Kafama çekiç düşecek, kafam yarılacak. Çok sinirlenip çekici duvara fırlatacağım. Çarpmanın şiddetinden sapı kırılıp üzerime doğru sekecek, darbe almamak için refleks gösterip yana kaçarken ayağım kayacak. Düşeceğim ve yine kafamı vuracağım. Sonra yarı kendinden geçmiş halde banyoya gideceğim. Aldığım darbelerden bulanık gördüğüm için ışığı açmaya çalışırken yaptırmadığım açıkta kalan elektirik kablolarına deyip çarpılacağım. Yere düşerken elektirikle olan bağlantım kesilecek. Beş on dakika yarı baygın kaldıktan sonra kendimi evin dışına atmak için çıkmaya çalışacağım ama dengem sağlam olmadığı için merdivenlerden kayıp tepe taklak bir kat düşeceğim. Küfür ede ede ağır ağır kalkıp dışarı çıkacağım. Taksi çağırmak için yola çıkacağım ama o sırada telefonla konuştuğu için direksiyon hakimiyetini kaybeden bir şöför kaldırıma çıkacak ve bana çarpacak. Ancak ön kaputtan sekip sert bir şekilde yere düşeceğim. Kolum kırılacak, ağız burun dağılacak ama şöför halime aldırmayıp kaçacak. Çokta bilinçli olmayan hareketlerle taksi durdurmayı başaracağım ama taksici arka koltuğum kanlanacak diyerek beni almayacak. Sinirle kapıyı çarpıp adamı kovacağım. Bir türlü taksi durdurup hastaneye gidemeyince cep telefonumun cebimde olduğunu farkedeceğim. Ambulansı aramak isterken tam o sırada telefonun şarjı bitecek. Sinirle telefonu bakmadan fırlatacağım. Ancak o sırada ordan geçmekte olan adamın birinin sırtına çarpacak telefon. Adam küfür ederek yerden taş alacak ve bana fırlatacak. Taş tam alnımın ortasına gelecek. Öldüm işte.
Vay be. Ciddi ciddi buraya gerçekleşmesi umuduyla yazıyorum şu an.
75 li yaşlara yakın iken yatağımda insanlığa faydası olmasından ötürü gönlü ferah rabbinin onu affedeceğini ümideden biri olarak öleceğimi düşünüyorum.