sadece gözlerinin içine bakmak bile kafi gelir bazen.
ayrıca da 'seni seviyorum' kalpten gelerek söylenmedikçe iki kelimeden öteye geçemeyecek olup; 'kalp' burdaki deme eyleminde kilit noktadır. (olmasa da olur diyenler için ise 2 kelime=13 harf (!) lakırdısından öteye gidemez.)
bazen kendi diline o kadar yabancı olursun ki, türkiye'de yolunu kaybetmiş amerikalı gibi kalırsın öyle. ama en güzeli ne olacaksa olsun deyip söylemektir.
+hooop.
-anneni tanımam etmem napıyon lan.
+lan mı?annemi niye karıştırdın?
-sen miydin?
+sen miydin sevdiğimi çalaaaan.
-berk sen çok tatlısın.
-az önce gömüyodun.
+öyle değil hem yakışıklı hem güleç hem sıcakkanlısın. kombo yapmışsın.
-sen bana mı yürüyon inceden?
+hee ya. yani evet. hani olursa diye?
-why not?
+seni her gördüğümde gülümseyesim, kahverengi kısık gözlerinde dalasım, sana doğru koşasım geliyo.
-vallaha mı?
+valla.
-e koş o zaman.
+koşayım mı?
-koş sürtük koooş!
Diyemem ama halini hatrını sorar, derdi var ise dinlerim. Sorunu var ise elimden geldiğince çözmeye çalışırım.
Sevdiğimi diyemem ama her dediğini can kulağı ile dinlerim. Söylediği en ufak bir şeyi bile unutmam, unutamam.
Bende böyle bir cinsim..