Çok moralim bozuktu. Berbat hissediyordum. Teyzemlerdeyiz. Odada bir köşede baktım bu kitap var. 80 sayfa. Dedim okuyayım biraz sakinleşirim. Az önce okudum bitti.
Stefan zweig in çerezlik yazdığı bir kitap.
Doktor b. Nin hücresindeki günleri, kitabı çalış sırasındaki gerilimi, satrancı kendi kendine odada oynayışı düşününce çok sıkıcı ama okurken sıkılmıyor insan. Hatta en güzel kısımlar kitaptaki.
Fakat bu satranç şampiyonu ile ilgili sonunda şaşırtan birşey bekledim. Ama hayır olmadı. Anlatıldığı gibi ketum ve tepkisiz bitirdi karakteri.
Ne yalan söyleyeyim sonunu sevmedim. Bundan önce sabırsız yürek kitabını okumuştum yazarın aynı şekilde o kitabın da sonunu beğenmemiştim. Hatta o kitabı baştan sona beğenmemiştim neyse.
Satranç sadece zeka oyunu olmanın çok ötesindedir.
ilgi duyan duyar ilgi duymayan duymaz o konu dışıdır...
internette oynamak için en iyi site lichess tir.
bu site hileli oyuna izin vermez .ayrıca oynadığınız oyunların ücretsiz bir analizini verir.bu iki konuda diğer siteler zayıf kalıyor.fakat bu site açılış ,kombinezon oyunsonu vs çalışmak için o kadar iyi değil örnek chesstempo daha iyi veya chess.com
Beni cok yoran oyundur. Cidden basim agriyor 2 el oynayinca. Kucukken de boyleydi hala boyledir. Imreniyorum arka arkaya 20 el oynayabilen insanlara.
Bir de satranc turnuvalarina katilan tiplerdeki cirkeflik beni rahatsiz ediyor. Bir defasinda hamleyi yaptiktan sonra saate basmayi unutmusum, karsimdaki adam da oynamiyor, benim zamanim gecsin diye. Sonradan farkettim. Ona ragmen kendisini yensem de, boyle minik zaferler pesinde kosan tiplere uyuzum
3 arkadas 5 liralik hesabi oderken, aralarinda hep bir tane "cakal" 1 lira vereyim ben siz 2 lira verin demeye calisir ya, iste o cakallarin satranc oynayan versiyonu bu. Afferin sana.
Çaresizlikler içerisinde adeta hiçlikten gelen bir adamın tekrar heyecan duygusunu tadıyor olması.. Bir kitabın sadece bir kitap olmadığını romanın içindeki konuyla da gösteren şahane bir kitap. Ve bazı şeyleri başarmak için yetenekten daha önemli bir şey olan çok çalışmanın önemi vurguluyor. Okumayanlar varsa kesinlikle almalarını tavsiye ederim. Zaten dar bir zaman dili seçmezlerse kitabı iki maksimum üçüncü ellerine alışlarında bitireceklerdir.
--spoiler--
Hücresinde kitabı çalarken verdiğin o mücadele okuyucuya çok güzel geçiyor. Aynı zamanda gemi de tevazu gösterir hareketleri hücredeki vaziyetini doğruluyor.
--spoiler--
Küçük bir çocukken, kısa kesilmiş saçlarımın üstünden şelale gibi güneşin parıltısının aktığı vakitlerde annemin bana sırf okuyabilmem için aldığı; şimdi evimde, kafamın baş köşesinde halen duran lambanın düşük wattlı ampülünün sızan ışığı altında özenle buruşturmadan çevirdiğim sayfaların sonuncusunun ardından kapağı usulca kapayıp komodinimin üzerine yatırmıştım kitabımı. Ve kendimde duvarın soğuk dudaklarıyla öpüştüğüm, kara gözleriyle bakıştığım duygusuz tarafına dönmüştüm yüzümü. Dideleri bebeğiyle örttükten sonra kafamın içindeki dünyada tüm kitabı galası olmayacak olan bir filme çevirmiştim ve uyuyana dek kurgulamıştım her şeyiyle, hatta fazlasıyla. Kendimi de eklemiştim hikayeye ve başaran bendim bu sinopsiste.
gazeteci Murat Yetkin’in ‘Meraklısı için Entrikalar Kitabı' röportajında şöyle bir cümlesi geçiyor; " satranç hayatı anlatır derler, yalan, hayatı tavla anlatır, şans faktörü çok önemli hayatta." aklımda kalan bu şekil, farklı da demiş olabilir.
baş kahramanının beyninde üç boyutlu olarak satranç oynayabilecek kadar dahi olduğu kısa ama öldürücü bir (bkz: stefan zweig) romanı.
bu kitabı, faşizm ve hümanizmin bir karşılaştırması olarak ele alacak olursak, hümanist tarafın aslında kendini kontrol edebilse ve kendine güvense zaferi kazanabileceği sonucuna varabiliriz. yani, ben faşist taraf olarak düşündüğüm czentovic karakterinin kitabın son cümlesi olan lafından bunu anladım.
--- spoiler ---
“yazık,” dedi ukalaca. “hamle o kadar da kötü düşünülmemişti. aslında amatör olduğu düşünülürse, olağanüstü yetenekli bu bey.”