bugün

ilk fırsatta alınıp okunması gerektiğine karar verdiğim kitaptır.
doğa halinden toplum yaşamına geçişte insanların yapay bir sözleşme imzaladığı kabul edilir ve bu sözleşmeyle cezada keyfiyetin ve mülkiyet ihlallerin önüne geçmek amaçlandığı varsayılır.

birey artık, ihlaline karşı diğer bir bireyi cezalandırmayacak bu ceza iktidar aygıtı olan devlet tarafından uygulanacaktır. yani bu sözleşmeyle cebir tekeli devlete devredilmiş olur. devlet, bu tekeli toplumdan alır ve meşruiyeti bu şekilde açıklanır.

işte bu ifade de, meşruiyete ve cebir tekelinin devrine ithafen kullanılır.
mel gibson: (bkz: freedom)!!
bu kitabı okuyalı epey oldu, iyi ki okumuşum. babam işten dönüşte elinde çöp poşeti gibi bir poşetle gelmişti. içinde ali şeriatiden tutun mitka grıbçeva'ya kadar bir çok ismin kitabı vardı. nasıl bir akıl tutulmasına mağruz kaldıysam aldım ali şeriati'nin kitaplarını çöpe attım bu kitabıda arka kapağını okumadan - arka kapağı okusam kitaba çok pis ilgi duyardım aslında- ön yargılı davranıp acaba zevksiz ve sıkıcı bir kitabı kaç sayfa okumaya tahammül edebilirim diye düşünerek okumaya başladım 4 gün sonra 500 sayfalık kitap bitmişti.*
özellikle gerilla savaşı şeklinde mücadele veren örgütlerin ne şartlarda hayatta kalıp hangi tarzda yaşadıklarını çok iyi anlatıyor. bu kitabı okuduktan sonra pkk militanlarının yıllarca dağlarda mağaralarda nasıl yaşayabildiklerini daha iyi anlayacaksınız.