ne geceler ne gündüzler gördüm
en vazgeçilmez yeminlerden döndüm
görmedim senin gibi sevmedim hiç kimseyi
yapayanlızım şimdi unuttum gülmeyi
sen vaktinden çok sonra gelen sevdalı bir yagmur gibisin
çisil çisil gözlerimden
sen çıldırmış şairlerin titreyen mısralarında
bahsettigi o perisin
pencereler önünce çürürken senden kalan çiçekler
hayalin gözlerimin önünde hala aglıyorum
güneş dogdugunda başka bir şehrin sabahında olacagım
her insanın bir öyküsü vardır ya benimkide böyle işte
bu sabah pencerene bak bu koca şehri sana bırakıyorum
başka bir şehrin sabahından başka bir dilde elveda
harika bir comma parcası.kesinlikle dinlenmesi gereken parcalardan.
sozleri:
Sonsuz bir düş bu
içinde kaybolan yollar oldu mu?
Son bir söz söylerken
Sesin yok oldu mu?
Tüm şehir aslında sen oldu mu?
...sonsuzluğa ağlarken...
Eski bir sen yarattım içimde
Korkulardan arınmış
Ve ben arkanda günahlarımla bekleyeceğim
Geceysen eğer...
Savaştın ellerinle
Anladın ki yorgun her gece
Unutulan oyunlarda vazgeçtin benden
Soğuk bir nefretle
Anlamsızlığın acıtırken tenimi
Yarım kalan bir rüya bu
Ve ben aslında yalnızım
Gözlerin ardında
Kaçıp giden bir yalan bu
Ve ben aslında yorgunum
Sözlerin ardında
Dinlerken geceyi
Sesler duyardım karanlıktan
Sözlerim gerçekliğin olur o an
Sen düş ol
Gerçek hayal
Yarım kalan bir rüya bu
Ve ben aslında yorgunum
Gözlerin ardında
Kaçıp giden bir yalan bu
Ve ben aslında yorgunum
sen benim sensizliğimsin
hiç olmadığım kadar sensizim
ellerin hiç olmadığı kadar uzak
sıcaklığın hiç olmadığı kadar soğuk
gözlerin hiç olmadığı kadar hayal
ve sen hiç olmadığın kadar yoksun
Aşkını gözlerinle, dün, kalbime işledin,
Bir sanatkâr,eliyle oyar gibi mermeri.
Rüzgâr yüzü görmeyen ufkumda genişledin
Bir fırtına halinde koptuğun günden beri.
Daha fani olaydı kurtulurdu zarardan,
Aşkım ki farkı yoktur bir dağ başında kardan.
Gururuma basarak üstüne çıkanlardan
Dönmeyen bir sen varsın geri.
Nasıl taşta çeliğin izi kalırsa derin,
Üstüne satır satır öyle nakşoldu yerin.
Üzülme, senden sonra kalbime girenlerin
Yalnız senin aksindir orda görecekleri...
2
Her geçen gün bir aşkın gevşetirken bağını,
Her geçen yıl aşkıma yeni bir hız bıraktı.
Onda bulmuş gibi hayatın kaynağını,
Bu ateşle yanmasa kalnim vurmayacaktı...
Kalbim vahşi bir kuştu, kendi yurdunda sultan,
Ona gurur vermişti güneşten emdiği kan.
Daha dün bir çığ gibi inerken dağlarından
Bugün karşında sakin bir su halinde aktı.
Hangi ruh duydu seni benim kadar derinden?
Hangi gönülde yandın böyle bir yangınla sen?
Ya benim gözlerimdir seni bambaşka gören
Ya hepsinin gözleri, sana, görmeden baktı...
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince...
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
birinin hep işaret parmağını göstererek seni seçtim mahiyetindeki ilk sözcüğüdür. sen der.
ve her defasında şaşkınlıkla kendinizi göstererek ben mi diye sorarsınız.
nasıl bir mallıksa!
sen evet sen!
orhan gencebay şarkısı.
Sen, sen sen derdimde neşemde sen
Öyle tatlı bir belasın
Ne gerçeksin ne yalansın
Ağlatırken güldürürsün
Derdi neşeye katarsın
Sen ne tatlı bir belasın
Hem meleksin hem şeytansın
Ağlatırken güldürürsün
Derdi neşeye katarsın
Aşık olmam derken büyük konuşmuşum
Farkın olmadan yavrum
Ben sana aşık olmuşum
Sen sen sen söyle aşkmı belamısın
Her bakışın bin hadise
Her sözün bir aşk kanunu
Çok aradım bulamadım
Senden kurtuluş yolunu
-öyle duracak- senin karşında; yanında, kendini sana bırakmayı seçmiş, istemiş;
bunun nasıl bir istem olduğunu anlamalısın artık-nasıl bir kendini teslim ediş- onu sakınman bu yüzden gerekli, sadece bu yüzden: o bir işitilmeyen nefes gibi-küçük bir kıpırtı gibi-,kararıp gitmeye hazır bir son renk gibi; korumalısın onu...
evet evet, savunmasız ve korumasız; ama yine de-güçlü,güçlüdür- kendisinin sen yokolduktan sonra varolmasını sürdüreceği düşüncesi yavaştan ve derinden kaygılandırır onu; ama merak etme, güçlüdür,güçlü olacaktır,yeterince-yeter kendine-sen gidince de...
güçlüdür, kendine yeterlidir -ama seni bilmiş,seçmiş, istemiştir ya işte; sana bağlı kalma isteği ele geçirmiştir her hücresini bi'kere, inanmazsın sen belki ama kanının akışı, kalemi tutan elinin hareketleri, aynadan gördüğü saçları, göğsünün sıcağı, dudağının kenarı bile senin varlığını düşününce güzel olur-senin onda kendini yoketmeye yönelik eğilimlerin bu yüzden kaygılandırır onu;kendisi değildir aslında, "sonra ben ne yaparım" diye sorarken düşündüğü,bazılarınınn şimdiye kadar belki yapmış olduğu gibi-onun düşündüğü yine sensindir- sen işte.
nazım hikmet üstadımızın en güzel şiirlerinden bir tanesi.
SEN
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince...
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..