şansa dayalı boş beleş oyunlara benzemeyip, analitik düşünmeyi gerektiren elit bir oyundur. hülasa; oynaması da, yenmesi de yenilmesi de ayrı zevklidir.
çok sevdiğim, bayağı sevdiğim fakat uzun zamandır oynayamadığım oyun. en sevdiğim oyun olabilir. fm'den bile önde. fifa falan geç zaten. öyle çok da oyun oynamam gerçi ama olsun. bu hayata dair en sevdiğim şeylerden birisi satranç amına koyim. beni tanısanız şaşırırdınız böyle olmasına ama öyle.
6. veya 7. yaş günümde babam kadar sevdiğim birisi satranç tahtası hediye etti bana. o zamanlar anlayamamıştım tabii ama zamanla bir insana hediye edilebilecek en güzel şey olduğunun farkına vardım. uzun zamandır oynayamadım çünkü kendi klasmanımda adamlar yok. kolay galibiyetten sıkıldım. satranç tahtasını da galiba yıllar sonra ilk kez çıkardım az önce. sonra taşlarını falan dizdim iyi hissettim biraz. koydum masada bir yere dekor olacak dursun şimdilik. buradan satranç oynayacak insan ilanı vereyim. şartlar ise bayan ve güzel olmanızdır. bu kadar kolay. gerisi önemsiz.
karşılıklı oynanabilecek en faydalı oyunlardan biridir. satranç spor değildir diyenler olsa da kesinlikle beyin sporudur. gündelik yaşama da katkısı çok fazladır ayrıca analitik zekayı güçlendirir ve ileri görüşlülük özelliği kazandırır.
ilkokullara zorunlu ders olarak eklenmesi gereken oyun. Düşünmeyi, strateji kurmayı ve zekayı ciddi ölçüde geliştiren bir oyundur. Belki bu sayede analitik düşünebilen, ot gibi yaşamayan nesiller yetişir.
bir gün seri katil olmaya karar verirsem ve olursam imza olarak satranç taşı bırakacak kadar satranç oyununu seviyorum. yıllarca amerikan sinema ve dizi sektörü bize seri katilleri böyle öğretti. zaten türk olduğumuz belli olsun diye tavla pulu mu bırakacaktım.
lichess ve chesscube'ten insanlar bu spora olan hasretini dindirebilirler. ben de epey özledim aslında. ortalama 4 saat süren turnuva maçlarını da özledim, yakın arkadaşlarım ile oynadığım babychess'i de.
çoğu arkadaşım gibi ben de uzak kaldım. satranç benim hem mesleğim, hem eğlencem olabilirdi, garanti işin olsun mantığı yüzünden önümdeki beş yıl düzgün bir sosyal hayatımın olacağından şüpheliyim.
3.siniftayim kapi caldi iceri mudur yardimcisi geldi. "Okulumuzda satranc turnuvasi olacak, satranc bilenler el kaldirsin" dedi. Derslerden kaytarmak icin hem de havam olsun diye el kaldirmistim. Ancak hicbir bilgim yoktu. Ogleden sonra yemek yemedim mahallede haril haril satranc bilen birini aradim. Buldum da taslarin adini ve hareketlerini ezberledim artik hazirdim. Bir galibiyet bir beraberlik bir maglubiyet ile 13.cu olmustum 34 kisiden. O beraberligi de sureye oynayarak yere yatarak almistim ve ilk cirkefligimi orada yaptim galiba. Sonra satranci sevmeye basladim. Ortaokul ve lisede satranc kolundaydim. Liseden sonra da piyona bile dokunmadim...
Cok kucukken satranc kursuna gitmistik kuzenimle.
Hocamin cok komik biri oldugunu hatirliyorum ses tonu haluk bilginer gibiydi.
Bayada iyiydim satrancta. Yani 9 yasinda oynadim galiba en son satranc. Turnuvalar cart curt. Okulda satranc klubundeydim falan falan. Ozledim oynamayi. Taslari bile elime almadim cok uzun yillardir.
bir zamanlar deli oynardım, ancak birkaç yıldır kendime rakip bulamıyorum. *
şakası bir yana şuan çevremde ciddi ciddi bilen neredeyse kimse yok, ondan ötürü.
bünyemle hiç bir alıp vermediği olmayan oyun.. zeka oyunu.. genelde bilgisayara karşı oynuyorum başlangıç seviyesinde ilk bir kaç oyun yenildikten sonra açılıyorum.. sık sık oynamayınca stratejilerim köreliyor..