Sözleri insanı duygusallaştıran Tunay Bozyiğit'in şiirinin şarkı haline getirilmiş halinin adıdır. Cümleyi toplayamadım ama inanın dinlemeye başladığınızda kafanızı toplayamayıp cümle kurma yeteneğinizi anlık olarak kaybedeceğinizi iddia ediyorum.
müge sarıkurt'un sesinin naifliği ile tunay bozyiğit'in sesindeki buğu birleşerek ortaya çıkmıştır. seyduna türküleri albümünün en bilinen üç parçasından biridir.
olmayınca olmuyorları var ya insanların,
ya da olsaydı daha iyi olacakları,
yani yine -keşke-leri var ya,
işte onların üstüne ağır çok ağır gelen şarkı,
hele ki şiiri mest eder,
ne ince işlenmiştir sevgilinin ayrıntıları
ne güzel isteklerdir onlar
ne arzular,
ne de ağır sorudur o nakarat ?
baharı görseydin böyle olmazdı mı demek istiyor
acaba!
müge sarıkurt tarafından söylenen überkulade türkü..
toygar ışıklı'nın bayan versiyonu bir sese sahip kadın.. dinlerken küçük osman'ın da dediği gibi ''su üzerinde uçuşup ötüşen serçeler gibi'' hissettiriyor. böylesi bir sesin sahibine olan sevgiyi nasıl ifade edeceğimi bilemedim..
--spoiler--
sana geldim, sona
sende yeryüzüdür gölde vuran
ey sularinin sonsuzluğu
bakişlarim demir altsın gözlerinin limanina
firtinalar yorgunu yüreğim sana
bütün sabahlarim sesinde ağarsin
keder tirmanmasin yüzüme bir daha sarmaşik gibi
öpüşlerin damlasin çöl dudaklarima
biliyorum yüreğim durgun sudur dindiğim
korku kiyilarimi sildiğim
sana geldim sustum ve yumdum
iki damla ateş düşürdğün gözlerimi
al uslandir korsan bedenimi
gece kanat çirpsin parmaklarimda
birbirimizden kaçiracak yerimiz kalmasin
birleşsin yağmur suyunda ellerimiz
birak öpüşlerim ağzini kapasin uzun uzadiya
susarak kalalim birbirimizde
sabaha söyleyecek söz birakmayalim
köpekler gibi haylayan acilarimiz sussun
sevda çözmesin kendini bizden
sularca gülüşelim yüreğim ali koysun gitmelerini
sana geldim sana
--spoiler--
sen hiç mi bahar görmedin
yüreğin aşka sermedin
beni kovsan gitmem derdin.
yaban kokusuz yalancı
şehirde eskimiz yandı, gittin.
deva bulmam gözlerime değdin
şimdi kupkuru çöl gibi sözlerin
yaban kokusuz yalancı...
sana geldim, sona
sende yeryüzüdür gölde vuran
ey sularinin sonsuzluğu
bakişlarim demir altsın gözlerinin limanina
firtinalar yorgunu yüreğim sana
bütün sabahlarim sesinde ağarsin
keder tirmanmasin yüzüme bir daha sarmaşik gibi
öpüşlerin damlasin çöl dudaklarima
biliyorum yüreğim durgun sudur dindiğim
korku kiyilarimi sildiğim
sana geldim sustum ve yumdum
iki damla ateş düşürdğün gözlerimi
al uslandir korsan bedenimi
gece kanat çirpsin parmaklarimda
birbirimizden kaçiracak yerimiz kalmasin
birleşsin yağmur suyunda ellerimiz
birak öpüşlerim ağzini kapasin uzun uzadiya
susarak kalalim birbirimizde
sabaha söyleyecek söz birakmayalim
köpekler gibi haylayan acilarimiz sussun
sevda çözmesin kendini bizden
sularca gülüşelim yüreğim ali koysun gitmelerini
sana geldim sana
en kaynar su bile olsan ateşimi söndürürdün
yüreğine bir sorabilseydin bu zulümü bitirirdin
yangınına el olanın umutları od olur
bir ömür yangınsızda yanar yanar kül olur
sen hiç mi bahar görmedin
yüreğin aşka sermedin
beni kovsan gitmem derdin
yaban kokusuz yalancı
şehirde eskimiz yandı gitti.
deva bulmam gözlerine değdi
şimdi kupkuru çöl gibi sözlerin
yaban kokusuz yalancı