabesk dinleyeceğim işte!
rakı içeceğim
intihar edeceğim
kıçınıza kına yakın!
sürekli yaptıklarından şikayet eden sevgiliyle konuşurken; nolucak bu durum diye sorduğunda tam pohpohlanmayı, ben ettim sen etme, bir daha olmaz gibi şeyler beklerken akabinde ayrılcaz bu kadar basit demen üstüne dehşet bir şekilde bozulur. daha sonra söylenmesi gereken ise; nasıl oldu rengin değişti.
einstein in görecelilik kavramını kalbinizde ispat ettiğiniz andır.
bir an, yani o an belkide o ilişkiden dahada uzun süren bir andır.
bir anda, yani o anda tüm ilişki belki bir belki yedi yıl ay yada gün bir an içine sıkışır, belkide sıkışmaz, serpişir yada safları sıklaştırır türlü enstanteneler yapar ama o anı yani anı hissedersiniz. *
tuhaf bir boşlukta hisseder insan kendini. bir kaç gün böyle leyla gibi dolaşır, üstündeki yük kalkmıştır, alışkanlığın verdiği burukluk hakimdir bünyeye. yoktur artık o. işte öyle bir şey.