okulda isim yapmaya çalışan bölücü barzo vs falkenheim, sene 2004, yer hukuk fakültesi kantini(allah belasını versin bu mal herif de hukukçu olup güya hak hukuk savunacak!)
b: sen bane neden bakiysen? *
f: efendim?
b: neden ters ters bakiysen diyorum.
f: yanlışın var arkadaş sana bakmıyorum.
b: haaa yanlışlık olmasın.
o esnada bu kez siyah kuşak judo yapan bir arkadaş gelir:
j:ne oldu yahu?
f: yok bişey dostum. çocuk beni bir tanıdığına benzetmiş.
j: tamam hadi çayları içelim bir an önce kütüphaneye çıkalım.
f: tabi, tabii ki...
sonuç: bu satırların yazarı olan insan karşısındaki zavallının boynunu tek bir hamlede kırabilecek bir disiplini icra etmektedir, aynı zamanda * hukuk öğrencisidir. ama kendisinin elde ettiği güç kaba bir kuvvetten değil bir disiplinden gelmektedir, saflığını şinto inancından almaktadır. şintoizm için her şeyden önce canlının varlığına ve yaşamına saygı gelir. onun için gerçek bir sporcu, yaptığı disiplinin felsefesini tam olarak idrak edebilmişse sağa sola caka satabilmek için kimseyi incitmez. ama konu meşru müdafaya kadar gelirse karşısındaki düşmanının hayatını karartır.
sataşan kişinin en az sekiz yerinin kırılmasıyla sonuçlanır.
not: bakın arkadaşlarım karateyi öyle hafife almayın, bu spor filmlerde gördüğünüz gibi hoss, hayt, huyt sporu değil. ciddi ciddi nereye, nasıl darbe atılır, rakip nasıl tuş edilirin öğretildiği bir dövüş sporu. benim bizzat tek darbede adamın göğüs kafesini parçalayan arkadaşım var. onu da getiricem ben sana.
