Başrolde tolga çevik'in olduğu 2012 yapımı komedi filmi. Film için diyebileceğim şey alın mısırınızı cipsinizi biraz eğlenip gülmek için oturup izleyin. internetteki Yorumlar abartılı şekilde kötü yönde olsada zayıf senaryosu ve oyunculuklarına rağmen espriler ve komik sahneler bunu telafi ediyor.
bizim konedi kültürümüz komedisi Hollywood gibi esrar yada seks ile güldürmek değil şapşallık, yanlış anlama, lafı ters anlama, keskin zeka ile hazır cevaplık gibi şeyler üzerine kuruludur. misal olarak hala izlenen Kemal Sunal filmleri, Nejat Uygur tiyatroları veya daha da geri gidersek Karagöz ve ibiş gibi karakterleri diyebilirim. Filmde bu yönde ilerleyen bir yapım. Fazla takılmadan izlerseniz eğlenirsiniz.
kişinin kendisine bakıp sorduğu "ben kimim" sorusundan sonra tekrar kendisine dönüp sorması gereken soru. hatta biraz daha ileri gidip kendisine "o kim" diye de sorabilir. farklı bakış açıları iyidir.
8 milyardan biriyim. belki ikisi belki üçü. tüm dünyevi korkularımın yansımasıyım. gelecek kaygısıyım. hüznün ve aşkın perçemi, kimi zaman tanımsız bir fonksiyonum. belki bir şiirimdir. ya da yırtık bir kitap.
hileli bir ayakkabı boyacısı olabilirim belki entelektüel bir öğretmen.
belki fikirsiz bir çocuğumdur. son durumdaysam ölmeyi isterim.
Böyle düşünerek bulunacak bir şey mi bilemiyorum ama en azından deneyelim.
Kendime sorunca aklıma ilk gelen şey “herhangi biri” oluyor. Ne daha fazlası ne de daha eksiği. Yavaş yavaş daha mutlu olmaya başlayan ve hayatı daha güzelleşen bir insan da olabilir. Bazen saflık derecesinde iyi bir insan olabiliyorum galiba. Onun dışında bence neşeli de biriyim. Bazen aşırı sıkılgan oluyorum. Bir işle uzun süre uğraşmadım galiba hiç. Belki de o işlere yeterince odaklanamamışımdır ya da belki bana göre değildir, bilemiyorum işte.
Nelerden hoşlandığımı düşünmek istiyorum mesela. Bunun için bir liste bile yapmıştım. Ama galiba hayatta en çok sevdiğim şeyler; ailem (babam hariç. Pek ilgilendirmiyor çünkü beni. Olsa da olur olmasa da. ), köpeğim, yaz, hamak kurabileceğim bir yerlerde olmak (evin bahçesi de buna dahil) ve kesinlikle ama kesinlikle konuşmak, bir şeyler anlatmak. Sonuncu maddeyi bugün fark ettim ve anladım ki gerçekten çok seviyorum. Hatta hep söylüyorum hayalimdeki mesleğin küçük bir turist grubuna türk kültürünü, yemeklerini, tarihi eserleri ve sanat eserlerini anlatmak. Ben anlatayım insanlar da bunlar hakkında eleştirilerde, yeni fikirlerde bulunsunlar. Saatlerce bunlar üzerine konuşsam oturup, günün sonunda gerçekten mutlu olurdum. Kendiyle çok yalnız kalmaması gereken bir insan olduğuma emin oldum artık. En azından şu dönem için öyle olması gerekiyor. Kimileri yalnız kalınca hayatının en güzel vakitlerini geçiriyor olabilir ama beni mutsuz ediyor bu durum. En iyisi yalnız kalmamak o yüzden. Zaten yalnız kalmak için çıldırmıyorum. Kalmamak daha iyi.
Hayatımın bu ara (yazın başından itibaren) hep güzelleştiğini söyleyip duruyorum. Çünkü önce yıllardır istediğim bölümü kazandım, istediğim gibi kamp yaptım, annemin bana gerçekten güvendiğini hissettim (sürekli bana güvensiz değildi ama kendi hayatımı idame ettirebileceğimi pek sanmıyordu sanki. Bu yaz gerçekten bana güvenip, kararlarıma saygı duyduğunu hissettim.), bir sürü yeni insanla tanıştım. Bu kadar beni mutlu eden şey oluyorken mutsuz edici şeyleri cımbızla seçip düşüne düşüne olayları büyüttüğüm oldu ama artık bunun farkında olduğum için beni mutlu eden şeylere yönelebilirim. Bir şey beni mutsuz ediyorsa ve vaktimi de boş yere çalacaksa, o mutsuzluğun sonunda hiçbir şey elde edemeyeceksem yani ne manası var ki hayatımda yer kaplamasının? Ki uğraşabileceğim o kadar güzel, eğlenceli şey varken.
Resimde nokta şeklinde bile neredeyse bulunamayan güneşin çevresinde dönen ondan da nokta gezegenin milyonda birlik yaşam formlarından biri bile değilim.
Bu kadar küçük ve değersiz olmama rağmen evrende bir tane daha "ben"den varolmayacak. Evrende bulunan ve ben olabilen yaşan formunun ilk ve son örneğiyim.
Evrende bu kadar küçük ve değersiz bir noktanın bile noktasıyken bu kadar değerli ve pahabiçilemez olmanın hazzını yaşıyorum.
Hayat çok güzel. Dışarıdaki hafif tatlı esinti beni kendime getiriyor.
Her şeye rağmen ne güzel bir gün be.
Birkaç gün sonra çok daha güzel olacak. Bana benzeyen bir Noktanın noktası bile hayatımı baştan aşağı güzelleştirebiliyor.