sevgili günlük

entry196 galeri8 video1
    170.
  1. Çok sevgisizsin aslında. Keşke ölsen.
    1 ...
  2. 169.
  3. 168.
  4. 167.
  5. 166.
  6. Hep ben anLatıyorum sen dinliyorun biraz da sen anlat bakalım seksi kepaze seni.
    1 ...
  7. 165.
  8. 164.
  9. sünnet çocuğu gibiyim bu aralar, daha yeni düğününde hoplayıp zıpladığı arkadaşları tarafından 'kaç oğlum bak çükünü kesicekler' diye korkutulan cinsten bi çocuk. ve yine akabinde de 'erkek misin oğlum sen anlamazsın' diye söylenen çocukların arkadaşı olan çocuk gibi. bunun kadın versiyonu da işte otuzlu yaşlarda yaşanıyor. etrafta sürekli düğün bebek fotoğrafları görürsün, sen de istersin. yaş, iş, maddi, manevi durumlar, hormonlar falan tetikler ve sonrasında 'sakın yapma etme bak çok zor oooo aman aman sakın hiç özenilcek bişey değil' derler. kural bozulmaz bi süre sonra da 'aa kedili teyze mi oldun sen gel bak bizimkileri sev çok tatlı şirin şeyler bunlar allah olmayanlara da versin aratmasın' diyip skip atarlar.
    2 ...
  10. 163.
  11. 162.
  12. tarih: 17 nisan 1998 cuma

    sevgili günlük,

    bugün hem iyi hem kötü şeyler oldu. önce iyi şeylerden bahsedeyim. görme özürlülere para verdim. (sevap kazandığım için) pazartesiye öğretmenim bana 3 tl borcu var. öğretmen pazartesi bana, göksu'ya ve alp'e dondurma alacak. utku'nun bana 1 tl borcu var. kötü haber şu: beden dersinde idil ile dila benim kafama top attılar.

    (10 yaşımdayken yazmışım)
    7 ...
  13. 161.
  14. titizliğimden kedi alıp besleyemiyorum. hayali bir kedim var adı "daniel". hem çok yaramaz, hem çok akıllı, hem çok sevimli.
    1 ...
  15. 160.
  16. Öyle çok kitap okuyan biri değilim. Geçen sene ramazan bayramıydı. Ortaköy'de ki sahaflara bi uğradım gitmişken. Aziz nesin okuyayım dedim kendi kendime. Şu ana dek aziz nesin'in sadece bir kitabını okumuştum. Derken aziz nesin'in leyla ile mecnun çevirisini uzattı sahaf. 1972 basımı. Görsen şahane bişey. Aziz nesin'in kitabı değildi ama leyla ile mecnun'u da orhan gencebay ve gülşen bubikoğlu'nun oynadığı film kadar biliyordum sadece. Neyse aldım kitabı. Geçen haftaya kadar bekledi evin tozlu raflarında öylece. Tozlu dediysem çok tozlu değil. işime geldiği zaman temizlikte üstüme yoktur ama şu toz alma işini sevemedim. Bi bakayım dedim neymiş şu leyla ile mecnun'un hikayesi. Metroyla işe gidip gelirken okumaya başladım. Öncelikle arkadaşlar mecnun efendinin ismi mecnun değil Aslan imiş. Leyla'ya olan aşkından kafayı sıyırıp çöllere düştüğü için mecnun demişler adama. Kitabı okumayı bıraktım. 20 sayfa falan okudum. Umut sarıkaya ile devam ediyorum. Şimdi neden bıraktın diye soracaksın. Sordun sayıyorum ben. Bu geri zekalı mecnun'a sinir oldum. Babası mecnun'un bu halini görmeye dayanamıyor. Omağın uruğun bütün taşaklı adamlarını toplayıp dayanıyor leyla'nın evinin kapısına. Babasından istiyor leyla kızımızı. Babası da diyor ki haklı olarak "malum senin oğlan'ın kafa gidik. Ben kızı bi deliye yar etmek için büyütmedim. Bu iş nanay lakin, senin deli oğlan adam olur kendine çeki düzen verirse kızım gelinindir." Tabii mecnun'un babası şok. Götüne baka baka dönüyor evine. Alıyor karşısına mecnun'u diyor ki evlat böyleyken böyle. Mecnun malı ne dese beğenirsin? "Ben bu aşk acısıyla mutluyum, rabbim bana bunu reva gördü. içimden bu aşk acısını almanıza izin veremem cart curt ayak yaptı" dedim mecnun senin tahtanı sikeyim. Kapattım attım kitabı. Daha da okumam. Çok istiyorum kitap okumayı ama bir türlü olmuyor işte. Bi ara her yerde sabahattin ali'nin kürk mantolu madonna'sını görüyordum. Okusam mı diye düşündüm öyle. eski bi arkadaş ile konuşurken lafı geçti. En sevdiği kitapmış, hayatının kitabıymış, okumazsam çok büyük pişman olurmuşum diye diye kafa bırakmadı. Bigün kitabı da aldı geldi. Al oku diye. içimden okuyanı siksinler diye geçirirken aldım kitabı. 2 senedir hatay'daki evde duruyor en son sinem'in elinde görmüştüm. Nasıl kitap diye sordum. Öyle yarım ağızla "güzeeel" dedi. Kitaba başlamam için gereken tepki.
    1 ...
  17. 159.
  18. Sevgili günlük,

    Bugün hayatımın en güzel günü.
    1 ...
  19. 158.
  20. bugün kıskançlıktan çatladım yine. ne olacak benim bu halim.
    1 ...
  21. 157.
  22. gülüğe başlama cümlesidir fakat pek mahrem değildir zaten bilinçaltında günlkler birinin bulunma ihtimali için yazılır bir anlaşılma çabasıdır bir yanınız okunsun istemeseydi zaten yazılmayacak olan cümledir.
    1 ...
  23. 156.
  24. sevgili günlük,

    millet bu kadar parayı nereden buluyor da günlerce haftalarca süren tatile gidebiliyor?
    1 ...
  25. 155.
  26. (#21912602)dan devam.

    otostop çeke çeke yürüyerek lojmana vardım. durmayan her arabanın arkasından ana avrat küfrederek. eşyalarımı bavula yerleştirip vedalaşmak için dayımların yolunu tuttum. dayımın evi lojmana yakın sayılırdı. eski adıyla ofo hotel son bildiğim adıyla sun tower hotel'in yakınlarında bir yer. neyse yengemle ve kuzenlerimle vedalaşıp kaleiçine doğru yola çıktım tekrardan. önce doğubank durağı karşısında bulut büfe de dönercilik yapan dayıma uğradım.

    oraya neden doğubank dendiğini anlamıyor ve sinir oluyordum içten içe. şehrin göbeğinde paravanla çevrili kocaman boş bir arsa. ne bankası lan ? neden doğubank.

    neyse kaleiçi'ne gelmiştim. 2 bira içmek istiyordum ama ikinciden sonra önümü göremediğimi hatırladım.* * 1 bira 10 tane de midye alıp falezlere attım kendimi. işten ayrıldıktan sonraki gün antakya'ya dönmeyi planlıyordum ama sabredemeyeceğimi biliyordum. geç olmadan alışveriş yapmak için ışıklar caddesine indim.
    baskılı tişörtlerin, damalı pantolonların, nightmare before christmas çantalarının moda olduğu yıllar.

    kendime mor siyah damalı şort.
    aha bunun şort halini düşün. sen karar ver nasıl iğrenç bişey olduğuna http://www.tshirtkrali.co...oducts/pr_01_1318_min.jpg

    kardeşime de emily the strange tişörtü, damalı çanta, nightmare before chirstmas şort, dolum parfüm falan aldım. otogarın yolunu tuttum.

    türkiye' de 10 saat bekleseniz de sıkılmayacağınız ve kendinizi huzursuz hissetmeyeceğiniz tek otogar kesinlikle antalya otogarıdır.

    saat 8 de otogardaydım. güney akdeniz seyahat in gişesini bulup biletimi aldım. otobüs saat 21:00 da. neyse ki çok yoktu. olsa da farketmezdi.
    17 ağustos sabah saat 10 gibi gözümü antakya'da açtım. annemin kalbini kırıp gitmiştim evden. haklıydı kadın. neyse eve gelmiştim. önce bahçede oturup bi sigara yaktım. komşuların "neredeydin ?" , "neler yaptın ?" sorularını savuşturup zili çaldım. annem mutfak balkonundan şarkı söyler gibi seslendi: kiiiimooo. en yaguşuklu oğlun geldi diye seslendim. bebekken bana taktığı lakapla seslenip "sigoooş"* diye sarıldı boynuma. sonunda evdeydim.

    yaz tatillerinde evde kış uykusuna yatan kardeşim "abiiii" diye koştu arka odadan.
    tek başıma altı kişilik bir kahvaltı yaptıktan sonra ee şimdi ne olacak hissi dolmaya başladı içime.

    adıyaman'a gideceğim güne kadar tam olarak hiçbirşey yapmadım. hergün aynı saatte aynı arkadaşın evinin damında aynı arkadaşlarla aynı bakkaldan aldığımız çekirdek ve kolayla sabahlayarak yazı tüketiyorduk.
    bu arada da kayıt işlemleri için gerekli evrakları da peyderpey hazırlamıştım.

    15.04.2014-21:02

    adıyaman'dan devam edecek...
    1 ...
  27. 154.
  28. sevgili sozluk, latinler amici diem perdidi diyolla ama ben sana turkcesini diyeyim: dostlarim bugunu de harcadim. Bunu bilmen bir seyi degistirmez ama bunu da boyle bilesin.
    1 ...
  29. 153.
  30. 152.
  31. Bugün ilk defa günlük yazmak geldi içimden. Belki de bu benim ilk ve son günlüğüm. Çünkü ne zaman günlük yazmaya karar versem bunun çok gereksiz olduğunu düşünüyor, yapacağım diğer şeylerin daha faydalı olacağına inanıyorum. herneyse.

    Bu sıralar kendimi suçlu hissediyorum. Son zamanlarda kendime pek iyi bakmıyorum. ihmal ettim herşeyi. göya kaçıyorum kendimce, kendimce uzaklaşıyorum insanlardan, dostlarımdan, ailemden, kısacası herşeyden. bu tabii ki de benim hatam. ama çok yakın olunca da sorun çıkıyordu. belki de o yüzden bu kaçışım. belki de değer verdiğim herşeyi elimde tutmak için bu çabam.

    bilemiyorum. Nerede yanlış yaptığımı gerçekten bilemiyorum. her kimin kalbini kırdıysam özür diliyorum. ama bana kim kırgın onu da bilmiyorum. Neyse Allah biliyordur. Acaba ondan rica etsem benim yerime özür diler mi? hiç allah bir kul için başka bir kuldan özür diler mi? bu soruları ilk defa soruyorum kendime. şimdi bu günlüğü nasıl bitireceğimi düşünüyorum. Sahi ne yazılır ki sonuna veda cümlesi olarak? ilk defa günlük yazdığım için bilmiyorum. buldum. ''Görüşmek üzere'' iyi bir veda cümlesi. bu tekrar görüşeceğimiz anlamına geliyor hem.
    umarım bu son günlüğüm olmaz. Kendini ihmal etme dostum. görüşmek üzere...
    2 ...
  32. 151.
  33. uzun ve aktarmalı yolculukların ardından doğduğum topraklara geldim. üniversiteden geldiğim için tatilden tatile gelmiş gibi oldum.
    şimdilik bu kadar.
    1 ...
  34. 150.
  35. Sevgili Günlük, çok anormal bir duygu kaosu yaşıyorum. Nasıl oluyor bilmiyorum ama yorumunu yaşaya yaşaya kendim bulacağımı düşünüyorum.

    2 yıl oldu okula başlayalı çeşitli arkadaşlıklar kuruldu vesaire.. bir kız var sınıfta. Bu Kız, hayatını derse adamış ve birinci sınıfta iken muhasebede benden iyisi yoktur diye hava atan, ortamda konuşulmaması gereken şeyleri ağzından kaçırıp ortamın içine sıçan, 1 . sınıfın sonunda gerek kaldığı yurtta gerek sınıfta inanılmaz bir antipati yaratmaya başlayan biri oldu. Ben dahil çoğu kişi haz etmiyordu.

    Bu sene noldu bilmiyorum hayatımda birisi olmasına rağmen (üniversite dışından) ben o sınıfta sevilmeyen kıza ilgi duymaya başladım. ingilizce ödevlerinin hepsini yapıyordum anlatıyordum, kopya falan veriyordum. Hatta yağmura yakalanmıştık mahsur kalmıştık 2 saat yağmur dinene kadar. Şimdiki vize haftasında ise sürekli mal bakışlarla onu izliyorum, her hareketini her dışarıya bakışını. Beni internetten sürekli mesaj ata ata taciz ederdi. Ne eşşek kafalıymışım bak değerini şimdi anlıyorum. Ben ayrılmadan yanına gelirsem etik olmaz ve toplumda ahlak dışı davranış olur. Şu an ki aşk hayatımdan memnun değilim karşı taraf beni siktir ettiği an sana sarı laleler ile geleceğim Bandırma gülü...
    3 ...
  36. 149.
  37. sevgili günlük, iki gecedir beni aynı anda hem çok üzen hem de çok mutlu eden filmler izliyorum. bu filmler üzünce öyle bir üzüyor ki kalbimi buruşturuyor. daha sonra detaylıca anlatırım, şimdi uyuyayım.
    2 ...
  38. 148.
  39. sevgili günlük, hayatımda anlam veremediğim şeyler olmaya başladı. korkuyorum dolayısıyla. sanırım bu yüzden de şu saatte uyumak yerine sana dert yanıyorum. herkesin hayatının çarkları dönerken sıkıntısız benimkiler niye durmadan zorlanıyor, takılıyor birşeylere?
    2 ...
  40. 147.
  41. bunu hatırlattı direkt *
    1 ...
  42. 146.
  43. cep telefonumun cebimde titrediğini hissettim. otelin restoranında kucağımda yaklaşık 30 kadar kirli tabakla bulaşıkhaneye doğru koşturdum. öğlen servisiydi. zaten kısıtlı sayıda komi olduğu için kaytarmayı aklımızın ucundan bile geçiremiyorduk. tabakları tezgaha bırakıp hemen çalan telefonuma baktım. arayan kardeşimdi.

    -efendim sinem.
    +abiiii gözün aydın kazanmışsın*
    -gerçekten mi ?**
    +eveeeet. adıyaman turizm otelcilik.https://galeri.uludagsozluk.com/r/527768/+ * * *
    -sinem adıyaman nerde ? **
    +bilmem abi. aydın'ın o taraflarda sanırım. ***
    -tamam sinem şimdi işe dönmem lazım akşam konuşuruz.

    telefonu kapadıktan sonraki 3 saniyede 1 haftalık planımı yapmıştım.

    hemen bu akşam iş çıkışı bu lanet otelden* istifa edicem.

    maaşımla güzel bir yemek yiyip kaleiçi'nde birkaç bira* içtikten sonra alışveriş yapmaya gidecem. en çok da kardeşime.

    ilk otobüse atlayıp canımdan çok sevdiğim memleketime antakya'ya gidecektim hemen sonraki gün.

    sonra hala otelin mutfağında olduğumu farkettim. ama bunu kutlamalıydım. artık ne şef ne müdür umrumda değildi. kovulsam nolur ki ?
    tuvaletin yolunu tuttum* *,

    -tık tıkk.
    +doluuu.
    -önder sen misin lan ?
    +amk bi kurtulamadım senden.
    -siktir lan. şef delirdi önder yine arazi mi oldu diyo. *
    +bi sıçtırtmadınız. geldik.
    -ver bakalım bi malbuşş.
    +al iliğimi kuruttun al.

    klozete yayıldım ve önderden otlandığım tek malbuşu yakıp keyifle tüttürdüm.

    şampanyayla kutlasam bu kadar haz alamazdım.

    saate baktım. iş çıkışına* çok var. *
    doğruca işe koyuldum. ucuz ve pis rus turistlerin önündeki tabakları artık yüzlerine hatta bacak ve götlerine bakmadan kaldırıp doğruca mutfağa bırakıyordum. beyaz gömleğim tabaklardaki artıklardan gökkuşağına dönmüştü. sonunda saat 2 olmuştu. servis bitmiş ve 1 saat molamız vardı. yemekten önce doğruca şefin yanına gittim.

    -şef ben üniversiteyi kazandım.*
    +vay *. tebrikler koçum. ne kazandın ?
    -turizm ve otelcilik.
    +süper. hayırlı olsun.
    -bugün son günüm şef artık işi bırakıyorum.
    +nasıl yaa. biz seni kış kadrosuna bile düşünüyorduk. senden çok memnunduk. bari sezonu bitir. 2000 misafir var otelimizde. önder tek başına nasıl yetişsin. başka komimiz yok.*
    -ufuk bey gitmem gerek kayıtları kaçırıcam yoksa. *
    +peki madem öyle yapacak birşey yok. sen akşam servisine çıkma. çıkış işlemlerini ancak bitirirsin. yoksa yarına kalırsın.
    +yolun açık olsun koçum. seni her zaman aramızda görmek isteriz.
    -teşekkürler ufuk bey.
    +peki söyle bakalım. bizden ne öğrendin ?
    -işte komilik yapmayı öğrendim.
    +onu sormuyorum. ahlaki değerler açısından sordum.
    -dostluğu, kardeşliği, arkadaşlığı işte ne bilim bunlar güzel şeyler.*
    doğruca insan kaynaklarına çıktım. ilişiğim kesildi. tipboxtan payıma düşen 17$ ı da alıp eşyalarımı depocuya teslim ettim. yemekhanede son yemeğimi yiyip otelden çıkış yaptım.
    ağustosun 16 sı. saat 4. antalya lara. bilen bilir çırılçıplak kalsanız bu sefer derinizi yolmaya kalkarsınız. öyle sıcak. minibüs saatte bir geliyor. otobüs desen o hiç yok. başladım lojmana doğru otostop çekmeye.

    14.11.2013-02:43
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük