seks hikayeleri yazayım da sevişiyorum sansınlar

entry21 galeri0
    1.
  1. 2.
  2. tahir 1.80 boyunda, geniş omuzlu ve güçlü kollara sahip, henüz 22 yaşında bir delikanlıydı. o yaz hayatının değişeceğini bilmeden gittiği marmaris'te, halasının yanında kalıyordu. birbirinin aynı günler, yaşlı halasının yazlığında, büyük bir sıkıntı ve bunaltıcı sıcakların sessizliğinde geçiyordu.
    hayatı; sabahları halasının zoryla uyanmak, birlikte kahvaltı ettikten sonra şöyle bir çarşıyı dolanmak ve çok geçmeden geri eve dönüp, televizyon izlerken uyuyakalmak'tan ibaretti.

    bir sabah, yine bu rutin hayatı tekrarlamak üzere uyandı, halasının her sabah hazırladığı şeyleri, her sabahki iştahsızlığıyla yiyip, her sabahki gibi evden çıktı ve yine her sabahki yolu takip etti. fakat bu sabah, her sabahki gibi bir sabah olmayacaktı...

    her gün, kenarında bir müddet oturup denizi izlediği o yol üzerindeydi ki, az ilerde bir şey fark etti.
    aşırı derecede sevimli, amlı.. pardon.. alımlı, genç bir kadın, kırmızı spor arabasına yaslanmış ağlıyordu.. tahir, kendi kendine sordu; 'bu gadın neden ağlayi be ya? (evet, trakyalıydı tahir)

    adımları bir anda hızlandı ve onu, bu aml.. alımlı kadının yanına getirdi.
    eş dost arasında ve yakın çevresinde çok yardımsever, müthiş girişken ve de becerikli olarak am sal.. nam salmış tahir, büyük bir merakla sordu;

    -niçın ağlayisın be abıla? (baba tarafı daha da batıdandı)

    tahir'i bir anda karşısında gören ılımlı kadın, birden ağlamayı kesip, onu baştan aşağı şöyle bir süzdü.
    yaklaşık iki metre boyundaki, bu geniş omuzlu, renkli gözlü, kirli sakallı, yakışıklı olduğu kadar da sempatik, dalyan gibi delikanlı, adeta nutkunu durdurmuştu.
    biraz bocaladıktan sonra bütüm zalımlığıyla cevap verdi;

    +ay benzinim bittie yaa

    kadını daha yakından görmüş olmanın etkisiyle, bir haller olan tahir, cevab veremedi. o da aynı dayanılmazlık ve titizlikle kadını süzmekle meşguldü...

    parlak topuklu o şık ayakkabıları saymazsak, aşağı yukarı kendi boyuna denk, sarı saçları rüzgarla dalgalanıp yüzüne çarptıkça kalbini hızlandıran, ele gelir ve avuçlanabilir olduğu ilk bakışta anlaşılabilecek dolgun göğüsleriyle, beyaz badisinin içinde yılan gibi kıvrılmış ince beli ve o kıvraklığın neticesinde bambaşka bir şekil almış, yürek hoplatan ve bakar bakmaz 'ulan araba kaputu olmak vardı'.. ya da 'ulen araba gabıtı olmak varimişidi be ya' dedirten, yuvarlak ve etine dolgun kalçalarıyla, karşısında bir afet-i devran duruyordu.

    tahir'in bu iştahlı ve ahmak bakışları, kendisinin de çok hoşuna gittiği için, bir müddet bu sessizliği bozmadı kadın.
    fakat sonra istemeyerek de olsa yineledi;

    +benzinim bitmiş yha, valla hiç fark etmedim, ben var sanıyodum dahaaa

    bu tekrarla birdenbire irkilip kendine geldi tahir.. ve hemen atıldı.

    -allederiz be ya
    +ay gerçekten miie?
    -dabii bea nedır yani, az ilerida benzınlik var, te burdan ben bi gaptırır, şip şak alır gelirim
    +ay nasıl teşekkür etsem bilemiyorum inanın, çok iyisiniz ya
    -sen benı buraa bekle, hemencek gelirım

    fişek gibi fırladı tahir, sıcakta silik, dalgalanan bir siluete dönüşüp kaybolduğu yerden, elinde bir bidonla belirmesi yalnızca birkaç dakika sürdü.
    aynı hız ve beceriyle, depoya benzini doldurup, bidonu bagaja koydu. ama birazdan başka yerlere başka şeyler koyacağını da, sanki hafiften seziyordu... bu sezgiyle daldığı anlık hayal aleminden, güçlü bir motor sesiyle sıyrıldı. hatunun ayağının ayarı yoktu, öküz gibi yüklenmişti gaza.

    neyse, tahir'e ne kadar minnettar olduğunu defalarca tekrarlayıp, onun mahçup bakışları arasında, ansızın yanağına bir öpücük kondurdu. ve sonra yine aynı öküzlükle gazı kökleyip, yedi saniyede ibresi yüze vuran spor arabasıyla ortadan kayboldu...

    sıcak bir toz bulutunun arasında, yazık hayaller ve daha yazık hayal kırıklıklarıyla kalakalan, donakalan, bakakalan tahir, uzunca bir müddet, demin kendisinin silinip kaybolduğu o ufka daldı ve sonra bir şeyler mırıldandı;

    -ayatını sikeyim...

    ayatın hacımasız yüzünü en yakınından gören ve dünyası yıkılan tahir, deminki heves ve hayallerin şişirip kabarttığı, pantolonundaki o çıkıntının istikametinde, birkaç bezgin adım atmıştı ki, sağ yanındaki çalılıklar bir anda hışırdadı.
    gözlerini o çalılara diken tahir, boz bir eşekle göz göze geldi.

    bu sefer çok uzun sürmeyen bir bekleyişle, karşısında geviş getiren eşeği şöyle bir süzdü.. ve sonra hiç düşünmeden çalılıklara doğru yürüdü...

    edit: tamam vurmayın. *
    8 ...
  3. 3.
  4. 4.
  5. 5.
  6. duble v yi bol bol kullanayımda tuvalette sansınlar.
    1 ...
  7. 6.
  8. asıl burada bunu eleştiren bünyeye dikkat çekmek lazım. bunu yazan bünye otuzbirin kralını çekerken, seksin "s"esinde haberi dahi yoktur. bu yüzden seks hikayelerini dinleyemez, anlatanıda kınar. he bunun şahsıma bir zararı olur mu olmaz. o fikri bir seks içerisindeyken ben somut adımlarla bu işimi yaparım. anlatır mıyım? haşa! örneklemeler olur sadece, bu da o abazonun otuz bir çekmesine yeterince yardımcı olur.
    0 ...
  9. 7.
  10. bir çok sözlük yazarının yaptığı ve gereksiz davranış.
    0 ...
  11. 8.
  12. 9.
  13. (bkz: öyle ayaküstü bir iki sevişmişliğimiz var.)
    (bkz: saldıray abi)
    blogumun giriş yazısıdır aynı zamanda *
    http://kilcaldalar.tumblr.com/

    saldıray abi :bir demet tiyatronun sevilen karakterlerindendir.sevişmek dedin mi saldıray abiyi bulacaksın.
    1 ...
  14. 10.
  15. 11.
  16. 12.
  17. -bir ara bir author vardı n'oldu ona?

    gudik bir akım da olsa adam mainstream. hakkını vermek lazım.
    0 ...
  18. 13.
  19. +15

    ahmet ve füreyya karşılıklı apartmanlarda oturuyolardı.. füreyya ahmeti uzun zamandan beri izliyor , o apartmana gelmeye yakın hemen annesine bi bahane uydurup odasına saklanıyordu.. ahmet'i diğer erkeklerden ayıran , çarpık gülümsemesi değildi sadece.. ince el bileğine taktığı kahverengi deri saati , siyah spor montu , her zaman kahverengi tonlarında olan pantolonu ve mavinin tonlarından başka renk olmayan uzun kollu yumuşak olduğu her halinden belli olan tshirtleri ile ahmet , zamane erkekleri gibi karizmatik olmaya uğraşmıyor , gömleğinin ilk düğmelerini açmıyor , düşük belli pantolon giymiyordu.. füreyyayı ilk çeken bu oldu.. onun tüm diğer apartman sakinlerinden ve diğer 30 yaşındaki erkeklerden farklı olması.. dikkat çekmemesi.. kirli sakalı da yoktu misal.. saçları dalgalı ve kumraldı..gözleri bal rengiydi.. boynu her zaman bi muammayı füreyya için.. sadece tshirtün yuvarlak yakalı olmasından dolayı değil , aynı zamanda ahmet hep yere bakarak ellerin cebinde yürüdüğünden boynunu görmek füreyya'ya henüz nasip olmamıştı..

    sanılanın aksine füreyya , ahmeti o arkadaşlarından çok dinlediği yatak hikayelerindeki gibi hunharca yatağa yatırıp üstünde zıplamak ya da ne bileyim sırtını tırnaklamak filan istemiyordu ona bakarken.. ahmet'i karnına sokmak istiyodu.. kendisini kocaan beyaz bi yatakta uzanmış hayal ediyordu.. beyaz upuzun saten bi gecelikle.. geceliğin askılarının ucunda kurdelalar olmalıydı.. ayaklarına kadar inen gecelik füreyyanın tüm hatlarını belli ettği gibi , gayet mütezavi olan ele ipeğe dokunuyormuş hissi veren iç çamaşırını açık ediyordu.. füreyya uzun siyah saçlarını bembeyaz nevresimin üstüne yaymıştı.. bacakları diz kısmından kırılmış, kolları başının üstünde sanki polis onu yakalamış gibi birbirine geçmiş , gözleri kapalıydı.. yüzünde tek makyaj vardı o da kirpiklerine sürdüğü yoğun maskara.. yanakları ve dudakları kılcal damarlarının hepsi yüzeye çıkmış gibi pespembeydi..

    odadaki beyaz yatak beyaz nevresim ve beyaz halı , kahverengi bi makyaj masasıyla bütünleşmişti.. soluk beyaz tüller , ilkbahar rüzgarıyla hafif hafif sallanıyordu.. balkonun önündeki ayakları beyaz cam masanın üstünde odanın haline uygun beyaz sarı papatyalar vardı..

    füreyya ahmet gelmeden önce , bi kaç dakika sonra olacakları düşünüp ayaklarını birbirine sürttü.. gerinir gibi yaptı ve saten geceliğinin hiç ısınmayan soğukluğuyla ürperdi.. göbeği gıdıklandı ahmeti düşününce.. ahmeti , apartmana girerken kolundan tutup "bu öğleden sonra annemler evde yoklar lütfen gel " derken düşündü.. o anki şaşkınlığı ama ilginç bi biçimde hiç bişi sormadan yandan gülüşü ve tamam güzelim demesi.. füreyya ne kendinden böyle bişi beklerdi ne de ahmetten..

    ahmet geldiğinde kapıyı açmaya gitti.. saten geceliği onu bi kere daha ürpertti.. hızlıca yürürken kalçalarına ve göğüslerine yapışan gecelik onu iyice tahrik etmişti.. ahmeti içeri davet ederken , hiç konuşmama olmasını istediği için , onu görür görmez kollarını boynuna doladı. ayak uçlarında yükseldi.. ahmetin dudaklarını öptü.. ahet ayakkabılarını hızlıca çıkarmak için eğildiğinde kafası tam füreyyanın göbeğine gelmişti.. ahmetin saçlarından ellerini geçirirken , ahmet ani bi hareketle füreyyayı , ayakkabılığın üstüne çıkardı.. füreyya neye uğradığını şaşırmıştı.. tek eliyle sıcacık olan koyu mavi tshirtünü çıkardı.. ahmetin geniş omuzlarına hemen kollarını doladı füreyya.. ahmet de ellerini sıkıca füreyyanın belinde sabitledi.. bacakları birbirine dolanmıştı.. ahmet füreyyanın kalçalarının altına ellerini koydu ve onu ayakkabılığın en ucuna kadar getirdi , kendine sıkıca bastırdı..

    füreyyanın dağınık olan saçlarının terlettiği boynunu bütün çukurları atlamaksızın öptü.. ahmeti füreyyaya çeken ilk şey , her zaman takığı gümüş zümrüt karışımı zarif yusufçuklu kolyenin kapattığı bembeyaz boyun çukuruydu.. oraya önce parmaklarını değdirdi.. füreyya o sırada , bacaklarını ahmetin kalçasına dayamış gözleri kapalı bi vaziyette soluğunu ahmetin boynuna veriyor , onu kokluyordu..

    bu sahnenin de etkisiyle artık iyice kendinden geçen ahmet , boyun çukuruna kafasını koydu.. burnu tam çukura geldi.. uzun uzun kokladı füreyyayı.. bacakları birbirine dolalı , ahmetin elleri füreyyanın belinde sıkıca sarılmış birbirlerinin boynunu koklayarak öylece durdular..

    birbirini uzun zamandır hasretle bekleyen ve aslında hiç tanımayan bu iki insan , bi kaç çukura hasret kalmışlardı! ahmet , uzun bi müddet sonra füreyyayı kucağına aldı.. füreyya , ahmetin boynuna bi kere daha koalanın kütüğe yapışması gibi yapıştı.. başını ahmetin göğsüne yasladı.. ahmet sanki kucağında bi insan değil de , bi kuş varmış gibi narin hareketlerle füreyyayı yatak odasına taşıdı..

    ikisi de hem duyguların hem özlenene nihayet kavuşmanın verdiği hissiyatla sarhoş olmuşlardı.. ikisinin de beklediği o tutkulu porno filmlerden çıkmışcasına sevişen çift tablosu gerçekleşmedi..

    ahmet füreyyayı sırt üstü yatağa yatırdı.. saten geceliğini sıyırdı , füreyya bacaklarını doktor muayenesindeymiş gibi kaldırmıştı.. ahmet , füreyyanın açığa çıkan bacaklarını öptü.. ellerini ayak bileklerine koydu.. bacaklarının arasına omuzları denk geliyordu.. göbeğine kadar geceliği syırdı.. ffüreyya hala baygın gibi yatıyordu , kolları başında.. ahmet nihayetinde füreyyanın sıcaık göbeğine başını koydu.. ellerini kalçasına doladı.. müthiş bi huzurla ve mutlulukla bacaklarını ve poposunu rahat bıraktı.. füreyya da , ellerini göbeğinde uyuyan ahmetin saçlarına ve alnına daldırdı.. öyle uyudular..
    3 ...
  20. 14.
  21. 15.
  22. o da bir şey mi;
    'sözlük yazarlarının itiraflarına yazayım da; beni öyle sansınlar. kendimi pazarlayayım.'
    0 ...
  23. 16.
  24. ahmet altan'ın senelerdir icra ettiği saçmalık. onunla kim yazdıkları gibi bir takım yakınlıklar kurar. aklımda bir meslek gurubu varda susuyorum.
    1 ...
  25. 17.
  26. insan sürekli yapamadığı şey hakkında konuşmak istermiş lafını aklıma getiren ihtimal.
    0 ...
  27. 18.
  28. 19.
  29. azıcık şizofrenik, azıcık kendini millete kanıtlama çabası ortaya karışık sorunlu insan modeli.
    1 ...
  30. 20.
  31. egolarini tatmin etmeye calisan kisidir.
    0 ...
  32. 21.
  33. Genelde hepsi bulduğu her dişi ile iş pişirir, ortalama penis boyu 25 dir. Ortam ve mekan fark etmeksizin sevdiceğinin boynuna dolar. Bu kişi kimi zaman üst katta oturan dul komşu kimi zaman Nilay hoca, kimi zaman da arkadaşının annesidir. Ortalama ereksiyon süreleri 1600 saattir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük