acıdır.....ağırdır....etrafınızda o kadar kalabalık varken sizi seven değer veren... sıfırdır gözünüzde herşey........ gizli gizli ağlarsınız ....'hergün sonbahar sensiz üşüyorum' tek şarkı olmuştur dilinizde....o ölmüş yok olmuş gibi hissedersiniz üstelik vücudunuz ölüm döşeğindeki gibi halsizdir cansızdır takatınız kalmamıştır, yalnız kalmak istersiniz,his denen şey yok olmuştur....o varken telefon sessizdeyken o yokken seslidir....bi an çalsa o mu diye yüreğiniz hop oturur hop kalkar,, bi msj gelse ondan mı acaba diye yapışırsınız kaldı ki ihtimal bile vermezsiniz,aramıyacağının bilincindesinizdir, acaba karşılaşırmıyız diye geçer aklınızdan, iş çıkışında kapısının önünden geçersiniz hızlıca evin ışığını yanık görürseniz acı içinizi burkar....hadi herşeyi bi kenara bırakalım düşmanmıyız ki bi merhaba bile diyemiyoruz onca yaşanandan sonra diye hayıflanırsınız ....bu acı aylarca sürer belkide hala sürüyordur ....
ölümden beterdir. gerçekten. eğer zamana karşı ayakta durmayı başarabilirseniz, er ya da geç birgün mutlaka geçecektir. geçmediği durumlar da oluyor. biz yine de iyi tarafından bakalım.
lise yıllarında sevdiğiniz insandan ayrılırsınız,ilk ayrılığı yaşadığınız için etkisi biraz ağır olur.askerde sevdiğiniz insandan ayrılırsınız,etkisi yine ağır olur.eşşek kadar adam olursunuz,ayrılığın etkisi yine ağır olur.kısacası bu boktan şeyin etkisi her yaş grubu için aynıdır.
gerçekten sevmişseniz, kötüdür.
insanı insanlıktan çıkarır, ölmek istersiniz, ölemezsiniz.
yastık üstüne koyuğunuz zaman başınızı gözyaşlarınızın ıslaklığı ile uykunuz kaçar.
unutmak istersiniz, kendinizi başka hayallere, anlamsız düşlere, niteliksiz etkinliklere adarsınız, televizyon izlersiniz, film alırsınız, çikolata yersiniz, limonlu dondurma komasına bile girebilirsiniz fakat ayrlmışsınızdır.
nafile çabalar sonuçsuzluğu değiştirmezdir.
ayrılmışsınızdır.
gözlerinin gözlerinize eskisi gibi bakamayacağı gerçeğidir sizi bitiren,
soğuk ellerini ısıtmak için tutamayacağınızı bilirsiniz,
adını söylerken eskisi gibi olmayacaktır ağız kıvrımınız
ve
bir daha asla ayrılmadan önceki ''an''lar kadar değerli olmayacaktır,
ondan gizli işler çevirme hevesi.
bitmiştir artık.
sessizce bir kenara oturup kendinizle kalırsınız,
yalnızığınızı oturtursunuz karşı koltuğa,
baş başa kalırsınız.
siz konuşursunuz ama cevapları asla bulamazsınız.
en sonunda zamanla unutursunuz olan biteni,
her şeyin bitişine alıştırırsınız kendinizi,
hatta başka birine bile alışırsınız,
onu başka biri ile bile görmeye dayanabildiğinize inandırırsınız kendinizi,
yalandır oysa tüm bu olan bitenler.
aşk varsa ayrılık olmaz hiç bir zaman,
dediği gibi attilla ilhan'ın
''ayrılık da sevdaya dahildir.
çünkü ayrılanlar hala sevgili.''
kendinizi kandırırsınız, unutmaya çalışırsınız, hatta başardığınızı sanırınız
ama bir gün gecenin bir vakti yolda yürürken bir büfenin kısık sesli radyosunda bir şarkı avcuna alır sizi, kaçamazsınız.
her dakika korkusuyla ilişkiye daha da sarılmaya yol açar, ama hem sarılmayı hem de fazla kapılmamayı düşünürsünüz.
dengesizleşir, saçmalarsınız.
edit: imla
öyle sevmişsindir ki yıllarını vermişsindir. ancak olmaksızın bitmiştir yıllarını verdiğin insan senin sevdiğin insan değildir artık bambaşka biri olmuştur. yutkunamazsın, susarsın artık demir almak gelmiştir bu limandan.... tarifini yapamadığın binlerce duygu topluluğudur bu olay.
mesajla ayrılınırsa ve bir daha görüşülmezse yarım kalmış iş gibidir.Konuşarak ayrılmak ve söylenenlerin çekinmeden söylenmesi yararlı olur erkeklik yapıpta söylemezsen sonra içinde kalma durumudur.
ayrıldıktan sonra bir çok evre oluşturuyor sanırsam. ilk evre boşluk.bi şeylerin farkına varmaya çalısırsınız. aksamları uyuyamazsınız. uyuyamadıgınız için sinirli snirli gezersiniz. gözleriniz agrır gunduzleri. ama hep dusunursunuz onu. acaba arasam mı diye. bu arada sizin telefonunuz hiç çalmaz. hiç mesaj gelmez. gelen mesajda sadece gsm operatorlerının gonderdıgı yok sunun sarkısı geldi yok artık daha guzel konusacaksınız vs dir. duygusuzdur gelen msjlar. hani nerde kalmıştır seni cok özledimli seni çok seviyorumlu msjlar diye dert yakınırsınız. bi kaç gün gecer yeni bir evreye girersiniz. bunalım. artık nerede oldugunuzu nereye gittiginizi biliyorsunuzdur. sevgilinizden gelecek bir msj bir haber bir işaret için yırtınmaya devam edersiniz. milyonlarca kez dinlediğiniz sarkıyı artık uykusuz gecelerinizde balkona cıkıp yıldızlara söylersiniz. yada nostalji yapıp gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar diye sarkı tutturup biraz neselenmeye calısırsınız ama olmaz içeri girdiğinizde yıldızlar bile sizi bırakmıştır. yine yalnızsınızdır. sevgilinizi aramaya karar verirsiniz. ararsınız ama telefon acılmaz. duygulanırsınız şair olmadıgınız halde bi şeyler karalarsınız...
kesik kesik gelen bir ses,
kalbimde umut
aklımda neşe
gözlerimde parıltı bekliyorum
kesik ses devam ediyor
her geçen zaman korku
üzüntü artıyor
hani nerde kalıyor sevinç,umut
açılmayan cevapsız kalan bir arama daha
hayatıma hoşgeldin
üzüntünle umutsuzluğunla
hoşgeldin
bi süre sonra bi daha ararsınız. bu sefer karşı taraf yanıt verir
-alo
-merhaba nbr?
-iyilik senden naber
-iyi işte nolsun uyuyamıyorum
-bende deli gibi uyuyorum
sessizlik
sessizlik
sessizlik
-iyi tamam ben nasılsın diye sormak için aramıştım
-tamam
-hadi iyi geceler
-sana da
-emin ol
hayal kırıklıgı. sevgiliznizn size geri donmesini isteyecegini sanmıs olmanıza ragmen pırıltı bile görmezsiniz. yıkılırsınız. değirmen tasları arasında ki kalbiniz biraz daha ezilir. gitgide kaybolan ruhunuz donar soguktan. msj atarsınız sana verdiğim ruhu bana geri verdin ama bana geri gelmek istemiyor dısarda kaldı diye cvp gelmez. 3 evreye girersiniz. boşvermişlik. artık ümidiniz kalmamıştır. yapacak bi şeyinizde kalmamıstır. dinlediğiniz sarkı artık kulagınızda yer tutmustur. uyku düzeni denen bişey kalmamıstır. gözlerinizin altında ki morluklar artık sizinle yasamaya alısmıstır. aslında siz onlara alışmıssınızdır. çözüm ararsınız bulamazsınız. unutmaya çalısırsınız olmaz 4. evreye girersiniz unutmak. gün gelir unutursunuz ama bir gun sarkınızı bı yerde duyarsınız sonra anlarsınız ki unutmamıssınız üstünü toprakla kanla örtmüssünüz olmaz.
artık bazı şeyler sona gelmiştir ve en zor kısmı başlar işin.bittiğini ona anlatmaktır.yaralayıcıdır, acı vericidir ama bunun olması gerekmektedir.vücuda saplanan bir kurşunu çıkartmak gibi acı verir ama o kurşun orda durdukça hep acıtacaktır.
başlarsın meramını anlatmaya.o ise hala bir umut olduğunu söyler.ahh o umut yok mu insanı yaşatan da öldürende umuttur işte.kalp kırmamak için türlü türlü şeyler söylersin ama nafile.bir yerin etrafında dönüpte ulaşamamak gibi.ama iki kişi de biliyordur.bu gemi karaya oturdu.bu aşk gömülmeli*
kıçımızı dönüp gitmektir, çok da yerinde bir harekettir rahatlatır insanı derin nefes alırsın..steril hayatına geri dönersin, sevgili edinmenin ne gereksiz yavşak bişey olduğunu anlarsın.
mecburiyetin seçeneklere dönüşmesi durumu.
başta koyar kabul; hatta bir süre devam eder kabul, kimse görmesin etmesin diye gizli gizli içlenilir filan ama ya sen istememişsindir yada o... ne gerek vardır ki üzmeye kendini. güzel günler için eyvallah dedikten sonra tam yol ileri.
hani derler ya her aşk daha başlamadan bitmeye mahkumdur diye. laf doğru mu bilemem, ama sevgilinden ayrılırsın. o ya da bu sebep. sen suçlusun ya da o. ilişki biter bir yerde. ama seviyorsundur hâlâ deli gibi. o da seviyordur söylemesi. iki tarafta severken biter mi aşk? biter mi ilişki. bitiyor işte. bir daha tutamayacağınız eller, dokunamayacağınız bir ten aynı sınıfta olmamın vergisi ile her gün karşınızda olması. bir de üstüne üstlük "bir daha konuşmayacak mısın benimle?" deyip soran gözlerle bakar yüzünüze. hâlbuki siz onun yüzüne her bakacağınızda, ona her selam verişinizde kalbinizin kırılışını düşünüyorsunuzdur. nasıl bakacaksınız. teninize değen o teni uzaktan seyretmeye gönlünüz nasıl razı olur. aynı arkadaş grubunuzla bir yerlere gittiğinizde, mesela eğlenmeye; tutun ki karşı karşıya oturdunuz. çüş ama! insan kaldırabilir mi...
sonra dokunur sevdiceğiniz teninize... dokunmasını istersiniz ama madem bitecek bana bunu yaşatma diye isyan edip kendinizi geriye çekersiniz. bırakırsınız kendinizi sonra. o huzur dolu anları son bir kez yaşamak için, her hatırladığınızda acı vereceğini bile bile. o an bile batar. çünkü içinizden bir ses "benim hâlâ umudum var" diye söylenir durur. niye olmasındır ki... sevdiceğiniz bile "böyle sana kötülük ediyorum ben yaa" derken. kalkmak istersiniz son kez girdiğiniz odadan. o ise "biraz geç gitsene bugün" der. nasıl bir istektir bu? ayrılmak istiyor mudur istemiyor mudur? sürekli gel son bir kez seveyim seni der siz "yüzüne bakamam" dedikçe. sonra o sanki hâlâ sevgiliymişsiniz gibi yakınlaşmaya çalışır. onun içinde zordur ne de olsa. severken ayrılmak elbet koyar insana, özlersin. zor gelir başlangıçta. ama başlangıçta... sonunda alışır beden. alışır ne de olsa. alışmak zorundadır. ne yapabilir ki? yine de hâlen yanındayken sevmek, doymak istersin. daha sonra o sevgi hep az gelecektir, hiçbir zaman doymuş kadar olmazsın. "ben istemiyor muyum sanıyorsun, sarılıp barışmayı..." der. barışmadan da sarılabiliriz diye düşünürsün, son bir kez... sonra o sarılır size siz atılamadan, cesaret edemeden. sonra dersiniz ki... son bir defa öpebilsem. ama olmaz. öpemezsiniz. öpünce bırakamamaktan korkarsınız. düşündükleriniz ağır gelir, titrersiniz ağlamak üzere. sevdiceğiniz ağlama lütfen der. bir de tatlıca tehdit eder, "kasılırsan bırakırım" diye, sarılıyordur diye. ağlamamaya çalışırsınız, ama ne mümkün. isteseniz de olmazki. hele bir bayansanız dayanamazsınız. tüm o yaşanmışlıklar... zor gelir, çok zor... sonra dayanamaz yüreğiniz daha fazla, ben artık kalkayım dersiniz. kalktığınız gibi odadan çıkarsınız, yoksa duramazsınız ki... koşar adımlarla girişe gidip ayakkabılarınızı giymeye başlarsınız. durağa kadar bırakır sevdiceğiniz, öyle de düşüncelidir yani. siz daha orada onun yüzüne bakmayı kesersiniz. yanındayken kopmaya çalışırsınız ondan. otobüsünüz gelir. son bir öpücük için dönersiniz. böyle dudaktan, anın gidişatına göre küçük de olsa büyük de olsa. o yanağından öpeceğinizi sanır, yanağını uzatınca yanakla dudak arasında bir yere sıcacık bir öpücük kondurup küt diye otobüse dönersiniz. otobüse biner akbilinizi "dını nınıı" yaparsınız. arkanıza bakmak istemeseniz de seviyorsunuz ya dönersiniz, bakarsınız. o da bakıyordur. öyle bir gözgöze gelirsiniz. sonra otobüs uzatır mesafeyi. ve biter... tam anlamıyla bir daha dönmemek üzere biter...