izmir' den 1 m2 lik toprak satın almak. bir tabelaya "ceren seni seviyorum" yazdırmak; fakat ceren' in bundan haberi bile olmadan aldattığın için sana tekmeyi basması. o tabela sonsuza kadar orda kalacak, yeteri kadar param olunca ceren heykeli yaptırcam oraya.
tabiri yerindeyse, sevgi dilenmek...herkesi ezip, bir tek ona ezilmek, beklemek, umut etmek, onun hiç umrunda olmadığını bile bile kendini bir hiç uğruna tüketmek...
ankara'nın ocak ayı soğuğunda yüz köpek eşliğinde bok püsürden açılan bir tartışma sonrası kapısında beklemek. dışarı çıktı mı, tabi ki hayır.
kafamı da seni de sikiyim.
sahilde küçük boyutlarda bir sandığı şans eseriymiş gibi bulmasını sağlamak, içinde çıkan gül yaprakları içine döşenmiş beyaz şarap ve tobleronlar için sizin kollarınıza atlarken arkadan çıkıp gelen bir kemancı. sakın böyle şeyler yapmayın, yaptığınız takdirde 10 ile 15 gün arasında terk edileceksiniz.
vakti zamanında arkadaşımın sevgilisine sevdiğini ispatlamak için kendini denize atmasıdır mart ayında.
sevdiğini söylemek ve sevdiğini hissettirmek yetmeli oysa ki.
bir başka arkadaşım da sevgilisiyle aynı kentte okumak için üniversite sınavından sonra tek tercih yapıp ankarayı yazmıştı. enteresan olan kazanamadı ankarayı. 4-5 kadar sonra ayrılmışlardı. iyi ki kazanamamışım dedi durdu aylarca.
-6 senelik piyasayı süpürdüğünüz müzik grubunu dağıtmak,
-binbir güçlükle kazandığınız üniversitede, sırf ona daha farklı, daha hoşuna gidebilecek şeyleri yapabilmek için dersleri asmak, akabinde kalmak (ayrıldıktan sonraki moral bozukluğuyla, okula devam etmeyip bırakmayı saymayacağım)
-2 sene çalışıp, mevki olarakta yükseldiğiniz işinizi sırf onunla daha fazla vakit geçirebilmek için bırakmak,
-bir önceki maddedeki işyerinden kazandığınız tüm birikiminizi "gereksiz" gönül alma işlerine harcamak,
-ayrılmadan bir ay önceki doğum günü için, yine binbir güçlükle aldığınız gitar set-upınızı satmak...